Ya sana biçilmiş sınavların gerçekliği kadar, onları geçebileceğin gerçeği de masada duruyorsa? Canınızı yakmak istemem ama en büyük hastalıklarınız bile avuçlarınızın içinde.
Kural şu ki, yaradan yarattığını geri almak istiyorsa aniden, vadesi geldiğinde alıyor. Ölmediysen ve başından kötü bir şey ya da bir hastalık geçiyorsa bil ki o ölüme ya da mutsuz sona giden bir yol değil, o bir sınav. Üstelik sınavı geçebilmen için ipuçları yaşamın içinde, geçebilmek için yaradanın kendinden bahşettiği tanrısal tılsımlar da ruhunun içinde.
Mesele sınavın neden geldiğine bakmak ve ardından kolları sıvayıp o hendekleri aşmak için oturduğun yerden kalkmakta.
Evrenin mutlak bir hesabı vardır. Nefes almamıza son verilmediği müddetçe olan her şeyde bir sebep vardır. Sadece ölümün vadeyle ilgisi olan bu koca evrende neyi neden yaşadığını çözmek en sevdiğin Pazar bulmacaları gibi keyifliyse?
Önce bu dediklerime bir inanın derim ben. Cebimde onlarca tecrübem ve örneğim varken, bu söylediklerime inanın. İnanın ki, inanırsanız yapabileceklerinizi ruhunuzda duyarak yeni bir haftaya yeni bir aya yeni bir yıla ve hatta yeni bir yaşam hikayesine başlayıverin.
Ya kendine iyi davranmadın ya birine; ya bir kötülük ettin ya da yanlışın oldu; ya değerini bilmedin ya da var olanla şımardın. Her ne ise bir bedel ödüyorsundur. Bunu tespit ettin diye de bedel ödemenin kabulüyle oturulmaz. Bedel bile bile ödenir ama dersi alınarak ayağa kalkılır. Plan budur, neden budur, amaç budur! Yani sana yaşatılanın sebebi böyle dönüşmen içindir. Ölmen ya da yok olman için değildir. Oysaki sen bedel ödediğini kabul edip, bedelinin içinde kalıyorsun. Evrenin planına uymuyor, hatta evrenin sana inancını bile yok sayıyorsun. Sana dersini alman, dönüşmen, iyileşebilmen ve daha doğru yaşayabilmen için verilen sınavda sınıfta oturup sırayı karalıyor ve herkes dağılsa da sen o sırada ömrünün sonuna kadar oturmaya karar veriyorsun. Hayatın seni daha iyi yapmak istediği arzusu kadar kendinle ilgili güzel bir dönüşüm arzun, başarı arzun yok mu? Ne yapalım hepimiz sınavlarımızdan mütevellit hayata mı küselim? Ölelim mi ya, ölelim mi?
Haydi her ne sınavın içindeysen, nefesin senden alınmadığı sürece içindeki o ipuçlarını, o geri dönüş arzunu, o nasihatleri, dersleri ve yaratılışında sana bahşedilmiş tılsımı topla, hayata dönüyor, sıkı sıkı sarılıyor ve hendekleri atlayarak kahkahalarla bu yolu koşmaya devam ediyoruz.
Düşünsene aslında hayat şöyle: Elimizde balonlar, uzun bir yeşillikte engelli koşudayız ve zıplaya zıplaya geçiyoruz. Ben her geçtiğim engelde yüzüme sıçrayan çamura gülüyorum, düştüğümde önce sinirlenip sonra sinirden gülüyorum ve arından yüzüme çarpan rüzgarı dostum belledim, onla koşuyorum. Ya sen?
Betül Yergök
İnstagram:@betulyergok
Youtube: Mentalizasyon