Evlilikler, ilişkiler ya da dostluklar; her neresi için okursanız okuyun, ince ince okuyun derim. Gelin insanların nasıl eşleştiğine, denkleştiğine, karşılaştığına, paylaştığına ve bağlarının koptuğuna ışık tutalım. Neden bu uyumlanma, uyumsuzluk ve kopuş?
Oldukça büyük bir laf etmeliyim: En yakın aile fertlerinin, ananın ya da babanın bile insanın hayatta vadesi, miladı ve misyonu vardır. Onların bile verecekleri ve evladın alacakları bellidir aslında. Bu alışverişteki eksikleri ise hayatın devamında başka hikayelerle yaşatır evren insana.
İnsan öğrenmesi gerekeni öğrenmedikçe, bir sarmal gibi öğretmek üzere gelen aynı hikayelerde yaşar öğrenmesi gerekeni. Tekerleme gibi oldu ama tüm gerçeği içinde taşıyan ve hatta ana fikri bir çırpıda aktaran cümlemdir belki de.
Bir adamı ya da kadını seversin misal, yaptıkların, yapmadıkların ve sana onun yaptıklarıyla yazılır hikaye. Her hikayenin kara kutusunda, her iki taraf için de bir olma nedeni saklıdır.
Peki neden eşleşir insan bir diğeriyle?
Muhteşem bir evren matrisi içinde eşleşmeler oluşur yaşam boyu. Bir yanda ise her insanın zihin matrisi vardır, ve bu da evrenin matrisiyle iletişim halindedir. Biraz ütopik geliyor olabilir ama yeryüzüne ineceğim bekleyin, az biraz bilim kurgu tadında okuyarak sabredin derim.
İşte her birimizin zihin matrisinde alınmamış dersler, reddedişler, kayıp kazanç sistemine yüklenmiş kayıp ve kazanç kodları, mükafat sisteminde istek olarak kaydedilmiş bir mükafat ve dersleri alınan alınmayan anılar vardır ve her biri bir enerji yayar insandan evrene.
Hani “ne istediğine dikkat et” denir ya, sen sadece “sarılarak uyuyacağın bir aşk” dilersin ve işte bu yüzden sarılabildiğin ama mutlu olmadığın insanı koynuna yatırıverir evren. Hiç de suçlayamazsın, sen aynen de öyle demiştin zira. Bu istek gibi isteklerle birlikte, “ben çok emek verdim” gibi negatif kendini suçlamalar beyinde “dersimi almadım” şeklinde kodlar enerjisini yayar. Bir yanda ise kader çizginde ya da evren matrisinde (nasıl okumak istersen) seni tamamlayacak öğrenmeler eksik olarak kayıtlıdır. Ve bir hikayeden insanların farklı öğrenmeyi sağlaması için yollarının kesişmesi sağlanır. Belki de sadece biri öğrenecektir.
Bununla birlikte ayrılık acısı çeken insanlar neden istenmediğini sorgular ve aslında uyumlu olduklarını düşünerek acı çeker. Aslında herkes ya öğrenmesi için bir hikaye yaşar ya da onu tamamlayanla tamamlanırlar.
Bir de bu “tamamlanma uyumlanmasını” izah etmek isterim. Aşk acısı çekenler bilir (az çekmedim ben de :) ), insan karşısındakinin kendisini tamamlayıcısı olarak görmemesinden acı çeker ve onun kendisinin bir diğer yarısı olduğunu düşünerek üzülür. Eğer gittiyse başka bir kadına ve erkeğe, onda ne bulduğu sorusu ise, fırsatı olsa bir şehir insan toplayıp fikir ve cevabını arayacağı bir soru halini alır. Sanki gittiği kadın ya da erkek ondan daha iyidir, daha güzel ya da daha mutlu edicidir. Oysaki durum her zaman öyle değildir.
Belki öğrenmediği bir şeyi öğrenmesi için kesişmiştir yolları, ya da bir diğerine öğretilecek şey için figüran seçilmiştir. Ya da en olabiliri, pozitif ya da negatif bir uyum söz konusudur. İlla daha iyi olmak veya daha güzel olmak zorunda değildir. Sende olandan daha fazlasını bulmuş olması da gerekmiyor yani.
İnsanlar negatif uyumlanma da yaşayabilmektedir sonuç olarak. Örneğin, egolu bir insan aynı oranda eşit biriyle de uyumlu olabilir ya da oldukça pasif bir insanla denge bulabilir. Kaostan beslenen insanlar vardır mesela ve onlar için de en uyumlu insan biçimi aynı şekilde kaostan beslenen insandır. Bazı insanlar bütünüyle yönetilmeye muhtaçtır ve bu aile yetiştirmesinden kaynaklanabilir. Bu halde daha dominant bir partnere ihtiyaç duyacak ve dominant ya da baskıcı bir karakter ile uyumlanabilecektir. Çılgın bir tip mesela, olabildiğince naif biriyle de uyumlanabilir ve bu sırf onun çılgınlığını belirli düzende tutma ihtiyacından kaynaklanabilir. Yani onunla daha keyifli yaşaması değildir eşleşmenin dengesi.
Netice olarak uyumlanmalar ve eşleşmeler ya birinin/ikisinin bir dersi alması için olmuştur ya da pozitif ya da negatif bir uyum söz konusu olduğundan gerçekleşmiştir. Bu yüzden bunun kesin sonucunu bilmeniz imkansızdır. Sadece kendi hayatınızdan gelip geçen insanların size neden geldiğini ve ne öğretmek üzere bu hikayenin yaşandığını, zihninizi zorlayarak bulabilirsiniz. Ve bu bulabildiğiniz cevabınız kadar şanslı olursunuz gelecek hikayelerinizde. Çünkü öğrenmedikçe, yeni olumsuz bir hikaye yaşama ihtimaliniz de vardır. Öğrendikçe tamamlanır ve tamamlandıkça öğretisiz yaşarsınız hayatı. Ama sizin hayatınızdan gelip geçmiş bir insanın, bu hikayeden ne almak üzere hayatınızla kesiştiğini ya da bir diğeriyle neden/nasıl uyumlandığını bilmeniz imkansıza yakındır. Bunu ancak objektif analizle bir uzman yapabilir diyelim. Bu yüzden başkasının hikayelerini, karşınıza çıkan ya da giden, sizi üzen insanların hikayelerini, derslerini, neden gittiklerini ve ne yaşayacaklarını bilme merakınızı çöpe atın.
Siz sadece kendinize bakın
Uzun zaman sonra kendimi aşka açmaya karar verdiğimde, sırf bu korkuyla bir gün boyunca oturup geçmişimi gözden geçirmiştim. Gülmeyin! Gerçekten yaptım bunu. Siz de yapın derim. Neticede sonradan bakınca daha holistik bakar ve atladığım bir ders varsa onu da yüklenirim diye bakmıştım. Ne olur ne olmaz, öğreti uğruna bir teğet hikaye daha istemediğim ve tam olmak istediğimdendi bu.
Sen hangisini istersin geleceğin için? Haydi dönüp bak hikayelerinde öğrenmediğin ne var diye. Ve giden, biten hikayeleri serbest bırakıp, dostlukların ya da aşkların için “doğru” olanı dile. Başkalarının hikayelerinden daha mühim olmalı hikayen!
Doğru hikayeler yaşamanız, doğruyu bulmanız ama hayat yolculuğunda her şeyi anlayacak berrak bir zihinde kalmanız dileğiyle… Kim bilir belki bu yazı birilerinin önüne de kolay yoldan bir dersi tamamlamak için düşmüştür. Sevgiyle…
Betül Yergök /Mentalizasyon
mail: info@mentalizasyon.com
İnstagram/Youtube: @mentalizasyon