PazarKoordinasyonsuz köprü

Koordinasyonsuz köprü

09.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gazetelerde yine İstanbul Boğazına üçüncü köprü haberleri var. Oysa doğru planlama yapılmazsa her köprü yeni bir sıkışma yaratır. Ve yeniden trafik keşmekeşi ortaya çıkar. Buyur ola köprüler testusuna...

Koordinasyonsuz köprü

Trafik konusu can konumuzdur, en çok can alan trafik keşmekeşidir, deprem filan değil. Ama THY, Karayolları, Deniz Yolları, Devlet Demir Yolları, Belediye, İller Bankası ayrı ayrı projeler üzerinde çalışırlar ama bugüne değin birlikte düşünülmüş bir çevresel makro plandan söz eden yoktur. Bazen güven verici birkaç ses yükselir, uzmanlar öncelikle bir bakanlık nezdinde bir üst koordinasyon birimi oluşturarak kurumları bir üst birimde toplamayı ve giderek bu eşgüdümü diğer kurumlara da genişletmeyi amaçlarlar. Özet olarak, örneğin İstanbul trafiğini güya bir an evvel çözmeye çalışan aceleci "köprü tuzakçıları"nın tutumundan çok farklı bir bakış açısıyla, olguyu bir dünya projesi olarak görmeye çalışırlar. Ama heyhat, İstanbul trafiği Arap saçından daha karışıktır. Bugün gazetelerde yine "üçüncü köprü" haberleri gırla gidiyor. Bayındırlık Bakanı Akcan ille de üçüncü köprü diyor da başka şey demiyormuş. Uzmanlar ise çözümün raylı sistemde olduğunu, araç trafiğinden önce insana dönük taşınım stratejisiyle ve üçüncü köprü yerine tüpgeçit seçiminin doğru olacağını savunuyorlar. Ulaştırma Bakanlığı, Marmaray adlı temelde tüp geçite dayalı proje peşinde. Buna karşın Bayındırlık Bakanlığının Karayolları ille de üçüncü köprü demekte. Güzergahı Kandilli-Arnavutköy olarak belirlemişler. Boğazı, İstanbulu ve tüm Marmarayı risk altına atacaklar. Bu ne cüret? Allah Allah, bakanlıklar arasında da koordinasyon yok. Tüh, yine koordinasyon dedim. Depresyon kapımı mı çalıyor yine? Ne yapmalıyım? Koordinasyonsuzluk depresyonuna karşı: Belki, köprü hoş "olay"dır diye başlamalıyım. Dünyada herkes köprüler kurmaya çalışır. Uzmanlara göre, makro düzeyde planlama yapılmazsa her köprü yeni bir merkezleşme ve dolayısıyla sıkışma yaratır. Yani, yeni bir köprü yapıldığında etrafındaki arsalarda yapılaşma ve nüfus artışı başlar. Ve haydiiii yeniden trafik keşmekeşi. Yine, eski hamam eski tasss. Bu arada, arsa spekülasyonundan kimler neler kazanmıştır? Amerikalıların koyduğu bir kural var: "Yersel sıkışmalar teknolojiyle çözülemez." Yani, yol sıkıştı, bir yol daha açalım veya köprüde sıkışıklık oluyor, bir köprü daha yapalım demekle olmaz. Buyur ola köprüler testusuna bu kez de...1- Biz Amerikayı defalarca yeniden keşfetmede değil miyiz? Ders alır mıyız acep? ABDyi Kanadadan Kuzey Amerikanın büyük gölleri ve St. Lawrence nehri ayırır. Feribot seferlerinin dışında onlarca köprüyle bağlanır bu iki devlet. Oralarda vaktiyle kurulmuş her köprü ilk zamanlar trafik sorununu çözer gibi oluyor ama sonra yeni bir köprü gereksinimi daha doğuruyormuş. Niçin?a. Çünkü her köprüden sonra köprü ayakları etrafındaki araziler acayip değerleniyor; yeni yapılaşmalar oluyor; yeni yeni insanlar buralara doluyor; bölgenin nüfusu biraz daha artıyor; zincirleme şekilde trafik sıkışmaya devam ediyor ve yeni bir köprü, yeni bir köprü diye yalvarılacak bir ortam yeniden oluşuyormuş.b. Köprülerin genişliğinin ne olması gerektiğini hesap edemeyen mühendisler iş başındaymış... Hep dar köprüler yapmışlar. Bu da sorunu bir türlü çözememiş.c. Köprü hoş "olay"dır, dünyada herkes birbiriyle köprüler kurmaya çalışır.d. Hepsi 2- Köprünün değil de tüp geçidin daha yararlı olacağı konusunda pek çok uzman birleşiyor. Niçin?a. Kullanılmayan bir alanın yani yer altının ve deniz altının işlevsel olarak kullanımını sağlar.b. Tüp geçit arsa spekülasyonuna neden olmaz.c. Çevre yolları yüzünden mevcut bina stokunun istimlakına ve orman katliamına neden olmaz.d. Asma köprüler estetik açıdan kentte sorun yaratırken tüp geçit yaratmaz.e. Hepsi3- Peki, Boğaz köprülerinden bugüne değin en çok kimler yararlandı?a. Şehir halkıb. Köprü altı çocuklarıc. Köprü ayıları ve dayılarıd. O dönemin rüşvetengiz politikacıları ve destekledikleri arsa spekülatörleri 4- Yaklaşık iki kilometre açıklıkla (1991 metre) dünyanın en uzun asma köprüsü hangisi?a. Japonyada Kobe-Naruto b. ABDde Mackinacc. Danimarkada Halsskov-Sprogoe d. Fatih Sultan Mehmet 5- 1988de hizmete giren Fatih Sultan Mehmet Köprüsü 1090 metre açıklık geçiyor. Peki, 1973te hizmete girmiş olan Boğaziçi Köprüsünün kaç metre geçtiğini kestirebilir misiniz?a. 1074 metreb. 999 metre c. 666 metred. 888 metre6- Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün proje hizmetlerini İngilizler yapmış. Peki ya inşaatını?a. Yine İngilizlerb. Almanlarc. ABDlilerd. Japonlar7- Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Anadolu yakasında Kavacık ile Rumeli yakasında Hisarüstü arasında. Peki, bu köprünün yarattığı azman semt hangisi?a. Fatihb. Sultançiftliğic. Kemerburgazd. Ümraniye8- Boğaziçi Köprüsünün projesi yine İngilizlere ait... Peki, ilk kez kimler yapmıştı köprüyü?a. Tabii ki Japon kardeşlerimizb. İngilizlerc. Almanlard. İngiliz ve Alman şirketleri konsorsiyumu 9- Boğaziçi köprüsü İstanbulu nereden nereye bağlar?a. Ortaköyden Beylerbeyine b. Londradan Basra Körfezinec. Münihten Mardined. Marstan Karsa10- Boğazda köprü yapma fikri çok eskiye dayanır. Boğaza köprüyü ilk kim gerçekleştirmiş?a. Leonardo da Vinci 1503te dönemin Osmanlı padişahı II. Bayezıda bir mektupla başvurarak Haliç üzerinde bir köprü yapmayı, eğer istenirse bu köprüyü Boğaz üzerinden Anadoluya da uzatmayı önermiş.b. Milattan önce altıncı yüzyılda hüküm süren Pers Kralı I. Daryus zamanında Mimar Mandrokles gemileri ve salları yan yana dizip birbirine bağlayarak bir köprü oluşturmuş.c. Sultan Abdülhamid zamanında Hamidiye adlı bir proje gerçekleştirilmişse de bundan vazgeçilmiş.d. Müteşebbis Nuri Demirağın 1931de başlattığı köprü fikri 1973te Süleyman Demirel tarafından gerçekleştirilmiş. n Lütfen beni koordine etmeyin. Ne zaman koordinasyon ya da Türkçesi "eşgüdüm" lafını duysam tüylerim ürperir. Depresyona uğratır beni koordinasyon yokluğu üzerine sohbetler... Sebep ve sonuç arasındaki temel ilintiyi göz ardı eden... Sebebi sonuç, sonucu kader gibi gösteren temel yaklaşımdır bu depresyon aracı... Türkiye Cumhuriyetinin bilumum müesseselerinin, yani kurumlarının aralarında hiçbir koordinasyon olmadan çalıştığı çocukluğumuzdan beri babalarımızın anlatageldiği "Neden biz böyleyiz?" eleştirisinin temel söylencesi değil midir? Hepimiz ağız birliği etmişçesine, neden altyapı çukurlarının birbiri arkasına aynı yerde tekrar tekrar açıldığını tek cümleyle açıklamaz mıyız? "Kardeşim, bizde koordinasyon yok." Oysa yalan! Koordinasyonsuzluk aslında koordine etmek istememekten kaynaklanmıyor mu? Birileri durumu çözmek yerine hortumlamak istemiyor mu? Sonuç olarak da gerçekteki büyük suç, yani kamu yararı yerine kendine yarar sağlama, koordinasyonsuzluk, yani beceriksizlik, sallapatilik kabahatine dönüşmüyor mu? Böylece hafifletilmiş bir suç da nedendir bilinmez, kader gibi karşılanmıyor mu? "Biz adam olmayız, biz böyleyiz, şöyleyiz..." Yanıtlar: 1) a, 2) e, 3) Bence d, 4) a, 5) a, 6) d, 7) b, c ve d, 8) d, 9) a, 10) b