Öylesine bir laf gibi gelir belki de ama hayatın hep sıfırladığına ve kartların yeniden dağıtıldığına inancım sonsuz.
Kendi hayat hikayemde “sıfır”larımın çok olduğunu düşünürdüm ve şöyle derdim: Bir yola çıkıyorum, bu bir istek bir hayal ya da bir çaba olsun. Gidiyorum, gidiyorum ve 3-5 adım ilerliyor kalıyorum, böyle olduğu zamanlarda tekrar sıfıra dönüp tekrar sıçramayı denetiyor bana hayat, aynı hayal ya da başka hayal için belki de. Bir anda büyük adımlar atabilmiş olmak elbette ki şahane ama ben “sıfır noktasını” bir o kadar seviyorum, 3 ya da 5 adımda kalakalmak yerine yeniden başlayabilme imkanı veren hayatın cazibesi bence bu.
Kendi hikayemde böyle düşünmenin ötesinde yeryüzünün onlarca enerjisiyle, akışıyla ve ardından numeroloji ve sayı sekansı gibi nüanslarla ilgilenince evrenin her detayının aynı şeyi söylediğini daha net biçimde anlıyorum. Zaman yeniden başlatıyor tüm hikayeleri. Bir şey istediğin gibi olmadı mı, biraz sonra kartlar yeniden dağıtılacak ve senin yine deneme fırsatın olacak.
Örneğin günlerin sayısal enerjilerini çıkarıyorum ve süregelen gidişe baktığımda bir süre sonra yeniden başlangıç günleri olduğunu görüyorum. İnanmanın enerji döngüsünü okuyorum ve gerçekten de inanınca sıfırdan geri başlatma olasılığının olduğunu hesaplıyor ve hatta ispatlıyorum.
Yani hep yeniden başlıyor. Devam eden şeyler için bile, yeniden hep yeniden. Zaman bir döngüde bir “start çizgisine” getiriyor seni ve soruyor “nereye gitmek istiyorsun ve şimdi ne olsun?” Örneğin devam eden bir ilişkin var ya da ayrılık veyahut bir sorun olsun, devam etme iradesi gösteriyor auran ya da ayrılık acısını çekmeye devam etmeye yahut içinden çıkmaya karar veriyor kalbin, sorunları çözecek yeni bir bakış yakalayıveriyorsun ya da bakmadığın için göremiyorsun. Sen başar ya da başarma, sırf “bu sefer başarabilirsin ya da daha güzelini yapabilirsin” diyor hayat sistematiği ve yaşamın cazibesi.
Derin derin düşünüyorum ben bazen ve bazen de kolayca pozitif düşünmeye vesile kılıyorum bu durumu. Olumsuz giden olayların neden tekrarlandığını ve bu olumsuz biçimde sıfır noktasına geçişin nedenini anlamaya çalışıyorum. İlişkilerde inançsızlık mı baş gösteriyor, şu ana kadar denenmiş bütün hikayelerden sonra zaman kartları yeniden dağıttığında elime kupa asının gelmeyeceğini kim söyleyebilir diyorum.
Bu klişe bir laf gibi gelir, “her şey mümkün ve hayat hep yeniden başlar”. Bunun üstüne lütfen düşün, özümse ve al bu lafı koy aklına, kalbine. Çünkü bu düşünce senin hayatının anahtarı. Her ne olursa “evet şimdi bu başlayan şeyle nasıl baş ederim, bu hikayeyi nasıl sıçratır yüceltir ya da güzelleştiririm” demeyi bilirsin, olmayanı uzatmamayı ve bile isteye arkanı dönüp yeniden başlamak istersin, sorunlar olduğunda durup sıfırdan olaylara bakıp çözüm bulmayı bilirsin. “Sıfır noktası” hayatının otomatik çözüm noktası haline dönüverir.
Çünkü sıfırdan sonra bir gelir ve başlar, ne istiyorsan o başlar, gitmedi mi sayılar, aynı ya da başka bir konu için tekrar sıfıra döner sıfırı bir yapmayı kollar ve denemeyi sever hale gelirsin.
Çünkü bilirsin ki hayat ve zaman zaten hep yeniden başlar, en geç yarın kartlar yeniden dağıtılır, sen elini kolla ve tekrar denemekten korkma yeter.
Betül Yergök