Belki karantina günlerinde öyle az eylemli zamanlar geçirip, herkes evinde an gelir kendini sevmeye başlar diye umut ediyorum. Zira “kendini sevmek” öyle deyince olan ve olunca hep kalan bir şey değildir. Sanat deme sebebim de budur, klişe gibi dursa da tam olarak sanattır. Nasıl mı, anlatayım:
Kendini sevmek, kendini güzel ve akıllı hissetmek kadar basit ve çiğ değildir. Hani bir adamı ya da kadını ya da aileni her şeyiyle seversin ya, görünüşünden tut kusurlarına kadar, işte kendini her hatan ve kusuruna rağmen sevebilmektir kendini sevmek. Hatasız ya da kusursuz olma çabası değildir, hata da vardır kusur da. Her şeyin içinde en kökte kendini sevmek vardır.
Kendini sevmek, başkalarına saygı duymayı unutup, her istenenin söylenmesi ve yapılması özgürlüğünü vermez insana. O bencilliktir! Kendini seven insan başkalarının öz benliklerine, tercihlerine de saygı duyar. Kendini sevmek, bir amaca ulaşmayınca küsmemeyi, kendi kalbini kırmamayı, en çok kendi ruhuna ve aklına saygı duymayı başarabilmektir.
Kendini sevince, kalbin bir kuş, aklın bir kılavuz gibidir. Aklını duymayı ve en çok kalbini sevmeyi bilirsin. Birinden mi hoşlanıyorsun, kendini bekleme ve ümitsizlik çukurunda bırakmayı seçmezsin. Gereken her cesareti gösterir, her ne olacaksa olsun, nihayeti verirsin kalbine. Kendini sevmek, ruhun isteği her arzu için cesareti içinde bulmayı sağlar ve ruhu özgürdür kendini sevenin.
Kendini seven insanın hayatta çok şeye arzusu olur, hayal kuralar, arzular ve arzuları için mücadele eder. Mücadele eden ruhunu sever mesela, öyle zafer takıntısı yoktur.
Kendini seven insan fiziksel olarak kendinde kusur bulabilir, ama kendisiyle barışıktır, değiştirmek ya da güzelleşmek ister ama bu da kendini sevmesiyle ilgilidir. Kendini daha çok mutlu etme arzusundan gelir yani, kaynağa bakarsan görürsün.
Kendini sevmek her konuda “ben” demek değildir. Hayatın içinde olan her an için benliğini mutlu hissedebilmektir. Hayatta olan her şeyin güzelliğini ve olağanlığını görür kendini seven. İşler kötü mü gitti, hayatın gerçeğidir. Kalbine bir dost gibi bunu anlatabilmeyi, geçeceğini söyleyebilmeyi ve direksiyona geçip hayatı güzelleştirmeye çalışmaya devam etmeyi bilir kendini seven.
Peki Nasıl Yapılır Bu Sanat?
Sürekli kendi içine bakacaksın. Kalbinin senin dostluğuna, aklının senin dinleyiciliğine ihtiyacı olduğunu bileceksin. Oturup bir düşüneceksin mesela “anneni üzeceklerini bilsen ne yapardın?” “sevdiğin adamın/kadının hangi kusurlarını bile sevdin?” Aynısını kendin için yapacaksın. Annene olan sevgin ve üzerine titremen kadar olmalı, kendi ruhunun üzerine titremen mesela. Ve bir adamı ya da kadını her şeye rağmen sevdiysen kendini öyle seveceksin, nasıl onun mutluluğunu önemsiyorsan kalbinin mutluluğunu herkesten daha çok önemseyeceksin.
Mesela duygusunu saklayan birisi için söylemişsindir “neden açılmıyor, aslında üzülüyorum, insan neden duygularını tutar” diye; kendi duygularını tuttuğun, cesaret etmediğin zaman da kendi kalbinin “yazık olan” durumuna bundan daha çok üzüleceksin.
Değer verdiğin herkes için ne yapıyorsan kendine onu yapacaksın. Nasıl ki bakıyorsun herkesin hayatına, duygusuna, üzüntüsüne, hayaline, arzusuna ve her şeyine, unuttuğun o “kendine” de aynı öyle bakacaksın.
Bunu işte sadece yapacaksın ve hep yapacaksın! Çok basit belki de, her an birini düşünür gibi kendini sevmeyi anımsayacaksın.
#hayatevesığar #evdekal
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon