11.03.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Senem Aydın
- “Vatanım Sensin”den ayrıldıktan hemen sonra “Şahsiyet”e başladınız. Diziden ayrılmak sizin tercihiniz miydi?
Planlanan bir süreçti. Tabii ki “Şahsiyet”in de etkisi oldu. İki yerde aynı anda olamayacağım için o bitti, bu başladı.
- Neler kattı “Vatanım Sensin”?
Çok güzel arkadaşlıklar, iyi bir rol kattı. Çok iyi bir dramatik yapısı vardı. Keyifle çalıştık.
“Reytingle ilgili bir derdimiz yok”
- Kötü adam rolü üzerinize yapıştı mı, ne dersiniz?
“Hatırla Gönül” ve “Vatanım Sensin”deki rolüm öyleydi. ‘Kötü adam’ lafı aslında garip, sonuçta bunlar rol... Kim istemez Joker’i oynamayı? Dişi roller ve daha meziyetli karakterler... Bu tarz rolleri oynarken çok eğleniyorum. Eğlendiğim için de uzun dizi sürelerine katlanabiliyorum.
- “Şahsiyet” üçüncü yönetmenlik tecrübeniz. Kamera arkasında mutlu musunuz?
Mutluyum çünkü üretimin içinde olmak, istediğimiz hikayeleri anlatmak keyifli. “Orman” ve “Daha” ile birçok festivale katıldım, güzel deneyimler yaşadım. Yönetmenlik kilometre meselesi. Tıpkı oyunculukta olduğu gibi anlatacak hikayem olduğu sürece kamera arkasına geçeceğim. Şimdi de epizodik anlatabileceğimiz bir hikayemiz var. Güzel bir oyuncu kadrosu ve Ay Yapım gibi iyi bir yapım şirketiyle çalışıyoruz. Bize güveniyorlar ve inançla arkamızda duruyorlar. Kısa filmden beri aynı ekiple devam ediyoruz. Ekibin birlikteliğinin verdiği güç de var.
- Nasıl bir dizi geliyor?
Çok rock’n roll bir iş geliyor. Müthiş karakterlerin, detayların olduğu çok sağlam bir hikaye.
- Dijital platformlar ekstra bir konfor sağlıyor, değil mi?
Tabii ki, bir kere içerik olarak sağlıyor. Sonuçta 65 yaşında Alzheimer hastası bir seri katilin hikayesi. Cümlesi bile garip. Fenomen olmaya doğru gidecek bence. Agah (Haluk Bilginer) ve Nevra (Cansu Dere) Türk televizyon tarihinin en garip ikilisi olacak.
- Bundan sonra kariyerinize yönetmen olarak mı devam edeceksiniz?
Ben oyunculuğu seven bir adamım, şu an tiyatroda rol almaya devam ediyorum. Oyunculuğu bırakmam. Artık 40 yaşının getirdiği bir takım deneyimler var. İnşallah hep doğru ve istediğim işler denk gelir. Şu an gündemimde, görüşmeleri devam eden iki sinema filmi var.
- “Daha” filminin devamı gelecek mi?
Devamıyla ilgili fikirlerimiz var. 3-4 yıl sonra olabilir.
- Sektörde 11 yılı geride bıraktınız. Geriye dönüp baktığınızda pişmanlık duyduğunuz işler oldu mu?
“Sonbahar”dan sonra birkaç dizide bulundum. O dönem katıldığım söyleşilerde “Niye bu projelerde oynuyorsunuz?” diye soruyorlardı. “Kiramı ödeyin, inanın ben de oynamak istemiyorum” demiştim. Ama rol aldığım işlerin yüzde 60-70’inden memnunum. Seçme konforunu elde ettikten sonra daha rahat hareket ediyorsunuz.
- Uzun bir öğrencilik hayatınız olmuş...
Müthiş geçti. Hacettepe Üniversitesi dışında, Ankara’da girmediğim üniversite kalmadı. ODTÜ’de fizik okurken, ayrılıp Ankara Üniversitesi Siyasal’a geçtim. Sonra Bilkent’te tiyatro okudum. Okul bittiğinde duvara çarpmış gibi oldum. Bu hayattan o kadar kaçabildim çünkü, çok özgürdüm... “Sonbahar”la birlikte, duvara çarpma hali biraz azaldı. Şimdi her iş, her set bir şey katıyor.
- Türkiye’de kadınların durumu için neler söyleyeceksiniz?
Kadınlarla, kadın-erkek ilişkisiyle ilgili enteresan düşünceleri, garip ideolojileri olan birtakım insanlar var. Kendi içindeki o faşizan erkek düşüncesini ve iktidarını var etmek için yazan, çizen ve konuşan herkesin karşısındayım.
“Müjde Ar’ı kadrajda görmek büyüleyici”
- Müjde Ar uzun süredir ekranda yoktu. Dizide oynamaya nasıl ikna ettiniz?
Her oyuncu iyi bir dramatik yapının içinde olmayı, iyi bir rolle uğraşmayı ister. Sürenin kısa olmasının büyük bir avantajı oldu. Hikayenin totalinin belli olması da çok önemliydi. Reytingle ilgili bir derdimiz yok. Kendi bildiğimiz dilden anlatabileceğimiz bir proje... Hakan Günday’ın kaleminden çıkıyor olması da çok değerli. Bütün bu parametreler etkili olmuştur. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Haluk Bilginer’le aynı sette olmak, onunla oyuncu-yönetmen ilişkisi yakalayabilmek, Müjde Ar’ı kadrajda görmek büyüleyici.
- Diğer isimler için ne diyeceksiniz?
Cansu Dere, çok disiplinli ve inanılmaz konsantre. Çalışma biçimine hayran kaldım. Necip Memili, Şebnem Bozoklu, İbrahim Selim, Fırat Topkorur ve Metin Akdülger... Onlardaki inancı, isteği görmek mutluluk verici.
“Kafamdaki bulutlar açıldı”
- Baba olmak neler kattı?
Bir kere kafamdaki bulutlar açıldı. Hayatta aradığım şey buymuş diyorsun. Öyle bir duygu ki, insanın daha güzel bir şey yapma şansı yok. Ne daha iyi bir film çekebilirsin, ne de daha iyi bir oyun oynayabilirsin... Hayattaki en mucizevi şey. O yüzden de olgunlaşıyorsun.
- Kızlarınızın sanata merakı var mı?
Bilmiyorum, daha çok küçükler. Göreceğiz.
“Şöhret bir balon, umurumda da değil”
- Şöhret sizin için ne ifade ediyor?
Hiçbir şey ifade etmiyor. Bir balon, başka bir şey değil. Varsa bir şöhretim onu da bilmiyorum. Yaptığım işle ilgiliyim ben. Şöhret çok da umurumda değil.
- Yeni dönem Türk sinemasını nasıl buluyorsunuz?
Bir sürü genç arkadaş var, güzel işler çıkarıyorlar. Ama üretim kısmı çok meşakkatli, kaynak bulmada ve projeleri paylaşmakta zorlanıyorlar. Tolga Karaçelik’in “Kelebekler” filmi 18. Sundance Film Festivali’nde ödül aldı. O bence müthiş bir örnek. Harika filmler çıkaran pek çok arkadaşım var. Gurur duyuyorum.
- Vizyondaki filmleri takip eder misiniz?
Etmez olur muyum? Bu meslekte izlemek kadar öğretici bir şey yok. İyi bir aktörü izlediğiniz zaman pek çok şey öğrenebilirsiniz, izlemeyi becerebiliyorsanız tabii. Sadece film seyretmek de değil, konsere, sergilere gitmek de bunun içinde... O yüzden kurcalayan, araştıran, bakan ve izleyen bir adamım. Müzik de aynı şekilde...
- Müzik merakınız var mı?
İnanılmaz. Sette sürekli bir hoparlör var, 7/24 çalıyor. Müziksiz asla yapamıyorum.
- Sosyal medya bağımlılığı sizi korkutuyor mu?
Çok tehlikeli buluyorum. O yalanın içinde 7/24 insanların ne yaptığını, ne yediğini, içtiğini, herkesin her konuyla ilgili fikrini görmek… Bu insanı sıradanlaştırır. Vasat yapar. Saçma sapan bir şey gibi geliyor. O yüzden de minimumda kullanmaya çalışıyorum.
Kadroda kimler var?
Yönetmenliğini Onur Saylak’ın yaptığı “Şahsiyet”in senaryosu Hakan Günday’a ait. Projede Cansu Dere, Haluk Bilginer, Müjde Ar, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu, Necip Memili, İbrahim Selim, Fırat Topkorur, Recep Usta, Rabia Soytürk ve Ayhan Kavas rol alıyorlar.