Geldiğimiz çağda yalnız olanların işi kolay değil. Doğru insanı bulmak bir yana, ilişkilere dair ne isteyeceğine, nelerden vazgeçmesi gerektiğine ve nasıl bir ilişki muhatabı olabileceğine dair herkesin kafası çok karışık. Bir paylaşım görmüştüm “öyle de olmuyor böyle de olmuyor” diye ve gerçekten şimdilerde “olduramamak” revaçta.
Kadın ya da erkek, değişen ilişki dünyası yüzünden iletişimsiz olmayı dert etmezmiş ya da ilişki istemezmiş gibi davranıyor, deniyor ve olmuyor. İyi niyet prim yapmıyor diyerek olumsuz değişime sürükleniyor. İstekler karşılık bulmuyor diye isteklerden vazgeçiliyor. En kendini ifade ettiğini düşünen ve enerjisini açık sanan bile böyle. Dil “aşka açığım” dese de kaygılar ya da yaşanan hikayeler kişiyi koruma kalkanıyla kapatıyor. Bütün bunların ve benzerlerinin sonunda olanı söylüyorum: “Evren sizi duymuyor ve anlamıyor”.
Belki de dünya değişiyor diye değişmek doğru değildir. Aşk bunu kaldırmaz ve aşk kandırılmaz! İşin en kötü yanı da zorlama değişimler yüzünden evrenle frekansımız uymuyor, enerjimiz negatif sonuçlar doğuruyor.
Bir örnekle evrenin diline, algısına ve çalışmasına bakalım. Bunun için de en sevdiğimiz yerden tutalım, aşktan! Bir ilişkiniz yok ve fakat ilişkiniz olsun istiyorsunuz, sözünüz kalbiniz dile geliyor:
1. İstek ve istememekte emin olacaksınız: Aşk dünyası, isteklerimizi ve kırmızı çizgilerimizi sürekli karıştırmaya müsait bir alandır. Bu yüzden normalde kabul edemeyeceğimiz şeyleri bir duygu uğruna görmeyiz ve ardından çok üzülürüz bazen. Nasıl bir ilişki/kişi istediğiniz ve neleri istemediğinizden emin olacaksınız. Şimdinin pozitif dili “ne istemediğini bil” gerçeğini yok ediyor. Oysaki ne istemediğini bilmek isteklerimizin çevresini belirler ve içindeki isteği güçlendirir. Ne istemediğini bilmek bir dilek enerjisi değil, kişinin kendine dair enerjisinin net ve oturması, hatta dengeli hale gelmesidir.
2. Kendinizi bileceksiniz: İlişkilerde uyumlanmak, niyet ve istekle uyumlanmak için kendinize dair artı ve eksileri iyi bilmeli, hangisine sahip çıktığınızdan hangisinin kırmızı çizginiz olduğundan, hangilerinden vazgeçebileceğinizden ve hangilerini değiştirmeyi çok istediğinizden emin olacaksınız. Uyumlanmak ya da değişim için vazgeçmeye çalıştığınız şey kendinizde sevdiğiniz ve özünüzde sahip çıktığınız bir özellikse içsel bir vazgeçiş oluşmaz, sonuç da başarısız olur. Bu nedenle kendinizi değiştirmek istiyorsanız bu bilinçli bir süreç ister, bunu yapmazsanız da karmaşık bir enerjiye girersiniz ve evren tüm istek ve söylemlerinizi anlayamaz hale gelir.
3. Yapamayacağınız şeyi zorlamayacaksınız: Yeni düzenin en karmaşık sonucu bu. İlişkiler dünyası karışınca insanlar yeni modellere uygun‘muş’ gibi davranmaya başladı. Özgürlük severmiş, iletişimsiz kalırmış, ilişki şart değilmiş gibi türlü türlü model değişimi zorlamaları çoklukta. Örneğin daha sakin olmaya niyet etmişsinizdir ve yeni flörtlerde bunu deniyorsunuzdur ama bunu deneyimleyerek değiştirme kararı yoksa bu ancak “mış gibi” olacaktır ve kısa sürecektir. Dilinizin söylediği, enerjinizin karşı geldiği, aklınızın karıştırdığı ve dış enerjinizin baskıladığı her cümlenin içinde seçimsiz kalır evren.
4. Sözünüzü kalpten hissedeceksiniz: “Nasıl bu kadar şanslı oldum, oldu oldu oldu, nasıl mümkün” gibi prosesleri söylemeniz ya da rakamlarla aşk davetiniz karşılık bulduysa ne mutlu size. Bulmadıysa nedeni kalbinizdedir. Bir olumlamanın söylenmesi veya ne kadar söylenmesi değil nasıl söyleneceği önemlidir. Nasıl mı, hissederek, kalben ve inançla.
Aslında her sorunun cevabı ve her çözümün kök noktası belli bu konuda: “içindeki seni bil ve içerden yaşa” İçindeki seni sev, onu değiştirmek istiyorsan bunu birileri için değil yine bizzat onun için yap. En önce onunla uyumlan ve onun mutlu olacağı şeyi yap. Onu görmezden gelme aşk uğruna, çünkü sen bunu yapsan da o kendini gösterecek sana da muhatabına da bir gün nasılsa…
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon