02.07.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
CEYDA ULUKAYA
CEYDA ULUKAYA- Son yıllarda başta 50’li yaşlardaki Hollywood yıldızları olmak üzere pek çok ünlü ismin, teknik olarak yaş almakla birlikte yaşlanma belirtisi göstermemesine tanık oluyoruz. Zamanı dondurmayı başaran bu isimler, 40’larındaki fiziksel görünümünü korumayı başarırken doğanın kurallarına da meydan okuyor. Bu isimlerin başında, estetik ameliyatsız bugünlere gelen 53 yaşındaki Jennifer Lopez ve 54 yaşındaki Jennifer Aniston yer alıyor. Her iki ismin de doktoru olan, dermatoloji uzmanı Dr. Klaus Hoffmann’la zamanı donduran güzellik teknolojilerini konuştuk.
*Aralarında Hollywood yıldızlarının da olduğu birçok hastanız var. Ve birçoğu artık yaşlanmıyor. Bunu mümkün kılan nedir?
Evet, bugün insanların 20 yıl öncesine göre hem daha genç hissetmeleri hem de daha genç görünmeleri gerçekten ilginç. Modern tıp, ama daha da önemlisi modern güzellik tıbbı bize bunu başarmamız için fırsatlar sunuyor. Bu sadece Hollywood yıldızları için geçerli değil, Amerika’da, Avrupa’da ve tabii ki Türkiye’de de yüksek standartlarda güzellik tıbbı uygulanıyor.
Bunun yanı sıra genç görünmek istemeyip “ben” in en iyi versiyonuna ulaşmayı hedefleyen bir kesim de var. Yani aslında görünümün hâlâ yaşa uygun bir versiyonu, ancak o yaşta mümkün olan en iyi versiyonunu temsil ediyor. Burada çok şey gelişti. Ameliyat tarafını bir kenara bırakacak olursak özellikle hyaluronik asit dediğimiz dolgu maddelerinin iyileştirilmesi, ayrıca radyo frekansı cihazları gibi diğer teknolojilerle sıklıkla birleştirilen lazer teknolojisi olarak özetlenebilir.
*Peki hastalarınızın en yaygın talepleri neler? En iyi ‘ben’e ulaşmak mı?
Hastalarla her zaman aynı fikirde olmamız söz konusu değil tabii. Aşırı bir değişiklik, yani tamamen yeni bir yüz ya da dönüşüm isteyen hastalara çeşitli nedenlerle bunları yapmıyorum. Bu benim kişisel etik anlayışımdan kaynaklanıyor. Hasta grubumda özellikle liposuction ve göz cerrahisi operasyonları yaygın. Ek olarak, lazer ve radyofrekans cihazları ile yağ giderici cihazları kapsayan enerji bazlı cihazlar bakımından en büyük merkeze sahibiz. Dolayısıyla hastalar bizi özel olarak bu uzmanlıklar için tercih ediyor.
*Bu teknolojiler günümüzde plastik cerrahinin yerini almaya aday diyebilir miyiz?
Bunu gelişen enerji tabanlı cihazlar ve dolgu malzemelerine dayanarak söyleyebiliriz. Günümüzde Thermage FLX gibi radyofrekans teknolojileri ile çene kenarını çok güzel bir şekilde sıkılaştırabiliyoruz ama aynı zamanda vücut hatlarını da önemli ölçüde iyileştirebiliyoruz. Fraxel-Dual denilen iki olasılığı sunan bir lazer ile hem dokuyu iyileştiriyor hem de yüzeyde mükemmel sonuçlar elde edebiliyoruz. Bu teknolojiler çoğu durumda, hastaların olumlu sonuçları yalnızca 1-2 hafta sonra görmelerini sağlıyor. Ve tabii bu cihazlar sürekli olarak daha iyi hale geliyor. Sahip olduğumuz bu olanaklar, gelecekte bize hayal bile edilemeyecek ek olanaklar sunacaktır.
“Sosyal medya filtreleri hayatımızı zorlaştırıyor”
*Bir de sosyal medya ile birlikte hayatımıza giren güzellik filtreleri var. Bu tür filtreler, kadınlar üzerinde gerçekçi olmayan güzellik standartları baskısı oluşturduğu için de eleştiriliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Instagram ve benzeri mecralar tüm plastik cerrahların hayatını zorlaştırıyor. Ne yazık ki, influencer olarak anılan bir grup yalnızca filtreli fotoğraflar yayınlıyor. Bu da insanlarda neyin mümkün olup olmadığına dair gerçekçi olmayan bir imaj yaratıyor. Üstelik yapay zeka artık gerçekliği filtrelerden daha fazla değiştiriyor ve artık pratik olarak herkesin kullanımına açık. Bu durum, hastalar arasında artık karşılayamayacağımız beklentileri de artırıyor. Uzun vadede burada özellikle genç neslin zarar göreceğini düşünüyoruz. Çünkü herkesin senden daha güzel olduğunu düşünmek kadar kötü bir şey yoktur.
Ben çeşitli Alman ve uluslararası profesyonel derneklerin kurullarında yer alıyorum, Paris ve Monte Carlo’da kozmetik cerrahi ile ilgili büyük dünya kongrelerinin organizasyon komitelerinde liderlik görevim var. Her kongrede yaklaşık 15 bin ila 20 bin doktor bu konuyu tartışıyor. Özellikle son iki yılda bu konu çok daha fazla alevleniyor. Buradaki temel soru, bu platformların influencer olarak para kazandığı bilinen kişileri gönderileri konusunda ne ölçüde kısıtlayabileceği ve filtre kullanımına sınır koyabileceği. Şimdilik en azından Batı Avrupa için şunu söyleyebilirim: Doktorlar tarafından talep edilmesine rağmen henüz böyle bir girişim söz konusu değil.