Bu yazıyı yazmadan evvel o herkesin ekrana kilitlendiği Masumlar Apartmanı dizisini izlemiştim. Gördüğümüz, yaşadığımız her şey bize hayatın doğrularını ve yanlışlarını her seferinde başka bir yerden hatırlatır ya, bana da öyle oldu işte.
Çocuklarımızı kötülüklerden koruma yöntemi saydığımız çok şey ve koruma içgüdümüz hep yanlış sonuçlar veriyor. Üstelik neredeyse tüm ebeveynler bir dizi sahnesinde yahut bir günün haberinde buna hak veriyor ama uygulayamıyor.
Çocuklarımızın hata yapmasından korkuyoruz ve onlara “hata yapmaktan hep korkacakları” bir kod ve güdü yerleştiriyoruz. Hata yaptıklarında yıkılacakları, utanacakları, başarısız hissedecekleri ve artık korkarak yaşayacakları bir algı hediye ediyoruz. Haklı çıkarız ya da çıkmayız, hata yapar ya da yapmaz çocuk ama nihayetinde onu böyle bir hayata sürüklemenin hangi doğru sonucu alkışı hak edebilir ki? Yanlış adamı ya da kadını sevmedi diyelim, sevdiğine cesur olmayı, iş hayatında cesur olmayı ya da hayalleri için mücadele etmeyi ve güçlü olmayı da unutuyorlar, peki ya bunu nasıl kurtaracağız hiç düşündünüz mü?
Hata yapmalarından korktuğumuzu o kadar belli ediyoruz ki, çocuklarımız hangi duygu, düşünce veya iş içindeyse onun hata olmadığından emin olmadan bizlere bunu söyleyemiyor. Bu yüzden onlar durumun “hata olup olmadığından emin olana” kadar da iş işten geçmiş olabiliyor. Bazen de hata ihtimali yasak gibi cazip geliyor ve ebeveynlerine söyleyemediği her an bir aşka sürükleniyor çocuklarımız. Anlatabilseydi ve hata yapmaktan korkmasaydı, “yasak” olarak görmeyecekti belki. Üstelik bu meselenin ergenlik mevzusu olduğunu sanmayınız, bu hediye çocuklarınızın saçları ağardığında bile zihin ve bedenlerinde kalabilecek kadar güçlü!
Ne zaman değişecek bu algılarımız?
Örneğin ben mutsuz giden evliliğimi hiç söylememiştim, hata yapma korkum ve başarı takıntım olmuştu çünkü. İşin ilginç yanı, bekar hayatıma döndükten sonra annemle artık arkadaş olmayı deneyimlemeye başlamıştım. Bundan önce ben de herkes gibi ebeveynlerimin beni anlamadığını ve korumak adına sıkıştırdığını düşünüyordum, belki de eskiden biraz öyleydi de. Anlatmadığım, anlatamadım ve hata yapmaktan korktuğum için!
Ama artık öyle arkadaşız ki, beni benden bile koruyabildiğini ama beni koruma pahasına sıkıştırmadığını iliklerime kadar hissediyorum. Ona her şeyi anlatıyor ve hata yapmaktan korkmuyorum. Hata yaptıysam da anlatabilmeyi, o yanlış bulsa da yanlışı konuşabilmeyi ve birlikte net bir sonuca varabilmeyi, bazen onu dinlememeyi ama fikirlerini önemsemeyi, belki de çoğunlukla onun haklı bile çıkmasını seviyorum. Her iki taraf için de tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla güzel bu durum, yeter ki açıkça her şeyimizi konuşabilelim.
Çocuklarımızı korumak onlara “hata yapmamayı öğretmek” değildir, “başarının önemini” vurgulamak değildir. Çocuklarımızı korumak onlara “hata yapmayı öğretmektir”, hata yaptığında ne yapacağını öğretmek, başarının önemi kadar başarısızlığında normalliğini anlatmak ve o düştüğünde gözleri devirmeyeceğimizi, yanında olacağımızı hissettirmektir. Çocuklarımızı korumak adına duvarlar ve kurallarla, hatta korkularla dolu bir hayat armağan etmek yerine onlara yaşamayı sevmeyi, özgürce yaşamanın üstünlüğünü öğretip hayat yolunda da onların yanında olmak gerek.
Korkmayın özgürlüğü öğretirseniz sizi terk etmez, hata yapmayı öğretirseniz yerlerde sürünmez; hatta yaşamın her şeyiyle güzel olduğunu öğretirseniz kendisine en iyi hikayeyi yazmayı, içine de mutlaka sizi koymayı ister.
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok