Enstrüman geçişlerinde hayat bulan, sözlerden muaf deneysel şarkıları dinlediğinizde nota aralıklarındaki boşluklar dikkatinizi çeker. O alanlarda nefes alırsınız bir süre. Onları tamamlamak size bırakılır.
Önceki akşam Salon sahnesine konuk olan Balmorhea, canlı performansını sürdürdüğü her an böylesi bir hissiyatın üzerinde dolaştı. Müzik her ne kadar kimi emprovize koridorlara bulaşsa da genel olarak rüya gibi bir sadelikte konumlandı.
2006 yılında kurulan Austinli ekip, iki kişilik kadrosuyla self-titled ilk stüdyo kaydını 2007’de yayımlamıştı. O dönem sadece 1000 kopya üretilen albüm Western Vinly aracılığıyla tekrar basıldı yakın zamanda. Çıktıkları son turnelerinde de bu tekrar basımı yapılan şarkılara yakın bir setlist’e ağırlık veriyorlar. Aslında 6 üyeden oluşan bir ekip Balmorhea. 2013 baharında yine Salon’a uğradıklarında tam kadro bir performans sergilemişlerdi örneğin. Ancak bu defa, 19 – 20 Kasım akşamlarında iki kurucu üye Rob Lowe ve Michael Muller grubu temsilen karşımızdaydı.
Ben ikinci akşam tanık oldum grubun performansına. Hemen öncesinde ise İngiliz müzisyen Tom Adams’ı dinledik. Tek başına hem yoğun, hem de iyi bir set sunmayı başardı Adams. Elektrik gitardan bilgisayar dalgalarına dokunarak ve kimi bölümlerde piyanonun başına geçerek büyüleyici tonlara ulaştı. Genç multi-enstrümanist şu ana kadar iki EP çıkarmış ve önümüzdeki yıl ilk albümünü yayımlamaya hazırlanıyor. Belki herkesin orada bulunma gerekçesi Balmorhea’ydı, ancak başlı başına bir konser izletti Adams bize. Sonrasında Michael Muller da Tom Adams’ı bir kez daha alkışlattı ve ona sahneden selam iletti.
Ardından akşamın ikinci konserini beklemeye başladık. Sahnenin arkasındaki perdeden 10 dakika işareti verildi ilk önce. Saniyeler geriye doğru giderek azaldı ve perdedeki rakamların tümü sıfırı gördüğünde Londra’dan Peter Liversidge’in kamerasına kayıtlı görseller belirdi. Lowe ile Muller arka cephelerinden hareket etmeye başlayan görüntüler eşliğinde konsere başladılar ve gecenin son anına kadar enstrümantal sound etkilerini dinlerken, bir yandan da akıp giden videoda müzikal karşılık aradık.
Tren yolunu takip ederek uçurum kenarından tepedeki ormanlık araziye yaklaştık. Bir oyun alanında dönme dolabın sakin hareketine dikkat kesildik. Yorgundu sanıyorum. Olabildiğince yalın bir müzik geri planı sımsıkı sarmışken, tamamlayıcı efektlere pek ihtiyaç duymuyor insan, doğru. Gözlerinizi kapatıp rüyalara dalmak da Balmorhea sahnesinin bir parçası elbette. Yine de, bir röportaj sırasında Rob Lowe’un da dediği gibi Liversidge’nin görüntülerinin müzikal bütünlüğe katkı sunduğunu belirtmek zor değil.
Minimalist ve enstrümantal müziğin güzergahında ilerleyerek etkileyici bir sahne performansına imza attı önceki akşam Balmorhea. Dipten yaklaşan akustik gitar dalgalarıyla piyanonun buluşması onlara ait müzikal tavrın alâmetifarikası olabilir. Konser boyunca tıpkı ilk albüm kaydında olduğu gibi sade, direkt ve deneysel tonlara ağırlık verdiler ve geçici bir süre de olsa hayaller içinde kaybolmayı mümkün kıldılar.
Yıl içinde Heir adında yeni bir EP geldi, ancak Balmorhea’nın yakın gelecekte nasıl bir yola gireceği net değil. Ekipten kimi üyeler özel yaşamlarındaki yeni gelişmelerle meşgul. Aisha Burns solo albüm yayımlayarak Avrupa’yı turluyor şimdilerde. Rob Lowe’ın da bir solo albüm için çalışmalara başlayacağı haberleri geliyor. Belli ki kısa vadede grup için ara dönem başlayacak. Umarım tüm bunların sonrasında Balmorhea ilerlemeyi sürdürür ve yine bir İstanbul akşamında onların müziğine tanık oluruz.
Twitter / @BekirzgrAybar
bekirozguraybar@gmail.com