Doğru İnsan Olabilme Sanatı

Doğru insan olmak, dürüst olmak değildir sadece. Doğru insan, dürüst olmanın yanında yara almadan yaşayabilme sanatına nail olmuş insandır esasen. Dürüst olmak mayasıdır evet ama, iyiliğine yönelmiş ve yönelecek kötü niyetleri nasıl yöneteceğini de öğrenmişti o.

Kolay değildir doğru insan olmak ve olmuşsanız doğrunuz, kolay olmamıştır bu mertebeye erişme süreciniz evet!

Doğru insan olmak, “su gibi” olmaktır. Suyun önünde duramaz toprak da taş da. Saf ise, berrak ise su, mutlaka çıkacaktır yeryüzüne ve dahi nereye akmak istemişse. Taş çatlayacak, toprak yarılacak, kaya devrilecektir belli ki. Doğru insanın da mutlaka yolu kendi doğrusuna ve mutlak zaferine çıkacaktır.

Haberin Devamı

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar derler, belki doğrudur. O da doğru ve dürüst olmanın zorluğudur. Ama mesele şudur, o dokuz köyde bu doğrunun yaşaması da zordur. Yani kendi de istemeyecektir kirlenmiş bu dokuz köyde kalmayı. (O kovulmamış, istifa etmiştir belki misali ;) )

Doğru insan olmak, kendine insani sınırları çizmiş olup; kendi düz yolunda gitmektir. Ama bu, asla sabit fikirli olmak da değildir. Doğru insan, her adımında yere sağlam basıp basmadığına da yolun doğru gidip gitmediğine de bastığı yerin başka birinin hakkını gasp edip etmediğine de bakmayı iyi bilecektir.

Doğru insan hayatta en iyi iki şeyi öğrenecektir: 1- yara almamayı 2- kızmamayı

Sükûnetin en yakışanıdır doğru insan. O kadar berraktır ki artık, etrafındaki bulanık maskeleri anında görür ama zaten gördüğünden mütevellittir doğrulukta yemini. Bilir ya zorluğu hani; doğru olamayana da kızmayacak erdemdedir. Doğru olmak zordur, başarabilen mutlu olsa da başaramayan suçlu olmayacaktır ona göre.

İyiler hep kaybeder gibi gelir, kaybettiğini sananlara. Oysaki doğru insan yanlışlardan arınıyordur ve ortada bir kayıp değil temizlik oluyordur. Ha bir kaybeden olacaksa da mutlaka kaybedilen doğru insan oluyordur. Yani doğru insan iseniz, sizi kaybetmiştir kaybetmeye meyletmiş olanlar. Bu yüzden evren, iyi ve doğru insanın hayatından kusar kötüleri ve kötülükleri. E neticede konu kötü ve kötülük olunca temizlikten az evvel doğru insan en doğru haliyle görmüştür kötülüğü bir kere. Ama işte doğru bakmalı insan. Hayatın olağan akışıdır işte, iyi ya da kötü olmak da öyleleriyle karşılaşmak da yaşama dairdir neticede. Sen hiç sabah sildiğin camın öğlen yağmurla çamur olduğunu görmedin mi?

Haberin Devamı

Doğru insan olmak, kimine göre bir varoluş hali olsa da yine de bir “seçimdir” aslında. Doğru insan olmayı seçmeyenlerin bahaneleri hayatın ta kendisi olacaktır her zaman. Onlara göre hayat doğru ve iyi olmayacak kadar zorluyordur insanı ve yaşamanın gereğidir aksine kumar oynamak iyi niyetlerle. Ne diyelim kötü kediler için doğru insan olmak mındardır belki de :)

Doğru insan için yaşam yolunda olan biten her şey hayatın deneyimleri ve öğretileridir. Aşkta kaybetmek, para kaybetmek, yalnız kalmak bile olacaktır elbette. Doğru insanı zorlayan tek sınır, olan bitenler üzerine nakavt olmamaktır. En zoru ve başarılması gerekeni de budur: düşmemek. Her şeyi kabul etmek gamsızlık da değildir zira. Kayıpları olağan görse de sevdiğini kaybettiğinde gözünden yaşı akıtacaktır neticede. Egosu da zedelenecektir, reddedilecektir, hata yapacak ve başarısız da olacaktır mutlak gerçeklikle. Ancak doğru insan için en önemli fark bu olanların akabindeki duruşu ve durumudur aslında.

Haberin Devamı

Doğru insan, zedelenen egosunu başkasının egosunu zedeleyerek toparlamak yerine kendi içinde dönüşümler yaşamayı seçecektir. Mesela süslenecek ya da en kötüsü evinde bir süre melankolik olacaktır. Doğru insan, kendini güçsüz hissettiğinde, daha acınası güçsüzlük içinde yaşayanlara bakarak kedini iyi hissetmeyi yanlış bulacaktır. Güçsüzlüğünü kabul ederek, gücünü toplamak için bireysel olarak ne yapabileceğine bakacaktır mutlaka bir akşam. Tatile gidecek ya da uyuyacaktır günlerce belki. Eylemi de söylemi de şifası da acısı da kendi içinde dolanacaktır yani özetle. Doğru insan, başkaları üzerinden herhangi bir duygu, düşünce varlığını sürdürmeyi seçmeyecektir asla.

Doğru insanda “pişmanlık” az bulursunuz mesela. Yaşadığı her ne varsa, kalbini ya da aklını dinleyerek yaşamışsa eğer, aklına da kalbine de duyduğu saygıdandır olanı olduğu gibi kabullenişi. “O an öyle istemiştir ve öyle olmuştur” hani. Kimse için değil kendi için yaşar ya işte hayatını, kendi bildiğinin karşılıklarını seçmiştir sanki daha doğmadan. Kendi bildiğinde ısrarcı olmak da değildir bu yani. Düşünce ve duygularını sorgulamayı bilir, ancak istekler postacı gibi iki kez tıklatmışsa kalbi ya da zihni, o mektup yerine ulaşacaktır der. Gerekirse bile bile yanlış birine dair aşka düşecek, bile bile sevecek ve bildiği halde aşkın acısını da çekecektir neyse reçetedeki zaman dilimince.

Doğru insan doğruluğun doğrudanlığından cesaret alır ve söyleme sanatları dürüstlüğünden gelir. Duygu ve düşüncelerini bu yüzden doğrudan açıklayabilir, korkusuzca ve belki umarsızca. Ona göre yeşermişse bir duygu ve düşünce, muhatabına aktarmaktır doğru olan yine. Reddedilmek bile kolaydır; kendi doğrusunu yaptı ya, asıl mesele kendindekini ilam etmekti, redde neden üzülsün ve niye?

Doğru insanın kaybetmekten korkacağı ve kaybedeceği tek bir şey vardır, en kök en temel yerde: “doğruluğu” Gücü de duruşu da varoluşu da ondan gelir ya hani ve belki en büyük gururudur, yitirirse yok olacağı tek şey “doğruluktur” hani.

Doğru insanın en büyük duası doğru insanlarla karşılaşmaktır. Zira azdır ve özdür ya serisi türün, bulma lütfuna erişmektir dileği. Yanlışla uğraşmanın zorluğunu en çok doğru insan yaşar neticede. Suyun bulanması ve saflığının bozulması gibidir yanlışın doğru insanın sükûnetini bulandırması. Kızmasa, sakin olsa da, bünyesinin ağır algınlığıdır soğuk misali “yanlışı”.

Berrak olmanız dileğiyle…

İthaf: Doğru insan olmayı iliklerime kadar işleyen ve beni var eden en büyük zenginliğime, saf suyumun kaynağı anneme

Betül Yergök /Mentalizasyon

mail: info@mentalizasyon.com

İnstagram/Youtube: @mentalizasyon