“Yolu sevgiden geçen herkesle beraberiz”

Bundan birkaç hafta önce genç müzisyenlerden söz ettiğim yazımı Evrencan Gündüz’ün başarılı sahne performansıyla sonlandırıp “Soru yolladım, cevap gelmedi ama yine de sevdim Evrencan’ı” demiştim. Sevmekte haklıymışım! Annesi Sevda Hanım, proje koordinatörü Aygül Hanım ve Evrencan beni Babylon’daki albüm lansmanına davet etti.

“Dünyanın en tontiş dedesi”

“Evrencan ve Uzaylılar”ın ilk albümü hangi müzik firmasından mı çıktı? D, hiçbirinden. Yüzde yüz bağımsız, kendi kanatlarıyla uçan bir albüm bu. Birbirinden güzel ve samimi, yepyeni beş parça dinledik venüyü ağzına kadar dolduran kalabalıkla. Sonra da Evrencan’la uzun uzun lafladık. Nasıl desem... İçine olgun bir ruh kaçmış, pırıl pırıl bir genç o. Her ne kadar YouTube ve Instagram başta olmak üzere sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullanıyor olsa da geçmişe bir özlem besliyor. “İnsanların aylarca mektup beklediği günlere dönmek istiyorum. Kızın babası açınca telefonun panikle kapatıldığı, PTT’ye bağlanıp hatta beklendiği, özlemin ve sevginin kıymetli olduğu zamanlarda yaşamak istiyorum” dedi; beni on ikiden vurdu ve devam etti: “Özlemiyoruz. Elimizde telefon; arayarak, mesajlaşarak üstelik henüz bir şeyler yaşamadan-birbirimizi bıktırıyoruz. Oysa ki birini tanımak için zamana ihtiyacımız var. Mesela yazarak tartışmak nedir yani? Söyleyeyim, durum baya kötüye gidiyor.”

Öyle lafta değil, Evrencan aşka gerçekten inanıyor. Hatta aşkı bir “sorumluluk” olarak tanımlıyor. Soruyorum size, bu zamanda aşkına sıkı sıkıya tutunup sorumluluk almaktan korkmayan insan kaldı mı? Nasıl olsa alternatif çok diye esas değerli olan kişiyi harcamaktan gözünü kırpmıyor kimse. Bunun en temel sebebi de masumiyetimizin kaybolmaya başlaması. Onun karşı cinste aradığı ilk özellikse masumiyet. Arkadaşlar, bu zamanda karşı cinste aradığı ilk özellik masumiyet olan biri diyorum... Şu arayışın güzelliğine bakın. İkinci olarak da cesaret istiyor. “Kendi yaşamı ve kararlarıyla ilgili bir şeyleri benden beklememesi, istediği şeyler için harekete geçmekten korkmaması ve cesaretli olması önemli. Ancak kendini beğenmiş ve cüretkar değil, saygılı olmalı” diye ekliyor.

Evlilik, çoluk çocuğa karışmak içerikli, aslında son derece doğal bir sohbet esnasında dışından “Tabii, ben de kesinlikle yuva kurmak istiyorum” derken içinden “Meydey, bu evlenmek istiyor, çocuk istiyor, biraz görüş ve uza” diye geçirenleri biliyoruz. Evrencan ise evliliğe inandığını açıkça söylüyor. Hatta gelecekteki o özel insana şimdiden yazdığı bir şarkı bile var, “Ne zaman bilmiyorum ama bir gün kesin evleneceğim. Bugünkü hikayemin başka bir versiyonuna geçeceğim. Sonra da bir bakmışım ki torun torbaya karışmışım. Dünyanın en tontiş dedesi olmuşum.”

KISA KISA...

Burcu Kova. Ulusal çapta bir yarışmada ödül kazanan bir pul koleksiyonu var. En sevdiği kitap, Bilgin Adalı’nın “Çatalhöyük Öyküleri”. En sevdiği filmler Will Smith’li “Ben Efsaneyim” ve Johnny Depp’li “Makas Eller”. En etkilendiği seyahati ilk defa yalnız başına gittiği Milano. “Görmek istediğim yerler... Asya ülkeleri; hem dünya uygarlık kültürünün doğduğu ve geliştiği hem de benim kültürümün uzantısı olan topraklar. New Orleans mesela, sevdiğim müziği ve sevdiğim işi yeni bir forma sokmuş, yeni bir türün yaratılmasında önderlik etmiş insanların doğduğu ve yaşadığı topraklar. Boston’da ise Berklee College of Music var. New York, babam Asım Can Gündüz ve halalarımın eskiden yaşadığı yerdi.” Eh, gezmek demek para demek. Paranın hayatındaki yerini sorduğumda “Olduğu sürece umursamadığım, ama umursamamak için de çok çalıştığım bir araç. Hiçbir zaman harcamaktan korkmam, ama her gün de harcamam,” açıklamasını yapıyor. İsmini annesi ve babası ortak koymuş. Kayahan, “Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün buluşuruz,” demişti. O ise “Yolu sevgiden geçen herkesle beraberiz,” diyor. Evrencan gibi samimi, masum ve farkındalığı yüksek biriyle tanışmak çok ama çok iyi geliyor. Şarkısında dediği gibi “Bulutlar gidin gidin gidin” ve bize hep güneşi getirin.