Yaradılışımızda var çukurlar, engebeler, kayıplar, acılar ve niceleri... İlginç olan yaratılma biçimi ise her ruhun kaldırabileceği kadar acının ölçülmüş olması. Buradaki ilginçlik herkesin bildiği bu gerçeklik değil, sistemin bizim ruhumuzu bizden iyi biliyor olması ve fakat bu dengeye rağmen bizim yaşadıklarımızı kaldıramadığımızdır.
Esasında, yaşadığımız acılar, sınanmalar ve kayıplar bizi yerden yere vurma kastıyla verilmedi bize hiçbir zaman. Yaşadıklarımızın iki sebebi var aslında. İlki yaşamanın dengesi. Yani bu dengede biri kaybedecek diğeri kazanacak, birileri ölecek birileri doğacak... İkincisi ise bizi gelecekteki hikayelerimize taşımak, öğretmek, eğitmek ve oldurmak. Ama biz acılarımızdan ya kaçtık ya da onların tam altında kaldık.
Peki acılarımıza ya da bu tümseklere nasıl bakmalıydık?
Acılardan, başarısızlıklardan, düşüşlerden kaçmak yerine onlara iyi bakmak lazım. Zira hem bunların devamı olacağına göre, yeni savaşlarda daha güçlü olabilmek hem de bu sınavlara dipnotları öğretileri de görebilmek gerekiyor. Görmek için de işte bakmalı insan!
Hatalarından ders çıkarmak deyiminden aslında ne kastedildiğini hiçbir zaman tam bilememişiz. O kadar önemli ki aslında...
Yaşadıklarımızın altında kalmak, yıkılmak, düşmek, acısı geçince kalkıp öyle hiçbir şey öğrenmeden yürümek, hem daha fazlasını yaşamamızın sebebi hem de yeni hendeklerden geçerken çok hızlı düşmemizin nedeni olacak. “Hep benim başıma bunlar geliyor, neden ben, artık düzelmez” gibi lanetlenmiş, cezalandırılmış, dışlanmış hissetmenin ise hiçbir anlamı yok.
Merak etmeyin herkesin kalbine kadar ağır acılar, herkesin kafasını kuma gömmek isteyeceği kadar hatalar var nasibinde. Ama diyorum ya nasiplerinizi yaşarken, sizi bu sınavın nereye götürmek istediğini anlamaya çalışın, bu çok kıymetli. Ha, bir cevap bulamadıysanız da olanı kabul edip bilinçle yaşamaya devam edin, tam da böyle oluşunuzun yolun ilerisinde işinize yarayacağını göreceksiniz.
Mesela benim de hayallerime doğru koşarken ayağımdaki pranga olduğunu çokça sonra anladığım ve fakat yaşarken kafamı duvarlara vurduğum acılarım oldu. Onların gerçekten ruhumdan ve yaşamımdan kopması gerektiğini de iyi bakmaya başladığımda anladım. Ama hayal etmeyi ve hayallerimi yaşamayı seçtim, acılarıma iyi bakmaya başladım başlayalı. Öyle derin ki bu konu, anlatacak çok şey var belki. Kim bilir hayalim gerçek olur da sahnede karşınızda olursam yüzlercenizin, yazmak gibi kalmayıp ne varsa dökeceğim kendi yaşam ağacımdan koltuklarınıza.
Ama diyeceğim o ki, acılarınıza, hatalarınıza, az önce düştüğünüz çukurlarınıza, geçmeniz beklenen hendeklere, atlamanız gereken çitlere, başarısızlıklarınıza iyi bakın. Onlara iyi bakın, sizde olan yanlışı çıkarmak ya da olmayanı koymak ya da sadece unuttuğunuz yaşama biçimini size hatırlatmak içindir her ne oluyorsa. Bir hikayesi ve bir sebebi vardır, bakarsan göreceğin. En güzel doğrular çokça yanlışlar üzerine bulunandır, bakmaktan korkmayın.
Bugün, hepimiz bugünün filmini, yarınların fragmanını yaşıyoruz. O yüzden bu anı yaşa ve yaşamın yarın için verdiği efektler arasına gizlenmiş mesajlarını da okumayı unutma!
#hayatevesığar #evdekal
Betül Yergök
İnstagram: @betulyergok
Youtube: @mentalizasyon