Pazar-Katia'nın şampiyonluğu beni gölgede bıraktı -Suat'a yenildiğim zaman ona küsüyorum

-Katia'nın şampiyonluğu beni gölgede bıraktı -Suat'a yenildiğim zaman ona küsüyorum

23.04.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

SATRANÇTA Türkiye'den çıkan ilk büyükusta Suat Atalık, 2005 Kasım'ında Rus meslektaşı Ekaterina Polovnikova ile evlendi. O günden beri Türk milli takımı adına yarışan -kocasının deyimiyle- Katia, geçenlerde Avrupa şampiyonu oldu. Suat Atalık "Tabii ki bir satranç turnuvasında tanışmıştık. Şu anda dünyanın ikinci en kuvvetli çiftiyiz. O nedenle evliliğimiz yurtdışında da çok büyük yankı uyandırdı" diyor.

-Katianın şampiyonluğu beni gölgede bıraktı -Suata yenildiğim zaman ona küsüyorum

Türkiye'nin en çok tanınan satranç oyuncusu Suat Atalık'ın meslektaşı ve karısı Ekaterina Atalık geçen hafta Avrupa Şampiyonu oldu Türkiye, geçen yılın kasım ayında dünya satranç çevrelerinde de konuşulan bir düğünün ardından bir büyük usta daha kazandı. Atalık'la evlenen Rus Ekaterina Polovnikova, o tarihten beri Türkiye adına yarışıyor. Geçen hafta Kuşadası'nda yapılan 7. Avrupa Bireysel Satranç Şampiyonası'nda ülkemize altın madalya kazandıran Ekaterina Atalık, Büyük Bayanlar kategorisinde Avrupa Şampiyonu olan ilk Türk vatandaşı unvanını da elde etti.Atalık çiftini Marmaris'teki Martı Resort Oteli'nde düzenlenen Türkiye İş Bankası Satranç Ligi maçları sırasında ziyaret ettik ve aralarda konuştuk. Ekaterina'nın üç aylık hamile olması nedeniyle çifte mutluluk yaşayan ikili ile satrancı, satranççı bir ailenin hayatını konuştuk.Aynı turnuvalarda yarışan karı-koca arasında ister istemez bir rekabet var. Ekaterina -veya Suat Atalık'ın tabiriyle Katia- kocasına yenilmekten nefret ettiğini söylüyor. Hatta yenildiği maçlardan sonra bir süre konuşmadığını anlatıyor. Suat Atalık karısının Avrupa şampiyonluğunu durup durup kendisine hatırlatması karşısında şakayla karışık sitem ediyor: "Kıskanmıyorum desem yalan olur. Gurur duyuyorum ama aynı zamanda kıskançlık da var." Suat Atalık, Türkiye'nin satrançtaki ilk büyükustası. 1977 yılından beri ülkemizi yurtdışında temsil ediyor. 40'ın üzerinde turnuvada derece almış, Satranç Olimpiyatları'nda madalyalar kazanmış bir satranç oyuncusu. Suat Atalık: Tabii ki bir satranç turnuvasında. Dünyanın en üst seviyesindeki oyuncular birbirlerini önce ismen tanırlar. İlk kez 1998'de karşılaştık. İlişkimiz yavaş yavaş ilerledi ve geçen senenin ağustos ayında evlenmeye karar verdik. İki satranç oyuncusunun aşkı nasıl başlar? Suat A: Yurtdışında büyük yankı uyandırdı. Dünyanın en kuvvetli evli çiftlerinden biriyiz. Şu anda devam eden evliliklerde, İspanyol Alexei Shirov ve Litvanyalı Victoria Cmilyte'den sonra reyting ortalaması açısından ikinci sıradayız. Evliliğiniz satranç çevrelerince nasıl karşılandı? Ekaterina Atalık: Günde en az üç-dört saat tamamen satrançla ilgileniyoruz denebilir. Örneğin günlük bir iş yaparken birdenbire bir pozisyon hakkında konuşmaya başlayabiliyoruz.Suat A.: Satranç tabii ki hayatımızın önemli bir parçası. Turnuvalar yüzünden çok fazla seyahat ediyoruz. Ayın neredeyse 15 günü dışarıdayız. Ama boş zamanımız olduğunda diğer şeylerle de ilgileniyoruz. İki satranç oyuncusunun ev yaşantısını merak ediyorum. Evde de ağırlıklı konu satranç mı oluyor? Suat A.: Spor yapıyoruz. Okuyoruz, yürüyüşler yapıyoruz ve mutfakla ilgileniyoruz. Ekatenia A.: Turnuvalardan kalan zamanımızda çoğunlukla film izliyoruz. Günde birkaç film izlediğimiz bile oluyor. Suat hep savaş filmleri izlemek istiyor. Bense tarihi filmler. Son zamanlarda Japon edebiyatına merak sardım. Japon yazarlarını takip ediyorum. Bir de Rus klasiklerini okuyorum ama İstanbul'da Rusça kitap bulmakta zorlandığım için internetten sipariş veriyorum. Ne gibi? Ekaterina A.: Profesyonel satranç oyuncusuysanız, turnuvalara katılmak için sürekli seyahat etmek durumundasınız. Kocamın satranç oyuncusu olmadığını düşünemiyorum. Onun evde oturduğunu ve benim sürekli seyahat ettiğimi düşünsenize. Veya "Bak ne kadar güzel bir oyun oynadım" desem, "Eee, yani?" diyebilir.Suat A.: Karşılıklı anlayış çok önemli tabii. Turnuvaya katılmak için Malmö'ye gidiyorum mesela. Sıradan bir kadın olsa, "Malmö'ye gitme, seni yanımda istiyorum" diyebilir. Satranç oyuncuları da doktorlar gibi genelde birbirleriyle mi evlenir? "Yenilince çok kızıyorum" Ekaterina A.: Değişiyor. Aranızda rekabet var mı?Ekaterina A.: Tabii ki var. Suat beni yendiğinde çok seviniyor. Bense yenilmekten nefret ediyorum ve yenildikten sonra bir süre kocamla konuşmuyorum. Ama uzun sürmüyor. Suat A.: Birbirimizi çok seviyoruz ama Katia resmi karşılaşmalarda yenilmekten nefret ediyor. İlginç bir durum tabii eşinize karşı oynamak. Aynı evi paylaştığınız için hazırlık yapmak da çok zor. Birimizin bilgisayarı alıp saklanması lazım. Ama aramızdaki rekabet hiçbir zaman çirkin bir noktaya gelmedi. Şimdiye kadar dört oyun oynadık. Bundan sonra da çok oynayacağız. Bence uyumlu gidiyor. Beraber mi çalışıyorsunuz? Suat A.: Çok hazırlanmıyoruz aslında. Zaten birbirimizi iyi tanıyoruz ve nasıl bir senaryonun geleceğini ikimiz de önceden görüyoruz. Birbirinizle yapacağınız maçlara nasıl hazırlanıyorsunuz? "Hem gurur duyuyorum hem de kıskanıyorum" Suat A.: Ben yeniyorum. Dünyadaki reyting skalasına göre ikimiz de en iyi 100'ün içerisindeyiz. Benim reytingim 2 bin 632, Katia'nınki ise 2 bin 393. İbre benden yana ama arada berabere bittiği de oluyor. Genelde kim yeniyor? Suat A.: Katia'nın hoşuna gitmiyor pek, kaybederse sinirleniyor. Ama hem sevgi, hem iş her dakika bir arada olmuyor. Birbirimizi yenmeye çalışıyoruz. Seviyor musunuz birbirinizle oynamayı? Suat A.: Kıvanç duyuyorum. Zaten Margaret Thatcher'ın kocası Dennis Thatcher gibi oldum, eşimin gölgesinde kaldım. Kıskanmıyor değilim. Eşiniz Avrupa Şampiyonu olunca neler hissettiniz? Suat A.: Muhakkak. Yok desem yalan olur. Övünüyorum, gurur duyuyorum ama aynı zamanda da kıskanıyorum. Gurur büyük, kıskançlık küçük. Ekaterina A.: Tersi de olabilir (gülüyor). Suat A.: Malmö'de yapılacak çok önemli bir turnuvaya davetliyim ama bu bile kıskançlığımı engellemiyor. Gerçekten kıskanıyor musunuz eşinizin unvanını? "Çocuğumuz satrançla ilgilenirse desteklerim" Ekaterina A.: Hâlâ inanamıyorum. Bu fikre alışmam için biraz daha vakit geçmesi gerek sanırım. Çok yoruldum. Bittiğinde kendimi sıkılmış limon gibi hissediyordum.Suat A.: Artık Katia'nın yüzde yüz Türk sayılmasının zamanı geldi. Yaklaşık altı aydır evliyiz. Bu kadar süredir bir Türkle evli olan bir insan, hele bu ülke için oynuyorsa kendini Türk olarak ispat etmiştir. Akdeniz Şampiyonası'nda erkekler kategorisinde ben birinci, Katia ikinci oldu. Türkiye'yi en iyi şekilde temsil ediyor. Ayrıca Avrupa şampiyonluğu, dünya şampiyonluğunun ardından gelen çok büyük bir unvan. Bir de Katia 23 yaşında. Ben 41, Mişa (Mikhael Gurevich, Türkiye şampiyonu) ise 45 yaşında. Bizler dünyanın en iyi oyuncuları arasındayız ama artık dünya şampiyonu olmamız zor. 23 yaşında Avrupa şampiyonu olan birinin şansı ise çok yüksek. Neler hissettiniz Avrupa Şampiyonu olunca? Suat K.: Ben çocuklara herhangi bir şeyi zorla sevdirme taraftarı değilim. Evde satrancı görüp ilgilenirse desteklerim. İlgilenmezse de zorla güzellik olmaz. Eşiniz üç aylık hamile. Çocuğunuzu da satranç oyuncusu yapma gibi bir arzunuz var mı? Ekaterina A.: Doğumdan sonra bir süre uzak kalacağım. Hamileliğin ikinci ayı zordu. Türkiye Erkekler Şampiyonası'nda oynarken performansım düştü. Ama vitamin kullanıyorum ve turnuvalardan sonra dinleniyorum. Doğumdan sonra turnuvalara nasıl katılacaksınız? "Atın nasıl hareket ettiğini çok zor öğrendim" Suat A.: Açıkta duran bir tane. Onun dışında da birkaç tane irili ufaklı takım var. Ama üç bilgisayar var. Biri, isteğim üzerine özel olarak tasarlandı. Hypertraining denen bir sistemle çalışıyor. İki tane de dizüstü bilgisayarımız var. Satrançla ilgili kitaplar da evin büyük bir bölümünü kaplıyor. Bir de kupalar tabii... Yeni kupalarımızı koymak için bir kütüphane daha almamız gerekti. Evinizde kaç tane satranç takımı var? Suat A.: Benim yok.Ekaterina A.: Ben zıpladığı için çocukluğumdan beri en çok atı severim.Suat A.: Ben atın nasıl hareket ettiğini çok zor öğrendim. O yüzden kesinlikle favorim değil. Satrançta favori bir taşınız var mı? "Problem çözmek zeka oyunudur. Ama altı saat boyunca çözerseniz buna spor denir" Suat A.: Benim Bosna-Hersek'e gidişime kadar geçen dönemde Türkiye'de satranca hiç ilgi yoktu. Ama ben üst seviyede olduğum için turnuvalardan, gösterilerden ve çeşitli liglerden para kazanıyordum. Katia'nın durumu da hemen hemen aynı. Yeni federasyonla birlikte işler değişti. Şimdi federasyonun maaşlı sporcusuyuz. Tüm masraflarımız karşılanıyor, harcırah veriliyor. Zaman zaman çeşitli gösterilere çağrılıyoruz ve turnuvalardan ödüller kazanıyoruz. Şimdi daha rahatız. Katia da dünyanın en iyi federasyonlarından birinin maaşlı sporcusu oldu. Satrançtan bir aileyi geçindirecek kadar para kazanıyor musunuz? Suat A.: En önemlisi Türkiye'de satranç hâlâ spor kategorisine konmuyor. Oysa uluslararası alanda spor olarak kabul ediliyor. Bir matematik problemi çözerseniz bu bir zeka oyunudur. Ama altı saat boyunca çözerseniz bu spor olur. Satranççılar kuvvetli olmak zorunda, kuvvetli satranççılar da daha kuvvetli olmak zorunda. Baktığınızda bir Karpov-Kasparov serisinde Karpov'un 17 kilo verdiğini görüyoruz. En önemlisi Türk insanına satrancın spor olduğunu benimsetmek. Bizde yılın en iyi sporcusunun bir satranççı olduğunu düşünemezsiniz bile. Satrançla ilgili yanlış bilinenler neler? Suat A.: Oyun, zeka oyunu gibi kategorilerin altına cehaletten sokuluyor. Tabii ki zekâyla ilgisi var. Satranççı hamlesini yazmak için okuma-yazma bilmek zorunda! Belirli bir kültür seviyesinin üzerine çıkacaksınız, estetik görüşünüz olacak. Neticede beynin çalıştığı bir şey ama altı saat süren müsabakalardan oluşan 10 günlük bir turnuvaya dayanmak için çok kuvvetli olmak lazım. Sportif tarafı buradan geliyor. Bizlere hep "Başka bir iş yapıyor musunuz?" diye sorulur. Nasıl yapabiliriz ki? Günde altı saat bunu oynayan, yılda 15 turnuvaya katılan insan nasıl başka bir işle meşgul olsun? Satranç daha çok bir zeka oyunu olarak düşünülür. Suat Atalık karısı için yapılan "Rus Gelin" tanımlamasına kızmış: "Bu bizim toplumumuzun yazgısı. Ciddi olaylara hiçbir zaman gerektiği gibi değer verilmiyor. Tuğçe Kazaz yüzünden 'Din değiştirecek mi?' diye soruyorlar hemen. Magazin unsuru arıyorlar. "Rus gelin bilmem kimi şah mat yaptı" olacak iş mi? "Rus gelin bilmem kimi şah-mat yaptı!" "Satranç çok ağır bir spor" Ekaterina A.: Rusya listesinden çıkıp Türkiye adına oynamayı ve Türk sporcusu olmayı kendim istedim. Çünkü bir Türk büyükustayla evlendim ve kocamla aynı takımda oynamak istedim. Evlendiğimizden beri kendimi yarı Türk gibi hissediyorum. O yüzden de artık bu ülke için yarışıyor olmam çok normal. Türk satrancına katkıda bulunmak istiyorum. Vatandaşlık hakkı üç yılda elde ediliyor. Halen pasaport bekliyoruz aslında. Türk vatandaşı olup Türkiye adına yarışmak sizin fikriniz miydi? "Türk satrancı iyi durumda" Ekaterina A.: Satranç federasyonu benim adıma sevindi. Buradaki başarılarım onları memnun etti. Suat A.: Katia'yı çoktan akıllarından çıkardılar. Onu artık bir Türk olarak görüyorlar. Rus satranç çevrelerinden ne gibi tepkiler aldınız? Ekaterina A.: Çok önemli isimler var. Mikhail Gurevich dünyanın en iyi oyuncularından biri. Kocam da çok güçlü. Ayrıca Barış Esen gibi genç yetenekler de var. Suat da onun büyükusta olabileceğini düşünüyor. Türk satranç dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ekaterina A.: Türk satrancının Rus satrancından daha zayıf olduğunu düşünmüyorum ama Rusya'da daha çok büyükusta var. Sovyetler Birliği döneminde satranca önem verildiği için satranç geleneği orada daha yerleşik. Ama tabii ki dağıldıktan sonra birtakım değişiklikler oldu.Suat A.: 2000 yılında Türkiye Satranç Federasyonu başkanlığına seçilen Ali Nihat Yazıcı geçmiş federasyondan kalan bozulmuş yapıyı düzeltmeye çalıştı. Yani bugünkü olumlu ortam birdenbire oluşmadı. Mozaiğin tüm parçaları geçen yıl yerine oturdu. Panorama şu anda çok iyi. İyi işleyen bir yapı var ve ekilenlerin meyvelerini toplamaya başladık. Sovyetler Birliği , İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra satranca büyük önem vermeye başladı. Karpov, Kasparov dünyanın en iyi sporcuları kabul ediliyordu. Eskiden Avrupa'da entelektüel insanlar kulüplere gelip müzik, edebiyat hakkında konuşurlardı. Daha sonra ise dünyaya ne kadar zeki olduklarını göstermek için satranç oynarlardı. Çünkü satranç her zaman zekayla ilişkilendirilmiştir. Mesela futbolcu Ronaldinho'yu izliyorsunuz ama onun başarıları sizin Brezilyalılarla ilgili görüşlerinizi değiştirmiyor.Ekaterina A.: Ama satrançta öyle değil. Mesela Rusya'dan çok sayıda büyük usta çıktığı için herkes Rus insanının çok zeki olduğunu düşünür. "Aaa, Rus musunuz? Kasparov, Karpov da Rustur. Ruslar çok zekidir" diyorlar. Sovyetlerin satrançta elde ettiği başarıların yankıları hâlâ sürüyor. Bundan sonra da "Bak Avrupa Şampiyonu Türk, Türkler çok zeki insanlar" diyecekler. Suat A.: Ben büyükusta olunca Almanya'daki Türk toplumundan bana teşekkürler geldi. Çünkü Almanlar "Siz yeterince zeki değilsiniz, bizim bir sürü büyükustamız var ama sizin bir tane bile yok" diyormuş. Türk otoriteler satranca daha çok önem vermeliler. Rusya'daki satranç ortamıyla karşılaştırınca neler söyleyebilirsiniz? "Kadınlar daha zayıf" Ekaterina A.: Kadınlar erkeklerden çok daha zayıf. Çünkü bu sporla geç ilgilenmeye başladılar. Ayrıca kadın olarak aile kurmak, çocuk doğurmak gibi başka görevleriniz olduğu düşünülüyor. Belki kadınlar da bu yüzden satrancı erkekler kadar ciddiye almıyor. Suat A.: Satrancın spor olmasından dolayı da böyle. Çünkü erkek vücudu uzun süren turnuvalara nispeten daha dayanıklı. Satrançta kadınların yeri hakkında ne düşünüyorsunuz? Suat A.: Tabii, satranç çok ağır bir spor. Kuvvetli olabilmek için mutlaka spor yapmak lazım. Ben halter kaldırıyorum, Katia yürüyüş yapıyor ve yüzüyor. Satranç oyuncuları vücutlarını da zinde tutmak zorunda mı?

Yazarlar