Başına gelmiştir, çok daha az önemli olduğunu sandığın biri ya da bir olay seni diğer olasılığa göre daha çok sarsar. Hazmetmek ya da o olayı üzerinden atmak nedensizce daha zorlar.
Çok aşık olduğun birinin hayatından gidişi flört ettiğin birinden daha kolay bile olabilir, bazen sadece bir iletişimin içindeki detaylar daha çok can yakıcıdır. Bunu böyle kıyaslar ve kendimize bu konuda neden bu kadar zayıf olduğumuza dair kızarız. Oysaki öyle değil, bazen en basit bir olay olmadık yerden tüm evi ayağa kaldırır. Tüm geçmişi hatırlatır ya da belki de o minicik detay çokça hayalini alaşağı eder. Örneğin belki aşık olduğun kadın ve adama sadece aşk hissetmiş ve onun olmayışına kader deyip daha kolay kabullenebilmişsindir. Ancak bambaşka bir hikayede sadece “çok iyi” demişsindir her detaya ve bu sözden sonra kendini o hikayeye bırakıvermişsindir, belki hayal bile kurmuş, daha uzun hikayeler yazmışsındır. İşte o yolun başındaki hikaye olumsuz sonuçlandıysa kabullenmesi zor bir hikayeye dönüşmüştür.
Çok sevdiğim bir dizi vardı, orada “söyle, kaldırabilirim” diyordu oyuncu. Ondan beridir kaldırabileceğime emin oldum. Bu bir davet değil, bu kendi gücümü görmekti. Sanırım olayın sihri bunu diyebilmekti.
Çünkü neticede yaşadığımız olaylar hep olacak, acı-tatlı ve ekşi. Sevinci bile kaldırabilmek önemli, aşırı mutlu olup sevinçten de boğabiliriz hikayeyi. Önemli olan hangi duyguya girdiysek önce onun bu hikayenin bu evresinde normal duygu olduğunu bilmek şart.
Ardından zaman vermek gerek, normal sayarak, körüklemeden ya da kötülemeden veya kendine hoyrat bir şekilde zulmetmeden. Atlatmak ve aşmak için zaman gerek, iyiye kısa tatsız hikayeye az biraz fazla zaman gerek. Masada gerçekler olmalı, bu duyguların gerçek olduğu gibi kaldırabileceğimize inana inana gerçekleri yüzümüze vurarak ama ardından da en çok kendi kendimize sarılarak.
Kaçıp bir başka liman aramadan, güçlüymüş gibi caka satmadan, duyguları yok saymadan…
Neye dönüştüğüne bakmak gerek ve en çok da bu duygunun seni neye dönüştürdüğüne zevkle bakarak. Öğrenmenin, yeni bir karar alabilmenin, yolun devamına güzel bir plan yapabilmenin ve hayata geçirmeden hemen önce bu süreci atlatabileceğine inanmanın güzelliğiyle…
Andaki duyguyu görmeyi ve onu an için kabul etmeyi ve fakat büsbütün kabulden kaçınarak bitmesini beklediğim bir süreç olarak benimsemeyi seviyorum. “Henüz alışamadım, daha atlamadım, biraz daha özümsemem gerek, biraz hazmedemedim, öfkesi var şuan hala içimde, birkaç güne biter, zamanını yaşıyorum ve geçecek…” gibi içimde olan biteni söylemeyi bile çok seviyorum. Bugün benzer bir cümle kurdum. Cümle alışamadığım ve atlatamadığım bir konu olsa da o cümleyi kurabilmek aşmanın ta kendisiydi, onu diyebilmek gücün en yükseğiydi. Bunu bilebilmek o duygudan da yüceydi.
Hani günümüz gerçeğinde saklayıp makyajlayarak yaşıyoruz ya her şeyi, canımız sıkkınken parti kızı oluveriyoruz göstermelik! İşte bu yapaylığın içinde bir kız piste çıkıp kalp kırıklığını ya da karmaşık duygularını gösterebilme cesaretiyle sarsıyor sanki mekanı. İşte o kişi olmanın tadını hissedin istiyorum.
Nasıl da güçlüyüz ki hikayeler bizi biz yapmaya yönelik yaşanıyor. Öyle güçlüyüz ki yaşam yoluna bunlar yazılıyor. Ne demişler çok başarılı insanların arkasında büyük hezimetler vardır. Neden böyle çok deme!
Küle dönüştürmeden yaşamaya saklanarak devam ediyorsan küllerinden doğamazsın. Önce yaşadığın olumsuzlukları kül, iyi şeyleri de fişek yapacaksın.
Betül Yergök
Instagram: @betulyergok
Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
18 Kasım Haftası haftası burç yorumları - Haftalık burç yorumları
18 Kasım 2024
R.Hakan Kırkoğlu
Boğa’da dolunay gerçekleşiyor
16 Kasım 2024
Astrolog Seçkin İlbuğa
16 Kasım Boğa Dolunayı: Yaşam varmak değil, her adımın farkında olmaktır
15 Kasım 2024
Dt. Pertev Kökdemir
Diş beyazlatmanın uzun süre etkisini göstermesi için 5 kural
13 Kasım 2024
Astrolog Aslıhan Doktoroğlu
11 Kasım haftası burç yorumları - Haftalık burç yorumları
11 Kasım 2024