Bazen bedenin gücü devam etse de mental güç tükenir. Öyle çok da büyük şeyler olmamıştır aslında ama hani mücadele edecek gücün kalmamıştır. Vardır böyle anların.
Yeniden birini sevmeye, yeni bir işe girmeye, iyileşmeye ya da yarın sabah yeni bir günü yaşamaya güç bulamazsın bazen. Adına depresyon desinler ya da tükenmişlik sendromu, neticesine baktığımızda hazzını duymak güç hale gelmiştir yaşamın.
Kiminiz yapar, ben de yaparım, “havadandır” derim görmezden gelmek için:) Kiminiz bu yorgunluğu aşırı sahiplenip, en rahat ettiği yer orasıymış gibi kurulur bitik tahtına.
Ama hayat yorar tabi, bunu da kabul etmek lazım değil mi? Düşünsene her şeyin şahane olduğunu, onun da hazzı kalmayacak emin olun. Kaybedince kazanılanların hazzı olur, yorulunca elde edilenlerin, savaşınca zaferlerin, peşinden koşulan aşkın, uykusuz kalınan geceden çıkan sanatın, elinizde toz bezi tüm kemikleriniz ağrıyana kadar temizlediğiniz evin salonunda içtiğiniz yorgunluk kahvesinin hazzı emin olun o yolun sonundaki dayanılmaz hazdır. E tabi ev geri kirlenir, ilişki biter yeni bir aşk aranır, yeni savaşlar ya da uykusuz geceler, yeni resim, yeni şarkı, yeni kıyafet, yeniden diyet, yeni bir iş günü, yeni bir proje… Hayat bu, döngüleriyle biçilmiş bir yol işte, bazen koşacak bazen yorulacak bazen sınanacak ve bazen sanki hiç kalkamayacak gibi oturup kalacaksınız. Ve bildiğiniz gibi, her ne dediyseniz deyin, kalkıp o yola devam edeceksiniz.
E madem yol devam ediyorsa, oflaya poflaya mı yürüyelim bu yolu? Az biraz yorgun düştük, az biraz melankoliye kapıldık veya tükendik ya da ne bileyim bir aşkta kaybettik diye kafamızı kuma mı gömelim?
Aslında bazen en iyi yerdir bu inceden gelen tükenmişlik. Gebedir iyi bir çıkışa. Sen nasıl bakıyorsan o kadardır hem de. Beşiz bile doğurabilirsin tükenmişliğinden. Bu tükenmişlik gebeliğini karnında ne kadar süre taşıyacağına da sen karar veriyorsun esasen.
Konu şu ki, hayatta olanı biteni hayatın bir parçası görmek gerek. Hukukçuluğumdan gelme en sevdiğim tabir olan “hayatın olağan akışı” derim olan bitene ben. Sana dair değil, bana dair değil, sadece senin başına ya da onun başına gelen değil, bu hayatın olağan akışı.
Her hatayı masaya yatırmaya da bir yorgunluktan çıkmaya çalışmaya da olumsuz bir düşünceden canhıraş çıkmaya da kendini tutmaya da başkasına hırslanmaya da gerek yok. Yaşadığın her an için neyi hörgücüne koyacağına, musibetin nasihati olarak alacağına bakman ve hayatın olağan akışı saydığın her sıkıntılı anı kabul edip, “nerede kalmıştık” diye ellerini ovuşturman ve düzelmiyorsa bir süre minnoş kalbine “geçecek” demen yeterli.
Gözyaşı da kahkahası da bir okulda sınavı da hayat sınavı da kayıplar da kazançlar da aşk da terk de yorgunluk da heyecan da nefese dahil her şey. Ultra her şey dahil yaşıyoruz anlayacağınız. Sıkıntıları ara öğün say ve güzellikler ana yemeğine odaklan.
Mutluluk için de mental yorgunluk için de ne yapman gerekeceğini hatırlatacak o cümleyi kur kendine hep: “Nerede kalmıştık?”
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon