Demiradam'ı nasıl bilirsiniz? Ben anne olmadan önce kendisini sadece ismen tanırdım. Şu sıralar ise süper güçlerinden, zayıf yanlarına, çocukluk travmalarından, kahramanlıklarına kadar şahsı ile ilgili tüm detaylara hakimim. Çünkü Demiradam benim oğlumun en sevdiği süper kahraman. O kahramanların en güçlüsüymüş. Zırhı çok gelişmişmiş çünkü. Akıllı füzeleri, değdiği yeri yok eden lazerleri, manyetik kalkanları, püskürtücü ışınları, uçmaya yarayan roketleri... Oğlum Demiradam'ı anlatmıyor, resmen yaşıyor. Röyalarında (Rüya demeyi öğrenmesini istemiyorum "röya" kelimesini çok duyarsam o kadar iyi.) hep Demiradam'ı görüyor, sabahlarına bu sayede mutlu uyanıyor. Yemediği şeyleri "Bak Demiradam da bunu çok seviyormuş ama..." diye övdüğümde itirazsız bitiriyor. Kaba kelimeler kullandığında "Ama Demiradam çok kibarmış, hep sizli bizli konuşuyormuş; lütfen, rica ederim, sana destek olmamı ister misin? diyormuş" diye belirttiğimde oğlumun da konuşmaları kibarlaşıyor. Ebeveynlikte bana sağladığı bu kısayollardan ötürü Demiradam benim için çok önemli bir adam. Dürüst bir adam, örnek bir adam, adam gibi bir adam....
Takdir edersiniz ki eve de bir sürü Demiradam figürü aldık. Onu tasarlayanların, çizenlerin eline taş değmesin, her işleri rast gitsin, kazançları bol olsun. İşte böyle; ben, oğlum, Demiradam gül gibi geçinip giderken bana garip bir şey oldu. Hem de çok garip... Bir gün Demiradam'ı gördüğümde ağzımın kamaştığını hissettim. Ertesi gün bir daha... Böyle bir şey olabilir mi, nasıl olabilir diye birkaç kere kendimi denedim ama hepsinde, demir adamı gördüğümde ağzıma demir tadı geldiğini fark ettim. Tamam seviyoruz, övüyoruz falan ama benim resmen Demiradam'ı yiyesim var. Tadı nasıldır acaba diye düşünüyorum. Artık bu kadarı da fazla... Tabiri caizse resmen Demiradam aşeriyorum. Bu durumun nasıl bir psikolojik açıklaması vardır diye bir yandan da tırsıyorum. Bilinçaltımın derinlikleri bana ne gibi sürprizler yapıyor yine? Peki bunu kime sorabilirim? Yani garip paranoylarımızı yazıp daha da paranoyaklaştığımız neresi var? Tabii ki Google. "Demiradam yeme isteği", "Demiradam tadı" gibi garip aramalar yapıyorum. Mantıklı bir şey çıkmıyor ama "Bunu mu demek istediniz?" kısmında Demir eksikliği yazıyor. Demir eksikliği belirtilerine bakıyorum; gitgelli ruh hali (Bu benin standartım), halsizlik, uykusuzluk (E bunlar da standartım), saç dökülmesi... Doğru, uzun zamandır aşırı bir şekilde saçım dökülüyor. Buz yeme, toprak yeme, metal yeme isteği. Bendeki versiyonu da "Demiradam yeme isteği." Umarım bunu da tıp literatürene eklerler. Velhasıl kan testimi de yaptırdıktan sonra görüyoruz ki demir depolarım tamamen boşalmış. Dolması da uzun zaman alıyormuş. Doktorun yanında "Demiradam yesem hemen dolar mı?" gibi bir espri yapıyorum ama hikayeyi bilmediği için beni kırmamak için yalnızca gülümsüyor. Demiradam yemek gibi alternatif tıp yöntemlerini değil de normal vitaminleri kullanacağız demek mecbur...
Demiradam'ın çok sevdiğim bir özelliği daha var. Zırhını her seferinde daha iyi yapmaya çalışıyor. Lazer ekliyor, reaktör ekliyor, itici motor ekliyor... "Ben oldum" hiç demiyor. "Kendimden daha iyi bir ben nasıl yaparım?" mottosu ile ilerliyor. Başımıza gelen küçük ya da büyük, zor ya da kolay her olayın içinde kendimizi daha iyi anlamamızı, kendimizi yatıştırmayı, kendimizi yetiştirmeyi sağlayacak bir vesile olduğunu unutmamayı da Demiradam sayesinde hatırlıyorum.
Teşekkürler Demiradam.
Hem kendim, hem de oğlum adına!
‘Kendine gülmeyi öğrenen nevrotik birey, kendini idare etme,
belki de iyileşme yoluna girmiş olabilir.’ ” Gordon W. Allport
Kusurlarımız insan olduğumuzun kanıtıdır.
Kimisi kendi pürüzlerinden acı duyarken kimisi sadece gıdıklanır. Anonim