Birçok insan, şu enerji konusunu saçma buluyor belki de. Anlıyorum, ben de öyleydim eskiden. Ama gelin size yönetebileceğiniz enerjilerinizle neler yapabileceğinizi, çığır açacak biçimde anlatayım.
Önce zaten adını koymadığınız gerçek örneklerinizi sunayım da biraz daha cezbedeyim sizi:
Şu aklınıza geldiğinde gelen kişinin araması ya da olacak bir şeyin içinize doğmasından bambaşka gerçekler var hayatımızda. Akış sağlamak ve karşılığını almak sihrini vereceğime göre, bu kısmın gerçeklerini görelim.
İnsan ilişkilerinizde, örneğin kimi insanlara çok güvenirsiniz ya da size çok güvenirler. Bu güven konusu, insanların yaydığı enerjiyle mümkündür. Bazı insanlar bütünüyle berraktır ve herkes için güvenilir insan olurlar. Çünkü berrak olmaları ve güven duyulacak dürüstlükte olmaları aynı enerjiyi yayıyordur. Enerjinin yayılmasından kastım ise bunu diğer tarafın alma biçimidir. Yine, aynı şekilde bir insanın enerjisinde şüphe ya da sevgiyi hissetmek de böyledir.
Bir dostunuzun size söylemese de üzgün olduğunu hissetmeniz ya da sizden bir şey saklandığını anlamanız da böyledir. Bu aslında, insan canlısının bir an içinde ve bir bütün içinde karşılaştığı şeyleri süzgeçleme ve özümseme biçiminden gelir. Yani bir insan vardır karşınızda, size bir şeyler anlatıyordur ve siz gözünüzle ona bakar, kulağınızla duyar, kalbinizle hisseder, empati kurar ve zihninizle algılamaya çalışırsınız. Bedeniniz ve zihniniz bunu bir orkestra halinde tahlil eder. Beden ve zihninizin tahlili ise enerjilerin özümsenmesiyle gerçekleşir. Yani karşınızdaki insanın cümleleri kağıtlara yazılıp beyninize bir dosya halinde gönderilmiyor değil mi?
Hatta karşınızda oturan ve bir şeyler anlatan insanın, anlattıklarının aksine bir şey olduğunu misal sözlerinden değil hal ve tavırları, hatta belki enerjisinden anlarsınız (Enerjileri iyi yöneten, aldatıcı kişileri ayrı tutalım tabi). İşte zaten aslında, her ne oluyorsa olan değil, yaydığı enerji sonuç veriyordur. Eşinizin bir yanlışını görmemişsinizdir ama hissediyorsunuzdur bir şeylerin ters gittiğini, soğuduğunu, bağınızın koptuğunu vs. İşte gerçekte görmediğiniz, duymadığınız şeyler de içinize işliyordur. Bazen bunun örneği acı da oluyordur zaman zaman. Örneğin bir adamın ya da kadının sizi sevdiğini düşünmek isteseniz ya da döneceğini hissetmek isteseniz de içinizde bunun olmayacağı hissi vardır ya, işte o gerçek bir enerji akışının verdiği histir ve üzgünüm gerçektir çoğunlukla.
Peki hayatımızda birilerinin yaydığı enerjiyi anlıyorsak ve biz de yayıyorsak, bunu hangi emellerle, hangi biçimde yönetebilir, şekillendirebiliriz?
Anlatacaklarımı elbetteki kötü emellerinize alet etmeyiniz:) İyilikler için kullanılması dileğiyle anlatayım:
Ben çalışmalarıma gün içi ufak tefek denemeler ile başlamıştım. Gün içinde bir pastaneye girmeden önce aşırı mutlu enerji yüklenmiş ve aldığım sonuçlara bakmış; bir diğerinde üzgün, bir başka anda öfkeli, bir başka anda ise aşırı dişil enerji ile hareket etmiştim.
Yüklendiğiniz ve hissettiğiniz enerji kadar karşılığını alırsınız.
Geçenlerde yakın bir arkadaşımın serzenişte bulunması üzerine sordum “gözlerini kapat ve hemen cevap ver, yüzde kaç dişisin?” Hemen %33 demişti. Ona derin bir nefes alıp gözlerini bir daha kapatmasını ve yine bir yüzde söylemesini söyledim. İkinci ya da üçüncü turdu %61 oranına gelmiştik. Daha büyük bir yükseliş sağlamak üzere “gözlerini kapat ve ayaklarından saçlarına kadar hisset, ardından nefes al ve yüzdeni söyle” dediğimde artık %86 idi oranı. Orada bıraktım, fazlası zarar diye:)
Aslında her birimizin normal oranları var her konuda. Bunlar kan değerleri gibi, ortalama oranda kalıyor ve zaman zaman (gıda ya da yaşamsal beslenmeyle orantılı olarak) azalıyor ya da artıyorlar. Eğer istiyor isek istediğimiz enerji oranını ufak hareketlerle yükseltmemiz mümkün oluyor anlayacağınız.
Enerji yükseltmenin sürdürülebilirliği zor olsa da yenilenebilirliği gayet mümkün. O yüzden istediğiniz an istediğiniz enerjiyi yönetebilir, azaltabilir ve yükseltebilirsiniz.
İstediğiniz enerji oranlarını bedeninizde ve ruhunuzda sabitlemenin dışında bir de yönelterek sonuç almak istediğiniz durum ve kişiler olacaktır. İşte onu da yapmanız mümkün olacak ama odaklanarak. Güven vermeyi, sevginizi hissettirmeyi, dişil ya da eril enerjinizi hissettirmeyi, saygı görmeyi vs. sağlayabilirsiniz büyük ölçüde. Bunun için önce, o konu için kendi enerji oranlarınızı yükseltmelisiniz. Kendi enerjinizi yükselttikten sonra bu enerjiyi açtığınızı ve yönlendirdiğinizi hissederek odaklanabilirsiniz bir kişiye doğru, bir duruma ya da bütünüyle evrene yönelik.
Zor değil gerçekten kolay. İşi zorlaştıran yegane şey kişinin kendi enerji oranı düşükken dilekte bulunmasıdır. Örneğin beklediğiniz para hedefine ulaşmak için gözlerinizi kapatıp sorduğunuzda olabilirliği ya da o hedefle uyumunuzu (örnek zenginliği) yüzde ellinin altında hissediyorsanız, paraya dair dilekleriniz elbette ki gerçekleşebilir ama gecikebilir. Bunun için haydi en önce hangi konuda olursak olalım, derin birkaç nefes alıp enerjimizi yükseltelim. Hissetmek için ise yüzdeleri soralım kendimize.
Mesela şimdi:
Yüzde kaç mutlusun?
Betül Yergök /Mentalizasyon
İnstagram/Youtube: @mentalizasyon
mail: info@mentalizasyon.com