03.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
"Seni Çok Özledim"de Tuba Ünsal ile oynuyorsunuz. İzlemiş miydiniz Tuba Ünsalı, "Vizontele Tuuba"da mesela? Tuba Ünsal: Çok teşekkürler ya, gerçekten. Bazen... Şöyle anlatayım: Biz çok zor şartlarda çektik ilk bölümleri. Gece gündüz çalıştık. Bir gün yine sabaha karşı hâlâ setteyiz, Zuhal ablaya dedim ki "Bunların hepsi senin yüzünden!" Çünkü bana bu projeyi getirip Zuhal Olcay oynuyor dediklerinde, ben senaryoyu bile okumadan kabul ettim. Ekibin çoğu öyle. O yüzden yorulunca hemen "Zuhal hanımın suçu" diyoruz. Zuhal O.: O kadar gururlanıyorum ki. Bir kere ben gençleri çok seven bir, bir... Zuhal Olcay: Tubayı çok beğeniyorum ben. Çok yetenekli buluyorum. Bir de aşırı, çok çok güzel. Bence ileride çok çok iyi bir oyuncu olacak. Geleceğin... "Geleceğin" demeyeyim. Uzun vadeli konuşmanın bir anlamı yok. Şu anda o yolda. Zuhal O.: Ah tabii ama "orta yaş" diyeyim ben yine de. Ben gençlerden müthiş iyi enerjiler alıyorum. Dizinin ilk üç bölümü için inanılmaz yoğun çalıştık. Bu yüzden birlikte çok vakit geçiremedik ama... Gençsiniz. Tuba Ü.: Biz daha yeni yeni tanışıyoruz. Zuhal O.: (Tuba Ünsala) Ama seni kızıma benzetiyorum ben. Fizik olarak değil ama halin, tavrın, duruşun. Tubayla Ceren aynı yaştalar. Ama ikisi de yaşından daha olgun. Benziyorlar. (Tuba Ünsala) Ceren de senin okulundan mezun. "Tuba da kızım gibi; yaşından olgun. Kocasıyla kumrular gibiler, çok tatlılar" Tuba Ü.: Zuhal abla görüyor halimizi işte. Eşim geliyor, beni sette ziyaret ediyor. Zuhal O.: Ay çok tatlılar bunlar. Kumrular gibi. Allah nazar değdirmesin, nasıl güzeller. Siz de Bilgi Üniversitesinde fotoğraf okuyorsunuz, değil mi? NTVde program, dizi çekimleri... Bu yoğun trafikte kocanızla görüşebiliyor musunuz? "16 yaşından beri babamdan bile para almadım, kocamdan hiç almam" Tuba Ü.: Bende yok o kalıp. O biraz erkeklerin egosundan oluyor, evlenince eşlerinin çalışmasını istemiyorlar. Kadınlar da "Ben artık evlendim, çalışmayacağım" diyor. Ben babamdan bile para almamışım. 16 yaşından beri kendi ekmeğimi kendim kazanıyorum. Başka bir adamdan asla para alamam. Türkiyede hatta dünyada bile evlenip "evinin kadını olmak" diye bir kalıp vardır. Zuhal O.: Yok, onunla ilgili bir şey değil bu. Öyle bir farklılık yok. Ben evliyken de aklıma yatan her şeyi, istediğim her işi yapıyordum. Şu anda da öyle. Bunda bir değişiklik yok. Haksızlık olur başka bir şey söylemek. Diziyi kabul ettim çünkü TVde görünmek, bizim ülkemizde iyiye çalışıyor. Ben bunu hiç anlamıyorum ama film yapıyorsunuz mesela, TVde görünen biriyseniz o filmi insanlar daha çok merak ediyor. Siz de yeni boşandınız. Şimdi bir dizide rol almanız... "Bana bu kitabı oku dediler, okudum ama İki Genç Kız için teklif gelmedi" Zuhal O.: "Palto". Evet. Yurtdışından paraları çıktı. Sanıyorum seneye çekeceğiz. Film projeniz vardı Kutluğ Atamanla... Tuba Ü.: Ben reddetmedim onu. Oradaki açık sahnelerden dolayı reddetti diye yazıldı ama öyle değil. Ben Kutluğ Atamanla çalışmayı çok isterdim. Bana da, sizin duyduğunuz gibi, ismimin geçtiği haberi geldi. "Tuba bu romanı oku, sana bu filmde Handan karakteri teklif edilecek" dediler. Ben okudum romanı. Teklif gelmedi. Ben hâlâ okuyorum yani. Filmi yaptılar bitti, bana hâlâ teklif gelmedi. Sonra Kutluğ Atamanla tanıştık. "Keşke sen olsaydın. Çok güzel oynadı diğer iki kız da ama keşke seninle daha önce tanışmış olsaydık" dedi. Bu da bana yeter, çok hoşuma gitti. Sizin de adınız yine Kutluğ Atamanın filmi "İki Genç Kız"ın kadrosunda geçiyordu. Özellikle Perihan Mağdenin düşündüğü bir isimdiniz galiba, öyle bir şey duymuştum. Teklif edildi de kabul etmediniz mi, ne oldu? "Tiyatroya devam edeceğim amaOyun Atölyesinde değilim artık" Zuhal O.: Orada değilim ben. Ama çok güzel bir projemiz var. Başar Sabuncu sahneye koyacak. Tuba Ü.: Ben de BKMnin oyuncusuyum, biliyorsunuz. Ben çok güveniyorum Yılmaza (Erdoğan). Vardır onun bir düşüncesi. Ben bir ara oynarım mutlaka bir oyunda. Onun aklındayımdır. Tiyatroya devam herhalde. Haluk Bilginerle birlikte kurduğunuz Oyun Atölyesinde mi, yoksa... Tuba Ünsal: "Buzlar kraliçesi diye önce biraz çekindim Zuhal Olcaydan" Çok rahatsız oluyorum ya. İnsanlar çok acayip. Benim dövmemden başka mesele mi kalmadı? Burada lazer makinesi var da ben mi sildirmiyorum? Mustafa Sandalla birlikteyken yaptırdığınız dövmeyi soracağım çünkü her gün haber çıkıyor bununla ilgili. Ben manken... Sunucu ya da oyuncu olmak her mankenin hayali... Keşke. Gazetecilere, "Nolur beni manken diye yazmayın" derdim. Oyuncu adayı deyin ama manken demeyin. Şimdi şimdi "oyuncu" yazmaya başladılar. Biliyorum, fotomodeldiniz. Ama kime sorsanız sizin için "manken" der ya da öyle derdi. Artık oyuncu olarak tanındığınızı düşünüyor musunuz? Diziden günlerce ter dökerek aldığım parayı, bana 1 saat bir yerde durmam için veriyorlar, hayır diyorum. Sonra gazetelerde bana manken denince tepem atıyor. Türkiyedeki mankenlerin duruşunu sevmiyorum. Bunun ötesi yok. Bununla ilgili polemik yaratmak da istemiyorum. Zaten ben mankenlik yapamıyorum. Üç kere podyuma çıktım. Birinde düştüm, diğerinde üstümdeki elbiseyi düşürdüm. Niye bu hassasiyet? Ben de biraz çekindim ilk anda. Zuhal Olcay denince insanın aklına "buzlar kraliçesi" geliyor. Oysa var ya; ne kadar neşeli, hayat dolu, cana yakın, insanlarla bir arada olmayı seven bir insan. Hiç öyle buz falan değil. Zuhal Olcay... Nasıl denir, onunla röportaj yapmaya gelmek bile zordur. Öyle bir imajı var ki... Zuhal ablanın adını duyunca tamam dedim. Çünkü sadece çok iyi bir oyuncu değil, çok da seçici. Bu yüzden yaptığı her iş tutuyor. Tüm bunları rolü kabul ettiğinizde bilmiyordunuz ama... Ukalalık olsun diye söylemiyorum ama hemen hemen yapılan her proje bana geliyor. Şu anda TVde popüler olan tüm işlerin senaryoları evde duruyor. Ama "belli bir kesim" diyorsunuz ya, işte ben de o kesime iş yapmak istiyorum. O kesim tanısın beni, yeter. Benim işim o kesimle. Patlamasa bile belli bir kesimin beğendiği işler oluyor. Zuhal Olcay: "Almancama herkes güldü. Hollanda aksanıyla konuşuyormuşum" Zuhal O.: Zor ama zevkli. İlk bölümlerde Leyla karakterinin Almanca konuşuyor olması beni çok zorladı. Allahım, nasıl zordu! Hiç Almanca bilmiyorum. Daha önce Almanca bir filmde oynamıştım, o zaman üç ay koçla çalışmıştım. Burada öyle bir şey yoktu. Oradan kalanla... Seslendirme yapıyoruz şimdi. İki kişi geldi yardıma. Ben konuşuyorum, ikisi de kırılıyor gülmekten. "Çok tuhaf. Türksün ama aksanın Hollanda aksanı" dediler. Tuba da Kürtçe konuştu. Aynı şey. Çok zor, değil mi? Tuba Ü.: Garip bir şey ya. Keşke imkanımız olsa bir proje için bir dil öğrensek. Hollywood değil ki burası! Bana 20 milyon dolar verseler, kaç dil öğrenirim. Dizide iki karakteri canlandırıyorsunuz. İkiz kardeşler. Zor muydu? Zuhal O.: Ne güzel. Haberim yoktu. Sekiz aydır hiç TV izlemiyorum. Diyorlar ki bu diziyi şunun karşısına mı, bunun karşısına mı koyalım. Bilmiyorum! Tuba Ü.: Ben TV izliyorum. Hepsine bakmaya çalışıyorum. Dizi hangisinin karşısında olmalı, okuyacağım senaryoları neye göre seçmeliyim... Her şeyi izliyorum. Kaynanaları da, prensleri de... Pınar Altuğ da yeni bir diziye başlamış, iki karakteri canlandıracakmış. Hayır. Biz Urfada yaşıyoruz. İlişkiyi herkes biliyor ama kimse konuşmuyor. Beni evin kızı gibi seviyorlar. Dizide bir tür gelin-kaynanayı oynuyorsunuz. Kaynanalık yaptı mı Olcay? Tuba Ü.: Ben kullanıyorum onları. Gelin-kaynana izlemek boşa gitti. Tuba Ü.: Aman yok. Allaha şükür. Onları izledikçe, halime şükrediyorum. Nerede? Özel hayatınızda var mı böyle bir kayınvalide sorunu?