Dua Lipa'dan haberler

Bitirdiğimiz hafta photoshop marifetiyle sırtına yapılmış bir İbrahim Tatlıses dövmesi ve bu dövmenin gerçek sanılması hakkında gülümseten paylaşımlarla adını bol bol işittiğimiz Dua Lipa aslında yaklaşık bir senedir farklı bir yüzüyle gündemde.

Dua Lipa, 2020 çıkışlı “Future Nostalgia”nın takipçisi olacak yeni albümü üzerinde çalışıyor. Albümün yarısının tamamlandığına dair haberler okumak mümkün internette. Aynı zamanda albümün yarı yolda tamamen farklı bir güzergâha meylettiğini de. Hatta Mick Jagger ile stüdyo ortamında rahat bir kanepede çekilmiş fotoğrafları itibarıyla, üçüncü Dua Lipa albümünün konuklarından biri Rolling Stones efsanesi Mick Jagger mı olacak sorusunu sormak da gayet mümkün. Bu işin müzik kısmı. Zira Dua Lipa, adını ilk duymaya başladığımız günlerden beri, asla sadece şarkılarıyla, sahne şovlarıyla kendinden söz ettirmiyor. Evet, magazin haberleri verdiği kilolarından, kimi sevdiğinden, kimi artık sevmediğinden, nerede ne giydiğinden sık sık söz ediyor. Fakat bizim bu pazar bahsetmek istediğimiz Dua Lipa’nın bir başka özelliği.

Kosova’dan İngiltere’ye göç eden Arnavut bir ailenin kızı olarak tanıyoruz Dua Lipa’yı. Sırf bu kimlik ibrazındaki öğelerden dolayı bile Dua Lipa’ya karşı bir sempati duyuyoruz, benimsiyoruz. Şarkılarından, müziğinden bağımsız olarak. Tabii sadece bizden ibaret değil onu benimseyenler. Daha bu sene Kosova Fahri Büyükelçisi ilan edildi. Kasım ayı sonunda törenle Arnavutluk vatandaşlığı verildi kendisine.

Belki bir kariyer planı

Sosyal medyayı ve haliyle interneti aktif kullanan ünlü simaların, ellerindeki gücü nasıl yönlendirdikleri üzerine epey tartışılabilecek bir konu. O gücü dünyada olan biten hakkında birkaç kelam etmek üzere, hatta eyleme dökebilecek dozda kullananlar olduğu gibi, konuyu sadece hayranlık kurumunu besleyen, güzel markalarla güzel iş birliklerine giren, zaman zaman ‘hangi dünyada yaşıyor?’ sorusunu sorduranlar da var. Bu bir tercih. Belki bir kariyer planı. Dua Lipa elindeki gücü verimli kullanmak, modern zaman tabiriyle ‘farkındalık yaratmak’, hatta ve hatta gayet tavır koyabilmek için kullanıyor.

Sosyal medya paylaşımları biraz suya yazılan kelimeler gibi. Bugün herkes paylaşımınız hakkında konuşabilir. Övülebilirsiniz. Ya da ‘linç yiyebilirsiniz’. Yarın ise yeni bir gün. Paylaşımınız çoktan eskidi. Bugün başka bir şey gündemde, övülüyor ya da yerden yere vuruluyor. O yüzden Twitter aktivizmi gibi kavramların etrafından dolaşıp, haftalık bir bülten ya da düzenli olarak yapılan bir podcast ile günün şartları dahilinde daha kalıcı ve etkili olabileceğini umduğumuz şekillere başvurmak kıymetli olabiliyor. Dua Lipa, tam da bunu yapıyor.

‘Ben bilirim’ yok

Dua Lipa yaklaşık bir senedir Service95 adlı bir haftalık bülten yayımlıyor. E-posta adresinize her perşembe düşen bir dergi misali içeriğe sahip Service95. Toksik pozitivizm hakkında bir metin de içerebiliyor Irak mutfağı hakkında da. Göçmen bir yüzücünün Olimpiyatlar’a giden yolunu anlatan satırlar da, İran’da olan biten hakkında dosyalar da içeriyor bu bülten. Farklı dillerde de çevirisini okuyabiliyoruz. Maalesef Türkçe yok.

Yine yaklaşık bir senedir bir de podcast yapıyor Dua Lipa. “Dua Lipa: At Your Service”, yani Dua Lipa hizmetinizde adını taşıyan bu podcast’lerde envai çeşit konuğuyla dikkat çekiyor. Lipa’dan bahsedilirken onun sıkı bir okuyucu, büyük de bir sinema hayranı olduğundan bahsedilir. Bu podcast’ler de onu yansıtıyor. En son konuklarından biri mesela İspanyol sinemacı Pedro Almodovar.

Akla tabii bunca önemli yayın varken olan biteni bir pop yıldızından mı okuyacağız, dinleyeceğiz sorusu gelebilir. Mantıklı bir soru. Fakat Dua Lipa’nın olan bitenin farkında, takip eden biri oluşu ve bunlara dair fikir beyan etmek isteyişi değil tam olarak içeriği bahsettiğimiz bülten ve podcast’in. Mevzuya ‘ben bilirim’ şeklinde yaklaşmıyor. Aksine bilenleri dahil ediyor oyuna. Onlara soruyor, onlara anlattırıyor. Bir yayın yönetmeni gibi konuya vakıf insanlara yazdırıyor, onlara soruyor. Ve bunu konu edilenleri ancak belki de Dua Lipa’dan ya da onun vesilesiyle duyunca dikkat kesilecek bir kitleye okutuyor / dinletiyor. Dünyayı sarsan konularda tek bir emoji ile reaksiyon veren ünlülerle kıyaslayınca hiç fena gelmiyor değil mi kulağa?