Kendine yarattığın korku ve kaygıları düşün, ondan daha niceleri var.
Yürürken düşmekten korkarsın, belki bu hayatta hangi yolu yürüdüğünü bile bilmiyorken...
Mutsuz olmaktan korkarsın ama aslında mutluluk olasılıkları yaratmak ve ona doğru koşmak yerine mutsuzluk imkanlarını tekrar tekrar zihninde canlandırırken hem de...
Para kaybetmekten korkarsın, oysaki parayı yanında götüremeyeceğin bir son veya yaşarken tadına bile varamayacağın yoksunluk olasılığı varken...
Birini unutmaktan korkarsın, yarın aslında unutma ihtimalinden beter akıl yitimi yaşayabilmek bile mümkünken...
Sevdiklerin seni şımartsın istersin; bu hayatta kendini şımartmışlığın, hatırlamayacağın kadar az ya da yokken…
Başarısız olmaktır en büyük takıntın, en azından bir gün daha yaşamayı ve bir tebessüm etmeyi bile başarmaktan tat almayı bilemeyecek kadar...
İstanbul’da gitmen gereken yere varmak için navigasyonu açarsın, alternatif yollara bakarsın, bildiğin kestirmelere dalarsın, hedefe ulaşmak için olasılıklar yaratırsın da; bu hayatta ulaşmak istediğin bambaşka hayal ve hedeflerden hangisi için bunu yaptın? Hangi aşk için, hangi kariyer ya da iş için alternatif arayışlara girdin, hedefe ulaşmak için tüm olasılıkları zorladın ve gerekirse yenilerini yarattın?
Bu sabah hava soğuktu, “O kazağı giyseydim üşümezdim” dedin belki; ama seni kıran bir diyalog için geriye dönüp öz eleştirini yapmayı seçtin mi? Seni üzen olayların seyrini değiştirmek için olayları parçalara bölüp senin ve karşındakinin olasılıklarını belirleyebilseydin eğer, onarabilirdin belki. Ve belki olan olmuşsa, bir daha yaşamamak üzere kendini onarır, doğru ilişki olasılıkları da yaratmayı bilirdin. Bunu yapmadığın için, yaşadığın her üzücü olayı kendine kaygı ve korku kodu olarak yerleştirdin, düzeltip geçmişte bırakmak yerine kendini yarınlara bozup attın desem yanlış konuşmuş olmam.
Bu hayat sanki hızlı tren gibi gelir sana; geceleri uyursan ya da herhangi bir şey seni kısıtlarsa ve hayatı kaçırırsan diye korkarsın da, onların da bu yolculuğun durakları olduğunu akıl edemezsin.
Hayattan büyük sürprizler beklersin ama “Hadi bir radikal değişim yap” desek en fazla saç rengini değiştirirsin. Sen hayata ve kendine hangi sürprizi yaptın en son?
Yaşam tarzına müdahale edilmesinden korkarsın ve dahi bu olasılıkta bile kavga edebilirsin biriyle ama sosyal medyada bugün, belki en az on hemcinsinin tarzını eleştirirsin. Eleştirdiğini bildiğin ve sana da aynısının yapılması olasılığını bilebildiğindendir korkman...
Gelecekte rahat bir hayat sürmek için çok çalışma olasılığını seçersin ve devamına uzun yıllar yaşayacağını söylemişler gibi yaşama olasılığını koyarsın. Çoğunlukla bugünün işini yarına bırakmazsın ama bugünü yaşamayı yarına bırakırsın ya, işte yarın hala yaşıyor olma olasılığını kesin görmene hayran kalırım.
Adrenalin ve dopamin dolu aktivitelerden korkarsın, hiç deneyimlememişken, zihninde yarattığın korku olasılığından yola çıkarak...
Gelecekte mutsuz olma olasılığını düşündüğünden bir ilişkiden kaçarsın, hayatını değiştirmekten korkarsın, şu an her neyin içindeysen bu alanda kalmayı seçersin. Yarın yaşar mısın bilmem ama, bugünler için daha mutlu olma olasılığının üzerine çarpı işareti koymayı göze aldığını ben söylemiş olmayayım...
Aşktan korkarsın; ondan sebep salya sümük ağlama ya da bir aşkın içinde kaybolma olasılığı, topuklayarak kaçmanın sebebidir hani! Aşk neticede içine düşülen bir şeydir de, aşka düşmenin ne şahane bir şey olduğunu söyleseler de bu hayatta bunu yaşama olasılığını seçmezsin asla!
Yarınları bu kadar düşünüp bugünlerinde kendine eziyet ederken; yarınlarda sağlığından olup eziyet çekmemek için şimdilerde daha sağlıklı yaşamayı seçmezsin mesela, bu da paradoks değil midir?
Bir hayalin ucuna “Ne derler?” düşüncesini koyar, kaygıyla hayalinin yüzüne sandığı kapatırsın; yıllar sonra o sandığı “Vah!” diyerek açma olasılığı yerine, bugün hayalini kucaklarken gözlerinin mutluluktan parlama olasılığını seçmek mümkünken…
Etrafına bakınır, herkesin hikayesini satın alırsın. Türlü mutsuzlukları alır, onun muhatabıyla aynı insanmışsın ve kaderin aynı olacakmış gibi kendine de aynı olasılığı yaratırsın. Sen bu olasılığı yaratınca da kaygı kodlamanla, karşına çıkan güzel olasılıkları objektif göremez, fırsatları kaçırırsın da, en acısı kendine bu olasılığı emretmişçesine çağırırsın. Bil ki satın aldığın o hikayelerden kendine aynı olasılığı yaratan sendin, yaşadıysan eğer, sana bunu yaşatan sensin.
Fazla verici, fedakar ve “hayır diyemeyengillerdensindir”; sanırsın ki kendini adarsan, hep evet dersen, önüne ömrünü serersen senin olacak ya da seni sevecektir. Çünkü birini kazanma olasılığının ön koşulu olarak bunu kodlamışsındır; o kaygı da sana bu şartlı olasılığı şartıyla getirir. E tabi sonrasında, bunun böyle olmadığını anlarsın da, bu otopilotu kırmak zordur, değiştirmekte zorlanırsın, darbe alıp durursun. Bunun yerine şu an şimdiki benliğinle kazanmaya, sevilmeye değer olduğun olasılığını koymak ise bu olasılığı yaratmak ve inanmakla kolay ve mümkündür, ama yapmazsın.
Genetik algoritma gibidir hayattaki tüm yaşamsal olasılıklar. Ve tüm var ettiğin olasılıklar genetik algoritmalarının sonucudur aslında. Önüne koyduğun her türlü olasılığı, o olasılığa yüklediğin anlamlarla değerlendirirsin. Bu yüzden senin olasılığa baktığın açılar ile bir diğerininki bir değildir. Bu sebeple her türlü olasılık için yarattığın inanç, korku, heyecan ve hırs ile gelecekte imkana dönmesini istediğin olasılığın bizzat kendisi kişinin genetiğine göre değişkendir. Bu yüzden kendi varlığınla kendina has olasılıklar yaratabileceğini bilmelisin.
Yaşanılan ve yaratılan olasılıkların gerçekleşmesinin ön evresinde ise kişinin benliğinde iki seçenek tetikleyici oluşur: İnanç ve Korku (Umutsuzluk/İnançsızlık)
Dilersen yarın ve yarından sonrası için kendine olasılıklar yaratabilirsin ve bunları en iyilerinden derleyebilirsin. İyi olasılıkları seçmek, üzerine yoğunlaşarak yapılabilir ve gerçekleştirmenin tek yolu da "inanmak"tır aslında. Özellikle olasılık yaratamayanların sebebi olan “korkular” ve olasılıkları beliren kişilerin olasılık karşısında ruhunda tetiklenen “korkular” kısmına da çapa atmak istedim.
En sevdiğimdir:
“Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Şems-i Tebrizi
Korkuları ve kaygıları atmak üzere kendine şahane olasılıklar yarat, inan ve altından üstünden korkma hayatın; sadece yaşa!
Betül Yergök /Mentalizasyon
http://mentalizasyon.com/
mail: info@mentalizasyon.com
İnstagram/Youtube: @mentalizasyon