Pazar"Tasarım problem çözmektir!"

"Tasarım problem çözmektir!"

04.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Grafik tasarım efsaneleri Ivan Chermayeff ve Tom Geismar'ın son 50 yılda yaptıkları amblem, logo ve tasarımlar Pera Müzesi'nde sergileniyor. İkili tasarıma bakış açılarını anlattı

Tasarım problem çözmektir

Yıllardır tasarım üstüne kafa yoruyor, tasarımla yaşıyor ve tüm dünyanın toplumsal hafızasında yer eden sayısız görsel sembole hayat veriyorlar. Onlardan çok eserlerini tanıyorsunuz aslında. Görsellik üstüne kurulu bir dünyada beynimizin ince köşelerine yerleşmiş tüm o logoların yaratıcıları onlar. National Geographic, Mobil, NBC, IBM, Xerox... Daha sayalım mı? Arçelik, Aygaz, Tüpraş, Opet, Demirdöküm ve Yapı Kredi... Anladınız, onlar Koç Holding'le özdeşleşen sayısız şirketin kurumsal kimliğinin de bizzat sahibi. Karşınızda 20'nci yüzyılın en büyük grafik tasarımcıları arasında sayılan Ivan Chermayeff ve Tom Geismar ve Pera Müzesi'nde sergilenen son 50 yılın amblem, logo ve tasarımları... Ivan Chermayeff: Bence biz hikaye anlatmıyoruz. Biz sadece çalıştığımız şirketlerin yaptıklarını, size verdikleri servisi, marka olarak ifade ettiklerini basit bir şekilde önünüze sunarak akılda kalmalarını sağlıyoruz. Bizim yaptığımız onların hikayesini temsil eden semboller yaratmak. Ama hikayeyi yazan onlar. Eğer onlar işlerini iyi yapmazsa, size sundukları ürün ya da servisi kaliteli tutmazsa, bizim yarattığımız logo ya da kurumsal kimliğin hiçbir çekiciliği kalmaz. Onların hikayesi pozitifliğini koruduğu sürece, bizim tasarladığımız logonun siz de uyandırdığı his de pozitif kalacaktır. Tom Geismar: Kesinlikle katılıyorum. İnsanlara beğendikleri logoları sorduğunuzda mutlaka akıllarına saygı duydukları, sevdikleri şirketler, kurumlar ya da müzeler gelecektir. Kötü işler yapan bir şirketin logosu mükemmel olsa bile, asla iyi bir logo olarak onu seçtiklerini görmezsiniz. Çünkü bir sembol hakkındaki hisleriniz aslında o sembolün gerisindeki şirketin aksiyonları tarafından belirlenir. 50 yılı aşkın süredir bize tasarımlarınızla Amerikan hikayeleri anlatıyorsunuz aslında. Tüm dünyanın hafızasına yerleşen Mobil, NBC, National Geographic, MoMA gibi kurumların kimliklerini logolara dökerken, görsel hikayeler yazıyorsunuz. Bu hikayeler arasında sizin için en ilginci hangisiydi? "Kalıcı logolar tasarlıyoruz" Ivan C.: Mükemmel bir örnek vereyim. Swastika sembolünü düşünün. Hitler ve Goebbels bu sembolün anlamını bütün dünya için mahvetmeden önce, swastikanın "Nazizm, faşizm, kötülük" gibi kavramlarla alakası yoktu. Swastika aslında Hitler rejiminden çok daha eski bir sembol. Kızılderililer ve Hintliler için çok eskiden beri ilericilik, etkinlik, yuva gibi pozitif kavramları ifade eden bir sembol. Bu nedenle, Hitler swastikayı beynimize bir kötülük sembolü olarak kazımasaydı Chase Manhattan Bankası'nın logosu olarak pekala swastikayı kullanabilirdik. Ama şimdi bilinen anlamıyla böyle bir logo kullansak, herkes bankadan parasını çeker ve kaçar herhalde. Swastika ne yazık ki daha çok uzun yıllar Hitler rejimiyle özdeşleşecek. Tekrar eski anlamını çağrıştıran soyut bir kavram haline dönmesi kolay değil. Hikayeyi yazan biz değiliz derken bunu kastediyorum. Logonun temsil ettiği şirket, kurum ya da ülkenin hikayesi önemli olan. Tom G.: Bir başka güçlü örnek de Enron. Enron'un logosu son derece güçlü ve beğenilen bir semboldü. Ünlü tasarımcı Paul Rand'in eseriydi bu logo. Ama Enron skandalından sonra şirketin logosu çekiciliğini kaybetti. Çünkü logoya yüklenen anlam değişti. Buna bir örnek verebilir misiniz? Tom G.: Bu karşılıklı bir süreç. Bizim başarımız anlık modalara uymadan kalıcılığını koruyacak logolar tasarlamış olmamız. Çalıştığımız şirketler de kendi kalitelerini koruyan, logolarına yüklenen anlamın hakkını uzun yıllar boyunca verebilmiş firmalar. Mesela Chase Manhattan Bankası üç kere sahip değiştirdi. Ama logosunu korudu. Yani bunca yıllık başarınızın tek sebebi sizin tasarımcı vizyonunuz değil, çalıştığınız markaları doğru seçmiş olmanız... "Kadınları daha çok cezbedecek bir logo ve kimlik tasarladık" Ivan C.: Bir kere farklı disiplinlerin bir arada kullanılmasına inanan tasarımcılarız. Ayrıca sadelik, direkt mesaj verme ve modern bir görüntü gibi prensiplerimiz var.Tom G.: En önemlisi de mantık kullanarak bir şirketin meselesini anlamaya ve ona cevap vermeye odaklı tasarımcılarız. Çünkü biz tasarımın bir probleme cevap olduğuna inanıyoruz. Yale Üniversitesi'nde tanışıp 1950'li yıllarda ortak oldunuz ve New York'ta Chermayeff&Geismar Stüdyo'yu kurdunuz. O dönemde gelişen dizayn devriminin öncülerindensiniz. Tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız? Ivan C.: Arçelik'in logosunu modernize ettik çünkü yenilenmesi ve daha ulaşılır bir imaja sahip olması gerekiyordu. Yaptığımız araştırmalarda gördük ki eski logo son derece maskülendi. Ama beyaz eşyaları satın alan da kadınlardı. Parayı eşlerinin vermesi fark etmez, alım kararını veren onlardı. Bu nedenle kadınları daha çok cezbedecek bir logo ve kurumsal kimliğe ihtiyaç vardı. Değişimden sonra Arçelik'in satışları nitekim arttı. Burada Rahmi Koç'un hakkını vermek lazım. Koçlar'la ilk temasımız 1973'de oldu. Ama Vehbi Koç harika bir adam olmakla beraber tasarım konularında konservatifti. Rahmi Koç ise tasarımdan anlayan ve ne istediğini çok iyi ifade eden bir işadamı. Zaten yoksa Mobil'in logosundaki başarıyı fark edip bize başvurmazdı herhalde. Türkiye'de Koç Holding için birçok çalışma yaptınız. En çok bilinen işiniz Arçelik'in değişen logosu. Burada ne gibi bir probleme cevap veriyordunuz?