PazarKoruma kalkanı beslenme

Koruma kalkanı beslenme

08.10.2023 - 02:01 | Son Güncellenme:

Geçen ay 50 yaşıma girdim, her yaşımda olduğu gibi bu yıl da en büyük dileğim elbette sağlıkla yaş alabilmekti. İlk olarak yaş almaya da olaylara iyimser yaklaşmaya da çalışmak önemli. Yeni bir araştırmaya göre iyimser olmanın pek çok faydası var. Hayatınız boyunca daha iyimser bir bakış açısına sahip olmak, sağlıklı yaşam süresini yüzde 5 oranında uzatabiliyor.

Koruma kalkanı beslenme

DEMET ERCİYES - 7 ADIMDA MEME KANSERİ

Haberin Devamı

1- Kanser artık yaştan bağımsız artışta

Dünya çapında en sık görülen kanser türlerinden olan meme kanserinin, kadınlarda kanser kaynaklı ölümlerin en yaygın nedeni. Ekim, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı”. Ben de bir kadın olarak bu konuda alınacak önlemleri ve bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Teknoloji ilerledikçe daha fazla tarama yapılıyor olması çok umut verici. European Journal of Cancer raporuna göre Avrupa’dason 30 yılda meme kanseri ve buna bağlı ölümlerin azaldığı görülüyor. European Journal of Breast Health dergisinde yayımlanan çalışmaya göre ise ülkemizde son 20 yıla bakıldığında meme kanserinde iki katından fazla artış görülüyor. Kendi kendine el muayenesi ve düzenli mamografi taraması, bu konuda alınacak önlemlerin başında geliyor. Yayımlanan son raporlar, son 30 yılda 50 yaş altı bireylerde kanser tanılarında yüzde 79’luk bir artış olduğunu gösteriyor. Bu artış ile ilişkilendirilen faktörlerin başında ise obezite, aşırı alkol kullanımı ve yaşam tarzı alışkanlıkları bulunuyor. 2019’da kansere bağlı ölümlerde yüzde 27.7’lik bir artışla 3.26 milyon erken başlangıçlı kanser vakası belirlendiği belirtiliyor. Bu kanser türlerinin başında ise meme kanseri var.

Haberin Devamı

Koruma kalkanı beslenme

2- Yapay zekâ çözüm olabilir mi?

The Lancet Oncology dergisinde yayımlanan, 80 binden fazla kadın üzerinde yapılan çalışmada yapay zekâ destekli meme taramasının, mamogramların iki radyolog tarafından iki kez okunmasına kıyasla yüzde 20 daha fazla kanser tespit ettiği bildiriliyor. Aynı zamanda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, yapay zekâ destekli teknikler kullanıldığında radyologların ekran okuma iş yükünün yüzde 44.3 oranında azaldığı görülmüş.

Önceki aylarda hepimizi gururlandıran Canan Dağdeviren’in buluşunu da bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Giyilebilir ultrason tarama cihazı, sutyen içine takılarak kadınların kolayca ve sık sık tarama yapıp, olası kanser vakalarını erken teşhis etmesine olanak sağlıyor.

Koruma kalkanı beslenme

3- Bağırsaklara iyi bakmak formül

Sevgili kadınlar, sağlıklı yaş almanın ve hastalıklardan korunmanın bir diğer yolu ise bağırsakları beslemekten geçiyor. Dünya genelinde artışta olan bir diğer kanser türü de maalesef kolon kanseri. Pathogens dergisinde yayımlanan çalışmada, sağlıklı mikrobiyotanın, steroid hormon seviyeleri, genotoksinler ve lipopolisakkaritler gibi metabolitler üzerinden bağışıklık sistemini destekleyebileceğini ve meme kanseri riskini azaltabileceğini belirtiyor. Günümüzde bedenimizin maruz kaldığı pek çok madde, çevresel faktörler, bağırsakların işini zorlaştırabiliyor. Doğaya ve doğala karşı direnmemek, mevsiminde ve rengârenk beslenmek bağırsakları beslemenin ilk adımı.

Haberin Devamı

4- Çevresel faktörler de genler gibi etkili

İsmini “breast cancer” yani meme kanserinden alan BRCA genini daha önce duymamış olabilirsiniz, bu gen önemli bir tümör baskılayıcı bir gen. Mutasyona uğradığında ise hormona duyarlı kanser gelişmesi ihtimali artabiliyor. Öte yandan BRCA meme kanserinin en yaygın nedeni değil. Tükettiğimiz gıdalar, kullandığımız kozmetik ve temizlik malzemesi gibi birçok faktör maalesef burada rol oynuyor. Yani aslında yaşadığımız çevresel faktörler hem epigenetik hem de metabolik reaksiyonlarla hastalık riski oluşturabiliyor.

Haberin Devamı

Koruma kalkanı beslenme

5- Diyabet ile ilişkili mi?

Nature Cell Biology dergisinde yayınlanan bir çalışma, meme kanseri ve tip 2 diyabetin farklı hastalıklar gibi görünseler de birbirlerinin gelişimini ve büyümesini destekleyebileceğini ve bununla ilgili bir mekanizma keşfedildiğini ortaya koyuyor. Konuyla ilgili diğer araştırmalar da iki hastalık arasında ilişki olduğunu gösteriyor. Örneğin meme kanserinin insülin üretimini baskıladığını ve bunun kan şekeri dengesini bozarak diyabete yol açabileceğini, tümör büyümesini destekleyebileceğini belirten çalışmalar da var. Bu noktada ise en iyi çözüm elbette beslenme ve fiziksel aktiviteden geçiyor.

6- Egzersizden gelen güç

Kaslarımız egzersize moleküler düzeyde nasıl tepki veriyor, hiç düşündünüz mü? Cell Metabolism dergisinde, araştırmacılar, fiziksel aktivitenin genel sağlığımız üzerindeki olumlu etkisinden sorumlu olan sinyal yollarını ele almış. Bir tür bağışıklık hücresi olan T hücreleri, uygun kas fonksiyonunun sağlanmasında rol oynuyor. Geçen hafta yayımlanan çalışmada, egzersizin sadece hastalıkların önlenmesinde etkili olmakla kalmadığı, aynı zamanda bağışıklık sistemine destek ve inflamasyon üzerinde de önemli etkileri olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Koruma kalkanı beslenme

7- Akdeniz tipi beslenmeden uzaklaşmayın

Kanser oluşumuna yol açabilecek birçok faktör bulunduğunu, fakat sağlıklı beslenmenin koruyucu kalkanınız olduğunu hatırlayın. Sağlıklı kilonuzu korumak, fiziksel bakımdan aktif olmak, yeterli ve dengeli beslenmek, tüm hastalıklarda olduğu gibi meme kanseri riskini azaltmada da rol oynuyor. Meme kanseri vakalarının başlıca risk faktörleri arasında da ilk sıralarda obezite var. Bu noktada fazla kilolarınız varsa sağlıklı bir şekilde bu kilolardan kurtulmak ilk hedefiniz olsun. Hem sağlıklı kilo kaybı sağlamak hem de birçok hastalıktan korunmak için Akdeniz diyetinden faydalanabilirsiniz. American Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir araştırmada, Akdeniz diyetini benimseyen postmenopozal kadınların meme kanseri riskini azaltabileceği belirtiliyor. Çalışmada Akdeniz tipi beslenmeye daha fazla uyum sağlayan menopozal kadınların meme kanseri riskini yüzde 22 oranında azaltabileceği bulunmuş. İşlenmiş etler, rafine şeker, fazla tuz, alkol ve sigara gibi etmenlerden uzaklaşmaya çalışarak sürdürülebilir bir Akdeniz tipi beslenmeyi uygulayın. Beslenme planınızda antioksidan kaynağı sebze ve meyvelere yer vermeyi unutmayın, sağlıkla kalın, sağlıkla yaş alın.

Koruma kalkanı beslenme

KANSERİ ATLATTI HAYATA KOŞTU

HANDE ATILGAN- 40 yaşında meme kanseri tanısı alan Berna Dalaman, kanseri atlatıp maraton koşmaya başladı.

Koruma kalkanı beslenme

Berna Dalaman 40 yaşında hiçbir şikayeti yokken kontrol amaçlı yaptırdığı ilk testte meme kanseri olduğunu öğrendi. İki memesi, rahmi ve yumurtalıkları alındı, tedavi sonrası hayatı eskisi gibi değildi artık. ODTÜ Endüstiriyel Tasarım Bölümü’nden mezun olmasının ardından içine düştüğü yoğun hayat temposu, kanserle karşı karşıya kalınca tümden değişti. “Her ne kadar bilinçli de olsak kendimizden önemliymiş gibi önceliği var sandıklarımızla çevreliyiz. 40 yaşın, gençleşmenin değil yaşlanmanın başlangıcı olduğunun bilincinde olmalıyız. Önümüzde kalan yılları kendimize ve sevdiklerimize armağan etmek istiyorsak ‘öncelik benim’ demeyi başarmalıyız” diye anlatıyor bu değişimi ve hayata “harika bir dönüş” yaptığını söylüyor.

Maraton koşuyor

Kanseri atlatmak çocukluk travmalarıyla da yüzleşmesini sağlamış. 2 yaşında astım tanısı nedeniyle çocukken koşamadığı günlerin acısını çıkarıyor şimdi. Uzun yürüyüşlerle başladığı süreçte maraton koşacak duruma gelmiş: “Erken teşhis hayatımı kurtardı. İyi hissetme döneminde çok değerli enerjimi günlük rutinlere değil de kendime yansıttığımda yepyeni bir şekle büründüm. Doğayla bütünleştim, uzun kilometreler yürüyüp yeni yerler gördüm. Kondisyonumun inanılmaz artışı ile o çocukluğumun travmasıyla ödeşme zamanı bugünmüş deyip, koşmaya başladım. 10 km koşucusu olarak 16 ulusal, 1 uluslararası maratona katıldım. En son İstanbul maratonunda 15 km koşarak kendi adıma yükselebildiğim en iyi seviyeye ulaştım.”

LÖSEV ile yolları kesişti

LÖSEV ile derneğin üniversitelerle iş birliği yaptığı Fayda Projesi kapsamında yolları kesişen Dalaman, çalıştığı Ostim Teknik Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü’ndeki öğrencileri ile birlikte tedavi gören ve tedavisi tamamlanmış çocukların tıbbi ve mental ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı ürün tasarımı projesi üzerinde çalışmaya başladı. Dalaman, bu çalışma için de “2023 mesleğim adına önemli bir sene. Mezuniyetimin 30. yılı adına birikimlerimi bir sosyal sorumluluk projesi için kullanmayı planladım. LÖSEV’in de 25. kuruluş yılına denk gelmiş olmak ve Fayda Projesi dahiline bir şeyler yapmak harika bir fikirdi. Dönem boyunca 15 öğrenci tarafından belirlenmiş problem ve ihtiyaçlara yönelik ürünler üzerinde tasarım çalışmalarımızı yürüttük. 15 adet ürünün tasarlandığı final projemizi başarı ile tamamlayıp, LÖSEV, Ostim ve üniversitenin değerli isimlerine sunduk. Kariyerim boyunca en gurur duyduğum bu değerli projeye imza atmış oldum.”

Fayda Hareketi

Fayda (Farkındalık Yaratma ve Dayanışma) Hareketi, LÖSEV’in tüm Türkiye’deki üniversitelerde yürüttüğü uzun soluklu bir proje. Proje ile üniversitelilerin gönüllü ağına katılması ve farkındalıklarının artması sağlanırken, LÖSEV’den destek alan çocuk ve gençlere her cumartesi çeşitli konularda etüt programları da sağlanıyor.

Koruma kalkanı beslenme

“30 YAŞIMA GİRDİĞİM GÜN MEME KANSERİ TANISI ALDIM”

CEYDA ULUKAYA- Birinci evre meme kanseri olduğunu 30. yaşına girdiği doğumgününde öğrenen Seda Elçi’yle bu süreçte yaşadıklarını ve erken teşhisin hayatını nasıl kurtardığını konuştuk

*Meme kanserinden ilk ne zaman şüphelendiniz?

Meme kanseri olduğumu tesadüfen öğrendim. Bundan dört yıl önce, bir tatil sırasında kıyafetimi denerken elime bir sertlik geldi ama önemsenmeyecek derecede küçüktü. Sivilce kadar bile değildi. Dışarıdan zaten hiçbir şey anlaşılmıyordu. Göğüs dokumda herhangi bir bozukluk da yoktu. Ben üzerinde durmadım ama annem biraz da hemşire olduğu için ısrarcı oldu ve muayeneye gittim. Benim çok küçük gördüğüm o sertliğin onlar için çok büyük olduğunu anladım.

*Aile öykünüzde var mıydı?

Hayır, ailede bir tane bile meme kanseri yok. Ama bu da yeterli değilmiş. Ben ailede tekim ve 29 yaşında meme kanserine yakalandım. Gerekli tetkikler ve biyopsi sonrasında doğumgünümde öğrendim kanser olduğumu. Doktorum aradı, sesinde bir titreme vardı. Durumu açıkladı. Ben de kimseye söylemedim. Akşam ailemle doğumgünümü kutladık. Ertesi gün hastaneye gittim ve onkoloji sürecim başladı.

*Yaşam tarzınızda risk faktörleri var mıydı?

Ben 7 yaşından beri diyabet hastasıyım ve bu yüzden mi oldu diye korku yaşamıştım fakat doktorlar kesinlikle bunun bir etkisi olmadığını söyledi. Zaten gayet regüle giden bir hastalıktı. Hatta tersine kanserin hızlıca ilerlemesini engellemiş olabileceği düşünüldü; çünkü kanserin şekerden beslendiği biliniyor. Kemoterapi alırken de bilinen risk faktörlerinin hiçbirine sahip olmayan insanlarla da tanıştım.

*Ne kadar sürdü tedaviniz?

Önce ameliyat oldum, sağ göğsüm alındı. Koruyucu olarak yaklaşık 4 ay kemoterapi aldım, yani yaklaşık 6 ay yoğun bir tedavi süreci, sonrasında da toparlanma evresiyle toplamda bir yıl diyebilirim. Buna rağmen kanserin erken evrede tespit edilmesi benim için büyük bir şanstı. Kanser bence bir dönüşüm süreci. Kendi farkındalığım çok yüksek zannederdim ama kanserden sonra hayata bakışı değişiyor insanın.

*Neler değişti hayata bakışınızda?

Kanseri herkes bir dönüm noktası olarak yaşıyor. Ben de hayatı artık daha rahat, daha çok bırakarak yaşıyorum; çünkü her şey sizin kontrolünüzde değil, istemediğiniz şeyler başınıza gelebiliyormuş. O yüzden daha çok kabullenir oldum. Hayatı bir kontrol mekanizması gibi yaşamayı bıraktım. Hani olmuşla ölmüşe çare yok diye bir deyim vardır ya, bu aslında birçok bakımdan koruyucu bir yaklaşım.

Kemoterapi alırken ‘bakın ben erken yakalandım’ diye farkındalık yaratmak için peruk takmadım.

*Bu süreci psikolojik olarak nasıl yaşadınız?

Genel olarak zaten neşeli ve enerjik biriyim. Psikolojik olarak kendini yıpratmanın, benim başıma neler geldi demenin hiçbir anlamı olmayacağını düşündüm. “Sedacım, zor da olsa geçecek” dedim kendime. Acıyı maksimum seviyede hissettiğim günlerde, kalk ve gülmeye devam et dedim. Örneğin yemek yapmayı ya da ahşap boyamayı çok severim, o günlerde kalkıp onları yaptım. Sonra bir baktım odamdaki her şeyi boyamışım.

*Erken teşhisin hayatınızı kurtarmış olması nasıl hissettiriyor?

Ben 25 yaş itibarıyla her kadına yılda bir defa da olsa meme muayenesi olmasını tavsiye ediyorum. Gördüğüm bütün kadınlara da bunu söylüyorum. Hatta kemoterapi gördüğüm dönemde peruk kullanmadım, bakın ben erken yakalandım diye farkındalık yaratmak için. İki saatimizi bir kahve içmeye ayırabiliyoruz. Kanserin bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde vurdumduymaz davranmanın mantığı yok. Bazı kadınlar da ya bir şey çıkarsa diye doktora gitmeyi erteliyor ama aslında kanser en başında fark edilirse tedavi de o kadar kolaylaşıyor. O yüzden bütün kadınlara önerim, en azından yılda bir kere doktora gitmeyi ihmal etmemeleri.

Koruma kalkanı beslenme

YAPAY ZEKA ERKEN TEŞHİSTE İYİ BİR YARDIMCI OLACAK

CEYDA ULUKAYA- Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Cengiz Karaçin, meme kanseriyle ilgili güncel gelişmeler, en yeni teknolojiler ve erken teşhisin yollarını anlattı.

*Meme kanseri vakaları artıyor mu?

2020 yılı dünya kanser istatistikleri yayınlandığında yıllık meme kanseri sıklığının akciğer kanserini geride bırakarak birinci sıraya yükseldiğini gördük. Buna göre ülkemizde de meme kanseri sıklığı artmakla birlikte en sık görülen kanser türü hâlâ akciğer kanseri. Türkiye’nin 2013 ve 2018 kanser istatistik verileri incelendiğinde, özellikle 35-39 yaş grubunda meme kanseri insidansının (yıllık yeni vaka sıklığı) arttığını söyleyebiliriz.

*Neden daha genç yaşlarda görülme sıklığı arttı?

Öncelikle farkındalığın artması kanserin daha erken evre ve erken yaşta tespit edilmesini sağlamış olabilir. Bunun dışında genetik-epigenetik değişiklikler, sedanter yaşam tarzı, sigara ve alkol tüketimi rol almış olabilir. Ama net bilgi verebilmek için bu alanda geniş çaplı bilimsel araştırmaların yapılması gerekiyor.

*Erken teşhis halinde nasıl bir tedavi uygulanıyor?

Erken evre meme kanserinde temel hedef kanserli dokuyu cerrahi olarak çıkarmak. Sonraki hedef ise hastalığın nüksünü hormonal, akıllı hedefleyici tedaviler, immünoterapiler ve radyoterapi ile önlemek. Yalnızca cerrahi ve hormonal tedavi de uygulanan çok erken evre hastalarımız da oluyor.

*Yapay zeka destekli güncel teknolojiler erken teşhis konusunda fayda sağlıyor mu?

Yapay zeka destekli görüntülemenin meme kanseri tespitini yüzde 20 artırdığına yönelik makale yakın dönemde Lancet Oncology dergisinde yayınlandı. Araştırmacılar mamografi raporlanmasında, yapay zekanın radyoloji hekimine yardımcı araç olarak kullanılmasının hem kanserli vakaların tespit edilme oranını arttırdığını hem de iş yükünü yarı yarıya azalttığını gösterdi. Bu heyecan verici bir gelişme. Ama mamografi raporlamalarını tek başına yapay zekaya bırakmanın güvenilir olmayacağı ve mutlaka bir radyoloji hekimi kontrolünde yapılması gerektiğini söylemekte fayda var. Yapay zeka çok iyi bir yardımcı olabilir. Ülkemizde de birçok görüntüleme merkezinde yapay zeka ile ilgili pilot çalışmalar başladı. Birkaç yıl içinde görüntüleme merkezlerine tamamen adapte edilebileceğini söyleyebiliriz.

*Mamografiye erken yaşlarda başlanması koruyucu olur mu? 

Türkiye’de 35-39 yaş arası meme kanseri insidansında artış, tarama yoğunluğunu artırmamızı gerektirecek kadar büyük değil. Ama birinci derece akrabada meme kanseri öyküsü olması kişiye özgü bir tarama planlaması gerektirebilir. Kadınların erken yaşlardan başlayarak kendi kendilerini muayene etme alışkanlığı kazanmaları çok önemli. Radyasyon maruziyeti riski nedeniyle erken yaşta mamografiden ziyade ultrason tercih ediliyor. Yakın dönemde bilim insanımız Canan Dağdeviren’in hepimizi heyecanlandıran elektronik sütyen buluşu ile günlük risksiz tarama önerisi de değerlendirilmekte. Özellikle yüksek riskli hastalarda pratiğe girebilecek bir buluş.

Kadınlar meme kanserini nasıl fark ediyor?

Kendi kendini muayene edenlerde çok erken evrelerde tümör tespiti oldukça fazla. Bazen banyo sırasında bazen kıyafet değiştirirken fark edilen kitle, bazen ayna karşısında fark edilen asimetri, meme başı çöküntüsü gibi şekil değişiklikleri, bazen meme başı akıntısı gibi şikayetler meme kanserinin tespit edilmesini sağlıyor. Ama en önemlisi bu gibi değişiklikler fark edilir edilmez doktora başvurulması gerektiğini bilmek. Kadınlar bu durumlarda erkenden doktora başvururlarsa çok erken evrelerde kanseri tespit etmek ve tamamen kurtulmak çok daha kolaylaşmakta.