Hangi toprakta yaşıyorsanız yaşayın bu bir Dünya meselesidir. Çocuklarınıza ve tüm sevdiklerinize insan olmayı, paylaşmayı ve değer vermeyi öğretin.
Bizim toplumumuzun inancı haline gelen “sağlamcılık” yüzünden değil mi sürekli bir refah planı yapmak? Kızlarınıza refahın bir adamın gücüyle değil, kendi ayakları üzerinde durarak sağlandığını öğretin. İşi gücü yerinde kocalar aramak yerine, işi gücü yerinde olan bir kadın olmayı, kendini ve sevdiklerini her kim olursa olsun kötülükten sakınmayı öğretin.
Erkeklerinize insana değer vermeyi, bir kadının onu doğuran ana kadar kıymetli olduğunu öğretin. “Gelin” diye tanımlamayla ötelenen algının sonucu olamaz mı erkeklerin de anneden ayrı bir varlık gibi görüp kadına hor davranması? Kocanın sana yapmasını asla istemeyeceği şeyleri evladının katiyen bir kadına yapmaması gerektiğini öğretin ona.
Öğrettiğiniz refah algısına uyuyor diye alelacele evlenmesinler, boşanmak kötüdür diye her ne olursa olsun evliliği sürdürmeye kendilerini mahkum etmesinler, bedenlerine şiddeti hak görmesinler; en önce size diyebilsinler, elinizi tutup o evden çıkabilsinler. Bunu en önce siz her kadın ve her ana, siz öğrenin. Evlatlarınıza bedenine, ruhuna ve aklına sahip çıkmayı, kendi ayakları üzerinde savaşmayı öğretin. Bunu tüm kadınlar ve tüm erkekler ve tüm insanlık hepiniz öğrenin. Çocuklarınız için katlandığınızı söylemeyi bırakın, her çocuk için bu her durumdan daha kötü bir yaşam bu; onları mutsuz bir ortamda büyütmeyin ve “zulme katlanmayı” öğretmeyin. Ben annemden gördüğüm “sineye çekip sabretme” üzerine uzun ve hastalıklarla süren zamanlar boyu boşanamamıştım, bize bunu aşılamayın. Katlanmak ya da sabretmek değil bu, bu gidememek, bu savaşamamak ve buna saygım var ama bize olanı, olduramadığınızı ya da olması gerekeni açıklıkla söyleyin, “sen böyle yap” deyin. Gösterdikleriniz doğru değil, bunu görün ve bize asıl gerçeği gösterin.
Empatiyi ve analitik düşünmeyi anlatın çocuklarınıza, bir kadını annesi gibi ya da bir erkeği babası gibi ve hatta karşısındaki bir insanı kendisi gibi düşünüp doğru davranabilmeyi anlatın onlara.
Çocuklarınızla her şeyi açıkça konuşmayı ve onların sizinle rahatça paylaşabileceği bir ebeveyn olmanız gerektiğini öğrenin siz en önce. Evlatken kendi kısıtlandığınız yaşlarınızda ne düşündüyseniz evladınızın da aynı yollardan geçtiğini hatırlatın kendinize. Yani çocuklarınızdan önce empatiyi ve farkındalıkla düşünmeyi siz doğru öğrenin ki öğretebilesiniz.
Kızlarınızın ya da oğullarınızın sevdiğini, kara sevdalarını, platonik aşklarını veya başına gelen kötü olayları kızarsınız diye anlatmamak yerine sizinle paylaşabilmelerini sağlayamadıktan sonra dizlerinize vurmanızı kim geçirebilir, bunu unutmayın. Bir insanı her türlü yakın arkadaş ya da sevgiliden daha çok düşünen anne ve babası değil midir; aklınızdan ve dostluğunuzdan, hatta çözüm bulma çabanızdan mahrum bırakmayın onları.
Cinsel tercihleri daha çocuk yaşta farklı olan çocuklarınızı görmeyi öğrenin. Ona zorla etek giydirmek ya da saçlarını zorla erkek tıraşına tabi tutmak yerine, onun kimliğini kabul etmeyi bilin. Siz doğurdunuz onu, “bozuk” dediyseniz de siz yaptınız ya hani, sorumluluk almayı bilin işte. Bu bozukluk değil, bu varoluşsal seçimdir, yaradanın planı ve yarattığı candır, inancınızı ya da tekamülü unutmayın.
Yargılamayı bırakın komşularınızı, arkadaşlarınızı, başkalarının çocuklarını, yaşıtlarınızı, tanıdığınız ve tanımadığınız insanları içinde bulundukları durumlar ya da seçimler konusunda yargılamayı, yermeyi bırakın. Bir kere en başta yerdiğiniz şey başınıza gelir, dönüp bakarsanız aynısını bir zaman önce başkasında görüp eleştirdiğiniz anı rahatlıkla bulabilirsiniz; çok can sıkıcı ve onları gerekirse bulun isterim. Rahatsız oldukça rahatsız huylarınızdan vazgeçersiniz, başkalarına değil kendinize bakın.
Kıyaslama, ötekileştirme, kötüleme, eleştirme gibi olumsuz toplumsal güdülerinizi fark edin ve fark ede ede çöpe atın. Yok demeyin, hepimizde var. Her gün ve her an doğru insan olmak, öyle kalmak zor, bu hayat sınavı ve çalışmayı unutmayın.
Çocuklarınıza, sevdiklerinize ve tüm temas ettiğiniz insanlara ihtiyaç halinde hakkını aramayı, güçlü olmayı anlatın, telkin edin ve destek çıkın. Birbirine değen omuzlarla yükselir bir toplum, tek olmayı değil bir bütün olarak bir olmayı seçin lütfen haydi.
Bu toprakta yaşanan her hikaye hepimizin. Onun değil, başkasına olmuş değil, bugün onun başına gelmiş değil. Bu hepimizin hikayesi!
Kaç yaşındasın ve hangi cinsiyettesin bilmem ama son zamanlarda hepimiz çokça ve vahşetle kesildik, kollarımız bacaklarımız birçok çöpe atıldı, her birimizin anası evlat acısıyla ağladı, çocuklarımızı kaybettik ciğerimiz yandı. Biz bu sıralar çok öldük, bu bizim hikayemiz bunu hissetmeyi unutmayın.
Birilerini suçlamak, devletten beklemek ya da katilin katli değil çözüm, çözüm omuz omuza akıl birliği ve farkındalık yayılımıyla bir toplum olmakta ve bir olmakta. Diliniz eleştirmeye değil çözüme çalışsın, yoksa daha çok öleceğiz, hayatlarımızı artık gerçek anlamda umursayın.
Pınar Gültekin için...
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon