06.11.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Buna karşın, bugüne dek organ bağışı gönüllüsü olan kişi sayısı yalnızca 593 binin biraz üzerinde. Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci, “85 milyonluk nüfusumuzu düşününce bu, dünya ortalamasının oldukça altında” diyor, “Nüfus açısından benzerlik gösteren Almanya’da bu sayı 4.5 milyonun üzerinde” diye ekliyor. Resmi verilerse, günde ortalama 8 kişinin organ nakli yetersizliğinden hayatını kaybettiğini gösteriyor. Oysa her organ, bir hayat bağışı demek. 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası vesilesiyle, #SendeBenimKahramanımOl kampanyasıyla organ bağışı konusunda farkındalık yaratan Ece Dağıstan Say ve bağışçılardan oyuncu Fırat Tanış’la konuştuk, organ bağışında doğru bilinen yanlışları uzmanlara sorduk.
Fırat Tanış:
“Ölü halimle bile işe yararsam ne mutlu”
Müzisyen Ece Dağıstan Say’ın başlattığı “Sen de Benim Kahramanım Ol” kampanyasına katılarak organ bağışçısı olan oyuncu Fırat Tanış, bağışçı olmaya nasıl karar verdiğini anlatıyor:
“Ece’nin başlattığı kampanya bağışçı olmama vesile oldu. Kendisi de bir bağışçı ve bu konuda çok önemli katkı sunuyor. Ben bağışçı olmakla kalmayıp oyunlarda da stand açarak destek vermek istiyordum, ki bunu yeni sezonda hayata geçireceğiz. Sağlık Müdürlüğü’yle irtibata geçiyorsunuz ve etkinliğin yapıldığı yerde gelip stand açıyor. Bağışçı olmak da çok zahmetsiz bir şey. Yalnızca bir form imzalıyorsunuz ve rıza veriyorsunuz. Seçenekler de var, şu organlarımı ya da tamamını diye seçebilirsiniz. Ben tamamını bağışladım.
Bu konuda hiçbir çekince de yaşamadım. Kimse ben hayattayken zorla gelip de bunu yapmayacak ki. Ne olacak, ya toprakta gübre olacağız ya da bu şekilde bir başkasına hayat olacağız. İkisi de seçilebilir tabii ama neden bir başkasına hayat vermeyi seçmeyeyim? Tabii biz buna ne kadar yararlı desek de insanlarda çekinceler oluyor. Günün birinde öleceğimiz gibi bir gerçeği hatırlattığı için mi bilmiyorum ama bu da bir gerçek. Biz buradan gideceğiz ama kalanlar olacak ve eğer bizim organlarımız bu şekilde bir başkasına hayat verebilecekse bunu yapmanın sakıncası yok diye düşünüyorum. Ölüp de benim organımı aldılar diye yakınana rastlamadık en azından.
Bağışçı olduktan sonra hayatımda hiçbir şey değişmedi tabii ki ama ölü halimle bile bir işe yarama ihtimalim olması beni mutlu etti. Daha yararlı bir insan gibi hissettim.
Organ bağışı konusu elbette birilerini ikna etme meselesi değil. Kimse kimseyi ikna edemez ama bir kişinin bile toprakta çürüyeceğime neden bir insana hayat olmayayım sorusunu aklından geçirmesi önemli. Böyle bir işe yarayacaksa, bu vesileyle böyle bir soruyu sordurabiliyorsak ne mutlu.”
Ece Dağıstan Say:
Birinin ömrüne ömür katmak muhteşem değil mi?
Ablası Ceyda Dağıstan için üç yıl önce böbreğini bağışlayan müzisyen Ece Dağıstan Say, kısa süre önce başlattığı #SendeBenimKahramanımOl kampanyasıyla yarattığı farkındalığı anlatıyor:
“Organ bağışı konusu ülkemizde ancak büyük hastanelerde veya İlçe Sağlık Müdürlükleri’nde işleme alınabilen bir konu. Evet bu sadece 3 dakikalık bir işlem bile olsa o zahmete girmek insanları zorluyor veya ertelemelerine sebep oluyor. Ben de bu sebeple organ bağışı standlarını birçok konser, tiyatro ve spor etkinliği öncesinde, İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin desteğiyle o alanlarda kurarak insanların önüne çıkarmayı hedefledim. Ve o esnada birçok kişiden hep aynı cümleyi duydum: “Çok istiyordum ama vakit ayıramamıştım”. Kaç kişiye ulaştığımız konusunu çok önemsemiyorum açıkçası, bazı konserler öncesi 100 kişi, kimisinde 3 kişi bağışçı oluyor ancak bu soruyu insanların aklına bile düşürsek bir umuttur diye düşünüyorum.
Organ bağışı konusunda çeşitli şehir efsaneleri var tabi… “Eğer hâlâ yaşama şansım varken organlarımı alırlarsa” gibi. Şu bilgiyi her seferinde belirtiyorum bağışçıya: Ancak ve ancak bir hastanede yoğun bakım ortamında beyin ölümünüz gerçekleşirse organlarınız tekrar ailenizin onayı alındıktan sonra ihtiyacı olan başka hastaya nakledilir. Ve de beyin ölümü gerçekleştikten sonra ancak 4-5 saat aralığında kalbiniz atmaya devam ediyor ardından vefat gerçekleşiyor. 5 saat sonra toprak olmaktansa birinin ömrüne ömür katmak fikri muhteşem değil mi?
Bu konuda hayalini kurduğum şeylerden biri, Belçika modeli denen varsayılmış rıza sisteminin ülkemizde de geçerlilik kazanması. Bu modelde kişi, aksini beyan etmediği müddetçe doğuştan organ bağışçısı kabul ediliyor. Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı’yla da yazışmalarımız devam ediyor. Ancak önce kültürümüzdeki yaşam-ölüm konusunun daha kabul edilebilir bir kültürel seviyeye ulaşması gerekir diye düşünüyorum. Bu yüzden Diyanet İşleri’nin organ bağışının dinimizce caiz olduğu açıklamasını da hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.”
Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci
Organ naklinde doğru bilinen yanlışlar
Organ nakli sistemi içinde olan bir profesyonel olarak deneyimlerimiz çerçevesinde insanların genel olarak dini nedenler, aile içi baskı ve vücut bütünlüğünün bozulacağı endişesiyle hayattayken organ bağışı konusunda karar vermekte zorlandıklarını ifade edebiliriz.
Burada resmi din otoritesi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organ bağışı ve organ naklinin belirli şartlarda yapılmasında bir sakınca olmadığını bildirdiğini hatırlatmakta fayda var. Buna göre organ naklinin zaruret hali, rızanın bulunması ve çıkar karşılığı olmaksızın yapılması şartlarında caiz olduğu vurgulanmaktadır. Zaruret hali; bir kişinin hayatını idame ettirmek için organ nakline ihtiyacı olduğunun tıbbi olarak tespit edilmesidir. Rıza hali; hasta açısından yapılacak tedaviyi kabul etmesi; canlı verici açısından, alınacak organın kişinin hayatını tehlikeye atmamasıdır. Organları bağışlanacak ölü verici açısındansa hekimler kurulu tarafından kişinin öldüğünün ve bundan geri dönüşün mümkün olmadığının tespit edilmesidir. Çıkar karşılığı olmama hali; nakil amacıyla alınacak organların herhangi bir maddi çıkar olmaksızın gönüllü olarak bağışlanmasıdır.
Vücut bütünlüğünün bozulacağı endişesi konusunda ise şunu belirtmek gerekir: Ölen birinin organları bağışlandığı takdirde kullanılacak organların alıcı hastalarda işlev görmesi için bu organların bedenden ameliyat teknikleriyle ve son derece özenli çıkarılması gerekir. Bu nedenle organ çıkarım ameliyatlarında vücudun parçalanması veya bedenin bütünlüğünün bozulması gibi bir durum yoktur. Tıpkı bir mide ameliyatı veya kalp ameliyatında olduğu gibi bir orta hat kesisi ile ameliyat yapılır ve özenli bir şekilde kapatılarak cenaze ailesine teslim edilir.
Prof. Dr. Alaattin Yıldız Türk Nefroloji Derneği Başkanı
Bir numarada neden böbrek var?
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de organ nakli bekleme listesinde böbrek nakli bekleyen hasta oranı çok daha yüksektir. Hipertansiyon ve şeker hastalığı, böbrek yetersizliğinde en önemli risk faktörleridir. Bu hastalıkların toplumdaki yaygınlığı nedeniyle böbrekler organ nakli gerektirecek kronik organ yetersizliği daha çok gelişen organdır. Bununla birlikte böbrek nakli, diğer organ nakillerine göre teknik olarak çok daha kolaydır. Bu nedenle canlı vericiden organ nakli, böbrek yetersizliğinde daha sık uygulanabilmektedir. Ülkemizdeki böbrek nakillerinin yüzde 80’i canlı vericiden gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca ileri böbrek yetersizliğinde diyaliz yöntemleri ile hastanın uzun süre hayatta kalması mümkünken karaciğer, kalp, akciğer gibi hayati organ yetersizliğinde hastayı uzun süre hayatta tutacak yapay organ desteği yoktur. Bu hastalar bekleme listesindeyken kısa zamanda maalesef hayatını kaybetmektedir.