Önyargı, yargı ve dışlama

Herkesin bildiği gibi önyargı, yeterli bilgi olmaksızın erkenden ve peşinen bir karara ve düşünceye varmaktır. Önyargı çoğunlukla beyinde otopilot bir yaşam şekline döner. Önyargılı insan geçmiş deneyimlerini ve etrafından satın aldığı hikayelerin tanımlarını beyninde bir listeye dönüştürür ve bu listeyle yaşar. Karşısına çıkan her kişi ve olayı bu listedekilere göre bir gruba dahil eder ama bunu daha olayları görmeden, ilk bakışta yapar.

Önyargı bir düşünce biçimidir ve davranışa dönüşürse “dışlama” dediğimiz eylemsellik ortaya çıkar. Yani insan önyargıda bulunduğu bir kişiyi tanımayı seçmiyor, erken verdiği kararla hareket ediyorsa bu bir dışlamadır. Aslında bir “varsayım” olan önyargısına kesin inanmış seviyeye erişmeye meyillidir ve bunu bir inanca dönüştürdüğünden bu varsayımın değişme olanağı yoktur. Örneğin birey, bir olayın ya da ilişkinin kendisi için doğru olmadığına dair bir önyargıya inanmışsa, muhtemelen bu kişi bu girişimde bulunmayacak, o kapıyı kapatacak ve yanılma payı ise her koşulda yüze elli elli olacaktır.

Haberin Devamı

Benim asıl mesele gördüğüm ise “yargı koyma güdüsüdür” ve bu önyargıdan daha geniş bir alana temas eder. Önyargı bildiğimiz ve dediğim gibi “erken yargı” halidir, kişiyi tanımadan ya da olayları yaşamadan peşin gelen fikirdir. Ancak bazı insanlarda ve günümüzde ilişkiler konusunda çoğu insanda olan bir diğer şey ise “yargı oluşturma” halidir. Yolun başında olan önyargı dışında hayat akışının her anında ve her olayla ilgili bir yargısının olması gerektiğine inanır bazı insanlar.

Bir kadın ya da erkek ile ilk tanışmada oluşan şey önyargı olsa da flört, ilişki yolunda ve diğer tüm ilişkilerde anlık gelişen olaylarda da bir yargıya varma güdüsü gelişebilir. Kişi bunu çoğunlukla duygusal iniş çıkışlarda meydana çıkarır ve genelde sevgi ve ilişkiler konusunda güvensizliğe sebep olmuş olaylar yaşamıştır.

Yargıya varma güdüsü aslında beynin “hayatta kal” ve “savaş-dur” kodlarıyla ilgilidir. Yargıya varma güdüsü varsa bu kodların neden aktive olduğuna bakmak gerekir. Çünkü muhtemelen kişinin beyni kendine yönelen olay ve durumlara karşı hızlıca fikir üretme ve bu fikirle kendine dair bir koruma planı yapmak üzere çalışmaya kodlanmıştır. Yine muhtemelen yargıya varma güdüsü olan insanın daha önce değer verdiği bir kişiyle olan diyaloğunda dikkatsiz davrandığına, gerçekleri görmediğine dair kendini suçlaması söz konusudur. Aslında kendini suçladığı bu durumdan dolayı dikkatli davranmak için beyni “önce dışarıdan bak ve yargıyı bul” der ama aldanma ve kırılma korkusuyla da en kötü yargıya varma ihtimalini de tetiklemiş olur.

Haberin Devamı

Genel örnekler verecek olursak, bir erkeğin/kadının sende ne bulduğu ya da bulmadığı, neden ayrıldığı/istemediği, sosyal medyada beğeni-izleme-gözleme-takip durumları, aynı mekana eski flörtün gelmiş olması, dostun dinleyici olmaması ya da fazla anlatıcı olması, talepler hakkında “talepkar insan” fişlemesi, karşı cinsin yaklaşımlarını cinsellik güdüsüyle bağdaştırma, iş yerinde rekabet hissi gibi birçok alan ve duruma dair insanlık bir tanım ve algıya varmak istiyor.

Haberin Devamı

Yargıya varma güdüsünde temel kalıp düşünce aslında “bir sebeple bu kişi böyle/böyle yapıyor ya da bu olay bir sebepten oluyor” düşüncesi ve bu da “sebep arama” dürtüsünü harekete geçiriyor. Bir şey çok doğru, hayatta her zaman kişiyle ve olaylarla ilgili her şey bir sebepten gerçekleşiyor. Bir sebepten karşı cins bir davranış sergileyebiliyor ya da bir neden için bir olay meydana geliyor. Böylesine bir sebebin varlığını bilmek ve düşünmek doğru, hatta bu sebebi aramak büyük bir katkı ama nasıl yapıldığı önem arz ediyor. Beyin, otopilot olarak “önyargıya varma” veya “yargı oluşturma” güdüsündeyken mevcut durum, kişi ya da olayın detaylarından çok çok uzak bir yerden bakıyor, önyargılarından! Yani bir yargı gözlüğü takan bu kişi, muhtemelen listesinde olan, ezberi olan, geçmiş deneyimi ya da etraftan satın aldığı deneyimlerden birine uyan bir durum olduğundan çok emin olarak sebebi araştırmaya kalkışıyor. Bunu şöyle düşünebilirsiniz: bir cinayet dedektifi her cinayet mahalline gittiğinde oradaki cinayetin silahla veya bıçakla işlenmiş olabileceğinden çok emin ve asla başka bir aletle gerçekleşebileceğine dair olasılığa bakmıyor. “Kurşun varsa silahtır, kesik varsa bıçaktır” diye bir ezberi ya da listesi var diyebiliriz. Oysaki cinayetlerden biri tırnak törpüsüyle işlenmiş olabilir ve bu katilin bir kadın olduğu ihtimalini kuvvetlendirebilir. İşte her yaşanan olay yenidir, her kişi bir diğerinden başka bir kişidir; farklı genlerle farklı tarihte doğmuştur en başta. Bu yüzden yargıya varma güdüsü hangi gözlüğü takarak yola koyulduğuna ve eline bir liste alıp almadığına göre iyi ya da kötü sonuçlar verecektir.

Önyargı ya da yargı güdüsüne inançla bağlanıldığında kişiler ve olaylarla ilgili seyri değiştirecek dışavurum gerçekleştirdiğimiz için kontrol şart diyoruz.

Önyargı ve yargı üretmeye meyilliysek ve bundan kurtulmak istiyorsak kökten ve hızlı bir çözüm olmayabilir. Bunun için sürekli önyargıları ve yargı üretme anlarını yakalamak ve onu susturmak gerekecektir. Belki genel yargıları oluşturmak için oturup hangi konularda hangi yargıların olduğunu yazarak da listeyi sıfırlamaya çalışabilirsin. Ancak bunun uzun süreli bir farkındalık çalışması olduğunu, “hadi gördüm ve vazgeçtim” diyerek çözülmediğini bilmek gerekir. Ben size en sevdiğim yolu söyleyeceğim. Bu yol şöyle:

1- Kendine iyi bak: bunu yargılar dahil her şey için söylüyor ve öneriyorum. Madem yargı üretmek için sağlam bir güdümüz var, o halde yargı ürettiğimiz zaman kendimizi yakalayacağımız ve “yargı ürettin” diye kendimizle ilgili de bir yargıya varacağımız bir dedektiflik oyunu oynayabiliriz. Tabii bu bir farkındalık yolu:)

2-Karşı kod cümlesi: “yeni, bambaşka ve her şey olabilir!” Bu sözü çok severim. Canlandıralım: önyargı ya da yargı güdüsü devreye girmeye yeltendiğinde geçmişlerimiz, bize veya başkalarına dair deneyimler, ezberler ve listeler hemen ortaya çıkıyor. Tam bu sırada içeriye biri giriyor ve bu sözü söylüyor. Tüm araştırmacılar ellerindeki listeye inancını yitiriyor ve gerçekten her şey olabileceğine, liste dışı bir şey olabileceğine inanıp objektif bir araştırmaya kalkışıyorlar gibi düşünün. Beyin buna çok müsait ve ben beyni bir şaşırtmacaya tutup resetlenmesini ve objektif bir araştırma yapmasını sağlamayı çok seviyorum.

Farkındalık doğru, sebep aramak veya incelemek doğru ama “listeli hikayeler kumpanyası” gibi kolları sıvamak yanlış. Varsayımla değil kesin farkındalıklarla yaşa, eksik bilgiyle eksik değil, tam bilgiyle tam sonuçlar yaka ve kendine iyi bak.

 

Betül Yergök

İnstagram: @betulyergok

Youtube: @mentalizasyon