Erkekler de kadınlar da aşkın artık kolay bulunmayacağına, kimsenin aşık olmayı seçmediğine inanıyor. İlişki arayışları ya da evlilik kararları bile “mantık” kelimesinin sıfata dönüştüğü denklem olarak karşımıza çıkıyor. Yani artık herkes aklına göre birini arıyor, aşkın acısı olacağına akıl uyuşması olsun diyor.
Peki hala neden aşk şarkılarından etkileniyorsunuz? “Mantığımı dinledim” diye bir şarkı yazsınlar bakalım aşkın kalp çarpıntısı mı mantığın sesi mi nakaratı dile dolayacak!
Duyguların karşılıklı olması, üzülmemek, terk edilmemek, kaybetmemek için arzular ve beklentiler en aza indirildi. “Sohbet edebilelim, aklımız ve tenimiz uyuşsun yeter” dendi! “Şöyle kalbimi alıp yakıp kavursun ve o da öyle olsun” sözlerini hala söyleyebilen (aşkın en acı halini yaşamış olsam da) bir ben miyim:)
E o zaman bir meydanda buluşalım ve aklı uyuşanlarla eşleşip evlere dağılalım, ne dersiniz? Aşk böyle bir şey değil, kabul edin. İçiniz ve ruhunuz bana katılıyorken dilinizle ve aklınızla bu gerçeğe karşı savaş açmayın. Bu savaşı kazanacaksanız bile kazanmayın, bu bir zafer bile değil!
Üstelik “mantık” sıfatıyla tanımladığınız ilişki modeline dair yine “mantık” ile açıkladığınız beklentileriniz de aslında aşka dair, kılıfına uydurmayın. Sizin “bir ilişkide iletişimli olmak mantıklıdır” dediğiniz şey “beni arasın, özlesin, sevsin” diyerek aşkı arzulayan beynin sözüdür. Herkes gerçek anlamda sevmek ve sevilmek ister. Sadece son bilmem kaç yıldır bu olasılığın zayıflaması üzerine, adına “mantık” diyerek suları geri çekmeye başladınız. “Mantığımla ilerlerim ama aşkı garanti ederse de kalbimi salarım meydana” diyorsunuz yani. Her baktığınız kadın ya da adamla ilgili en önce “beni sever mi ki?” sorusunun cevabını arıyorsunuz. Peki ya siz sever misiniz? Her şeyden önce, en önemlisi bizim kendi kalbimizin hissi değil midir?
Bu yüzden mantıkla başladığı savunulan, umursamıyor görüntüsü verilen, sosyal medyadan tanışılan ve öylesine gibi davranılan flörtlerinizin ardından yıkılıyorsunuz. Çünkü baskıladığınız duygularınız ve arzularınız çıkıyor, hırs ve hazmedememe duygusu da onun koluna girip yanı başınızda beliriyor. Mantık kılıfının mumu flört bitene kadar yanıyor en fazla işte. Mantığınızı seçiyorsanız sizi üzen ve tercih etmeyen biri de mantığınıza göre size uygun biri değildir, saniyesinde aklınızdan çıkarmalısınız bu denklemi baz alırsak. O zaman bu “mantık” seçimini buruşturup çöpe atmanız gerekmiyor mu artık?
Aşk böyle bir şey değil. Sevmek mantıkla olacak şey değil. Kendinize eziyet etmeyin, sevmeyi seçin. Karşınızdaki insanların, evrenin ya da zamanın hiçbir zaman garantisini alamazsınız. Garantisi yok yaşamanın bile. Garanti almak bu derecede önemli olsaydı bilincimizin oluştuğu zaman yaşamaktan da vazgeçmeliydik, kim garanti etti ki ömrümüzün kaç yıl olduğunu?
Aşkın garantisi yok, riski var ya da yok, az ya da çok. Sevilme şartına tabi değildir sevmek! Bence sadece doğup yaşayıp öleceğimiz bir yaşam hikayesinde birini gerçek anlamda sevmeme, birine aşık olmama riski var. Yani aslında aşık olacağımızın ve seveceğimizin garantisi yok. Ya bu olsaydı!
Kaçacaksak, korkacaksak, garanti bekleyeceksek ve dahi şarta bağlayacaksak ne bileyim yani, yazıktır sevme özgürlüğü kısıtlanmış kalplere!
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon