22.05.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Finike denince akla ilk gelen şüphesiz ince kabuklu, sulu mu sulu, şeker gibi portakalı. Türkiye’de portakal üretiminin ilk yapıldığı yörelerden biri olan, kendine has iklimi ve coğrafyasının yanı sıra Limyra, Arykanda gibi antik kentlerle çevrili bu ilçe, Antalya’nın batısındaki konumu, koyları ve plajlarıyla da yüksek turizm değerine sahip. Tarihin, tarımın ve doğanın buluştuğu Finike’de, tüm bu değerleri muhafaza ederek misafirlerini ağırlayan bir merkez var. Göz alabildiğine uzanan portakal bahçeleri içinde, Gökçay olarak da anılan Limyros Nehri kıyısında konuşlanan bu doğal yaşam köyünde ilaçsız tarım yapılıyor, yörenin gençleri istihdam ediliyor, misafirler doğa içinde huzurlu bir tatil yaparken portakal hasadına katılabiliyor, bahçenin mahsüllerini tabağında buluyor. Portakal bahçeleri içinde sürdürülebilir turizm anlayışıyla beş yıl önce kurulan TurkuazKöy’ün arkasındaki isimse, Finike’de üç kuşaktır narenciye üreten bir ailenin temsilcisi Celal Bülbül. Aynı zamanda Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Celal Bülbül’den TurkuazKöy projesinin detaylarını dinliyoruz.
TurkuazKöy fikri nasıl doğdu?
Ailemizin Finike’ye gelişi 1800’lü yılların sonu. Tabii modern tarım yapılabilmesi 1950’li yıllarda mümkün oluyor ama biz üç kuşaktır narenciye üretimi yapan bir aileyiz. Şu an sahip olduğumuz arazinin çok ciddi bir bölümünde de portakal yetiştiriyoruz. TurkuazKöy’ü kurarken Atatürk’ün Cumhuriyet köyü projesi ana motivasyon kaynağım oldu. Kırsal kalkınma hedefiyle, Finike’nin tüm değerlerini ve güzelliklerini sunmayı, aynı zamanda gelecek nesile daha sürdürülebilir bir iktisadi model bırakmayı amaçladım. Merkezinde turizm faaliyeti olsa da içerisinde tarım, temiz gıda, spor, kültür vb birçok temayı barındıran ve sürekli gelişim içinde olan bir sistem yaratabilmeyi, uzun vadede ise elbette Finike’nin bir turizm destinasyonu haline gelmesini amaçlayarak yola çıktım diyebilirim.
Finike tescilli portakalıyla da nam salan bir ilçe. Nedir portakalını özel kılan?
Finike ovası portakal ve narenciye yetiştiriciliği için dünyada en iyi makro klimalardan biri. Limyros (Gökçay) ve Alakır nehirlerinin getirdiği alüvyonlarla beslenmiş bir toprağa, güney tarafı deniz ve üç tarafı dağlarla çevrili çok özel bir alana sahibiz. Portakallar kasım ayında hasat uygunluğuna gelir ve toplanması nisan ayına kadar devam eder. Lezzeti eşsizdir, 2008 yılından beri Coğrafi İşaret taşıması da bu yüzden. Köyümüzü ziyaret eden herkes portakalı tatmanın ötesinde hasada katılabiliyor, Finike portakalını 360 derece tanıma fırsatı buluyor.
Tarımsal faaliyetlerinizde özel bir teknik kullanılıyor mu?
Kendi bahçelerimizde özellikle pandemi sürecinde devam eden yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucu tamamen çiftlik şartlarında üretebildiğimiz ekolojik mücadele ilaçları/araçları geliştirdik. Şu an sentetik ve kalıntı bırakan ilaçlar kullanmadan portakal üretebiliyoruz. Organik tarım için de geçiş sürecindeyiz. Aynı zamanda TurkuazKöy’de kalıcı paydaşlıklarımız var. Portakal bahçelerimizde 400 adet küçükbaş hayvan varlığına sahip bir işletmeye ev sahipliği yapıyoruz. Bu sayede 5 yıldır hiç ot ilacı kullanmıyor ve doğal gübre üretimi yapıyoruz. Süt ve süt ürünleri için de 4 adet inek köyümüzde yerini aldı.
Projenin mevcut haliyle bölge ekonomisine nasıl bir katkısı var?
Özellikle istihdam konusunda yöreden gençlerle çalışıyoruz, bu bizim için önemli. 4 yıldır neredeyse aynı ekiple bir aile gibi Finike’nin geleceği için çalışıyoruz. Ayda en az bin kişi bizi ziyaret ediyor ve misafirlerimizin çoğunluğu sosyal medya üzerinden Finike’nin ve köyün paylaşımını yapıyor. Finike dışından gelen her misafir Finike ekonomisine katkı sunmuş oluyor. Uzun vadede ise benzer işletmelerin artması hem portakal üretimini koruyacaktır, üretimden vazgeçmekten veya seraya dönüşmekten ziyade portakal bahçesi içerisinde turizm yapmak bir alternatif olmaktadır.
Tarım ve gıda ürünlerinin üretimi, restoran, otel, düğün, nişan gibi çeşitli organizasyonlar, aile kampları, yoga/meditasyon ve spor kampları gibi çok farklı ama birbiriyle iç içe geçmiş konularda hizmet veriyoruz. Bu vizyonda ulusal ve uluslararası iş birliklerimiz geliştikçe yöreye olan faydamızın artmasını umuyoruz.
Aynı zamanda portakal çiçeği balı gibi yöreye has bazı ürünleriniz de var. Bunlar neler?
Online mağazamızda sattığımız portakal çiçeği balı bir diğer paydaşlık örneği. Nisan ayı boyunca arıcılık faaliyeti yapan bir dostumuz bahçelerimizde bal üretiyor. Dedelerimizin döneminde evlerin vazgeçilmezi reçeldi, gümüş tepsilerde misafirlere lokum yerine reçel ikram edilirdi. Meyvesini bizzat ürettiğimiz bergamot, turunç, portakal, mandalina, incir, kumkuat, limon reçellerini de aynı geleneği koruyarak üretmekteyiz. Bugünlerde hasadı yapılan ve Finike’nin çok lezzetli bir diğer narenciyesi de Finike Beyaz (Kokulu) limonudur. Ev yapımı katkısız dondurma ve limonata, doğal kabuk tozu gibi ürünleri de misafirlerimize sunmaktayız. Son yıllarda Finike’deki tüm online mağazaların da desteğiyle Finike Beyaz Limon’u ülke çapında bir üne kavuşuyor. Kırmızı limon ve Yazır köyü üzümü de Finike’ye ait diğer değerlerimizden.
“Benim değil, tüm Finike’nin projesi”
TurkuazKöy’de benimsediğiniz turizm modelini geliştirmek adına gelecek planlarınız var mı?
Oluşturmaya çalıştığımız modelde tüm faaliyetlerin ana teması sürdürülebilirlik üzerine kurulu. Mevcutta ve gelecekte talepleri/trendleri iyi anlamaya çalışıyoruz ki pandemi sürecinde doğaya kaçışın ne kadar hızlı olduğunu hepimiz tecrübe ettik, aynı şekilde online satışlarımız da arttı. Hedeflediğimiz sürdürülebilirlik tanımı içerisinde de misafirin yarın için TurkuazKöy ile bütünleştiği bir model var. Sürdürülebilirlik adına esas aldığımız en önemli konulardan biri de paydaşlıklarımız. Her ürünü biz üretemeyiz, her sektörün kendine has bilgi ve becerisi var. İlk günden beri şunu söylüyorum, TurkuazKöy sadece benim veya ailemin projesi değil, tüm Finike’nin projesidir. Bu yüzden fikirleri ile uyumlu olduğumuz herkese iş birliğine ve güç birliğine hazır olduğumuzu tekrarlamak isterim.
Civarda nereleri görmeli?
Limyra, Arykanda ve Rhodiapolis antik kentleri ziyaret edilebilir.
Finike’den de geçen Likya Yolu parkuru yürünebilir.
Gökbük Kanyonu, Alacadağ Milli Parkı ziyaret edilebilir.
Demre’de Myrna antik kenti, Noel Baba Kilisesi, Likya Uygarlıkları Müzesi ve Taşdibi Plajı görülebilir.