28.05.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
ASLI ÖKTENER
ASLI ÖKTENER- Açıkhava sinemalarında içilen buz gibi gazozlar, mahalle aralarında gazozuna yapılan maçlar, arkadaşlarla leblebi-gazoz eşliğinde edilen keyifli sohbetler... Cincibir, Huzur, Suga, Sen-Sun, Çamlıca gazozları deyince çoğu İzmirliyi benzer hatıralar sarıyor...
Koleksiyoner A. Tolga Bugakaptan, yazdığı “Geçmişten Günümüze İzmir’in Gazoz Tarihi” kitabıyla, aslında tüm bu ortak anılarımızın hem görünür olmalarını sağlıyor hem de yeni kuşaklara hayata dair bambaşka bir pencere açıyor.
Fransızca kökenli bir kelime olan gazoz tüketimi aslında Osmanlı döneminde yaygınlaşmaya başlamış. Evlerde yapılan serinletici şurup ya da şerbetlerin su ve karbondioksit karıştırılarak elde edilmesiyle oluşan gazozun ilk üretimi ise 19. yüzyıl sonlarında, gayrimüslimlerin İstanbul’da gazozhane açmasıyla olmuş.
1890 yılında Beyoğlu’nda, Aleksandr Mısırlıoğlu ve ortakları, Fransa’ya giderek gazoz yapan makineleri satın almış ve ürün ‘Mısırlıoğlu’ markasıyla raflarda yerini almış.
Kaynaklara göre İzmir’deki ilk fabrika ise 1894-95 yılları arasında Matyos’ta, 1897’de ise Basmane’de ‘İsmail Hakkı’ adıyla kurulmuş, zaman içinde de sayıları hızla artmış.
Hobiden koleksiyonerliğe...
“En güzeli de ilkokulda siyah beyaz önlükler üzerimizdeyken, kantindeki uzun kuyruklara girip 25 kuruşa bir gevrek bir gazoz almamızdı. Tadı hâlâ damağımdadır...” diye söze başlayan Tolga Bugakaptan ile Antikacılar Çarşısı’nda açtığı “İzmir’in Gazozları” sergisinden bir gün önce buluşuyoruz.
Asıl mesleği bilgisayar teknisyenliği olan Bugakaptan, gazoz şişesi toplamaya nasıl başladığını ve hobisinin kitaba dönüşme hikayesini çocuksu bir sevinçle şöyle anlatıyor;
“Bizim siyah-beyaz dünyamızın renkli içeceğiydi o zamanlar gazoz. Televizyonlar da siyah-beyazdı çünkü... Ve 15 yıl kadar önce oğluma bırakacağım bir hatıra ne olabilir diye düşünürken, anılarımı da taşıyabileceğim bir obje aramaya başladım. Bir gün kahvede Cem gazozunu içerken, çocukluğum aklıma geldi ve şişe biriktirmeye karar verdim. En fazla büfeye koyar saklardım. Ancak nereden bileyim zamanla sayılarının 1500’e ulaşacağını... Benimki önce hobiydi, sonra koleksiyona dönüştü. Şehir şehir gezerek, takaslarla yeni şişelere ulaştıkça gittikçe heyecanlanmaya başladım. İstifçi olmak istemedim çünkü her şişenin bir hikayesi vardı. Sonra da fotoğraflar, gazete, dergi, telefon rehberleri küpürleri, faturalar, kapaklar, açacaklar toplamaya başladım. Bu bilgiler gazozların tarihçesini de ortaya koyuyordu. Ardından İzmir üzerine yoğunlaştım. Markaların sahibi olan bazı ailelerin çocuklarına ulaştım. Eş-dostlarımın desteğiyle de bir ay kadar önce “Geçmişten Günümüze İzmir’in Gazoz Tarihi” kitabım hayat buldu. Yarın da sergiyi açıyoruz. Güzel bir söz vardır, ‘Bu hayatta dikili bir ağacın olmalı’... Ben de oğluma, güzel şehrim İzmir’e bir iz, miras bırakabildiğim için çok ama çok mutluyum...”
Osmanlı’dan günümüze üç-dört bin farklı gazoz şişesi üretildiğini belirten Bugakaptan, “Önce sifonlu şişelerle üretime başlıyorlar. Sonra, misketli, seramik ve taç kapaklı şişeler çıkıyor. Gazozu içince içindeki misketi almak için çocuklar şişeyi kırarmış. Bakın o şişelerden bazıları da bunlar... Bana ulaşma öyküleri de çok ilginç. Bir gün İstanbul Boğazı’nda toplayıcı dalgıçlık yapan biri telefonla aradı ve denizde bulduğu şişelerin ilgimi çekebileceğini söyledi. Buluştuk, haklıydı. Şişeler, Osmanlı dönemine ait, ‘Mısırlıoğlu gazozu’ şişeleriydi” diyor.
“200’e yakın gazoz koleksiyoneri var”
Koleksiyonundaki şişelerin bugün bin-5 bin lira arasında alıcı bulduğunu da belirten Tolga Bugakaptan, “Osmanlı dönemine Mısırlıoğlu gibi şişeler, fiyatı en yüksek olanlar. Fakat bazen 20-10 liraya da şişe aldığım oluyor. Modeline, tarihine, hikayesine göre değişiyor. Şişelerde bir dönemin tarihsel izlerini de buluyorsunuz. Örneğin Efes gazozları bir dönem, Karşıyaka Spor Kulübü’nün şampiyonluğuna özel yeşil-kırmızı baskılı özel şişeler üretmiş. Geçmişten günümüze İzmir’e ait 130’a yakın gazoz markası olduğu iddia edilirken ben 110 tanesini tespit edip kitabımda tanıtmaya çalıştım. Bunlardan günümüze sadece Suga, Huzur, İzmir Manduzlar, Çamlıdağ ve Ödemiş’te Mercan gazozları kalmış. Şu an ülkemizde ise 200’e yakın gazoz koleksiyoneri var” diye konuşuyor.