29.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Uğur Meleke - ugur.meleke@milliyet.com.tr
Mustafa Denizli’nin antrenörlük kariyerini iki evreye ayırmak lazım: Birinci evre: 1980’lerin sonu - 1990’ların başındaki devrimci dönem. Türkiye’yi hücum futboluna ve rakip ayırmaksızın yüzde 51 ihtimalle kazanacağına inandıran bir çılgınlık safhası! 2000’lerle birlikteyse ikinci Denizli evresi başlıyor: Sonuca yönelik, kontrolcü, pragmatist... Ben değerli dostum, abim Mustafa Denizli’nin birinci evresinin hayranıyım. İkinci evresi içinse aynı cümleleri kuramayacağım maalesef...
Enjekte ettiği inanç bir yılda meyve verdi
1980’lerdeki genç Mustafa Denizli’nin ne kadar cesur bir teknik adam olduğu, 13 Ekim 1987’de Türkiye A Milli Takımı’nın Wembley Stadyumu’na yapacağı İngiltere seyahati öncesi Atatürk Havalimanı’ndaki açıklamalarında gizli. “İngiltere’de İngiltere’yi yenmekten başka bir düşüncemiz yok” diyordu o gün 38 yaşındaki çiçeği burnunda teknik adam.
O İngiltere ki son iki yıl içinde bize İnönü’de 8, Wembley’de 5 atmış; kısa süre içinde uluslararası kabusumuz haline dönüşmüştü. O İngiltere ki 1986 Dünya Kupası’nda çeyrek final oynamış, kadrosunda da tüm zamanların en iyi Britanyalılarından Lineker, Bryan Robson ve Barnes var. Sonuçta bir 8 daha yiyorduk İngiltere’den Wembley’de. Ama Denizli’nin Türk futboluna enjekte ettiği o inanç, sadece bir yıl sonra Galatasaray arması altında meyvelerini veriyordu.
1989 yılı Türk futbolunda 2000’ler cesaretinin temellerinin atıldığı sene olacaktır şüphesiz. O yıl Galatasaray, peş peşe Neuchatel ve Monaco zaferlerinin ardından Kupa 1’de yarı final oynayacak, o ekibin iskeletini oluşturduğu A Milli Takım da Doğu Almanya ve Avusturya galibiyetleriyle 1990 Dünya Kupası’nın kapısından dönecekti. Bu zaferler, sadece futbolda değil, sokakta da 12 Eylül 1980 ihtilalinden beri suratı asık olan bir milletin yüzünü güldürecekti aslında...
Yirminci yüzyıldaki 15 yıllık futbolculuk ve 15 yıllık antrenörlük kariyerine muazzam bir hikaye sığdıracaktı Büyük Mustafa... Mütevazı Altay’la Türkiye Kupası zaferi, Türkiye Ligi gol krallığı. Galatasaray’la 14 yıllık şampiyonluk özleminin bitirilmesi ve Şampiyon Kulüpler Kupası’nda son dörde kalınması... Milli takımla Euro 2000’de çeyrek final ve ilk kez bu düzeyde son sekizin görülmesi... 21’inci yüzyılla birlikteyse başka bir öykü başlayacaktı Denizli için. Belki de şartlar, onu daha faydacı davranmaya itecekti bu yüzyılda.
Bana sorarsanız 20’nci yüzyıl samimiyet çağıdır zaten. Belki internet neredeyse yoktu hayatımızda... Cep telefonu ekranında ikinci bir hayat kurmamıştık henüz... Ama her şey daha içtendi o çağda, daha kalıcıydı. Sevgiler sevgi, aşklar aşk, başarılar başarıydı. Kupaları Vikipedi, açıklamaları Twitter ölçümlemiyordu henüz. O çağda gerçek ölçü sokaktı. Sokak da yalan söylemezdi...
Yeni nesle göre aslolan sonuçtur
21’inci yüzyıl sonuç odaklı daha çok. Uzun vadeli planlar banaldir yeni nesle göre, aslolan sonuçtur. Mustafa Denizli de daha sonuca odaklıdır bu döneminde. Kupa kazanmaktır esas hedef artık, uzun vadeli planlar çok daha zordur.
2001’de Fenerbahçe’yi şampiyon yaptığında faydalandığı birçok oyuncu, sadece bir yıl üst düzey hizmet vermiştir Kadıköy’e; Andersson, Rapajic, Revivo, Lazetic, Mirkovic gibi yıldızlara ödenen büyük paralar, sadece bir kupalıktır maalesef. 2009 Beşiktaş şampiyonluğunda da durum çok farklı değildi. Artık çok genç oyuncular şans bulamaz Denizli takımlarında. Yusuf Şimşek’ten, Mert Nobre’den, İbrahim Üzülmez’den, Fabian Ernst’ten çok iyi faydalanacaktır şampiyonluk yolunda. Ama ikinci sezona hemen hiçbir şey kalmayacaktır Beşiktaş’ın elinde. Planlar uzun vadeli olmadığı için ikinci yılda 23 resmi maçta sadece 20 golde kalınacak, beşli savunmalarla sahaya çıkılacak, Bobo sol açıkta kullanılacaktır mesela... 21’inci yüzyıl Denizli’si yönetiminde Fenerbahçe’yle de Beşiktaş’la da ikinci sezonlar hüsran olacaktır zaten.
İtiraf edeyim: Birinci Mustafa’yı severim
Benim de bugün en çok merak ettiğim konu bu: Hangi Mustafa geçti Galatasaray’ın başına? 80’lerin bıçkın, gözü kara, çılgın Mustafa’sı mı? Yoksa 2000’lerin sonuç odaklı, kontrolcü, pragmatist Denizli’si mi? Galatasaray’ın hedefi tek bir şampiyonluk mu bu sezon, yoksa yaşlı kadrosunu yenileyip geleceği kurmak mı?
Galatasaray ne hedefliyor, ne kazanır bilmek zor. Ama ben daha çocukluğunda Denizli’nin yüzde 51 kazanma ihtimaline hayran olmuş bir Türk sporsever olarak birinci Mustafa’yı severim itiraf edeyim. İkinci Denizli dönemi, daha çağdaştır belki, ama daha sevimsizdir benim gibi eski kafalılar için...
“Beşiktaş derbisi bu sezonki kaderini belirler”
Bülent Timurlenk(Lig TV yorumcusu)
-Galatasaray yönetiminin Mustafa Denizli kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamza Hamzaoğlu’nun koltuğunu kaybetmek için elinden geleni yaptığı söylenebilir. Fakat takımdan ayrıldığı gün itibariyle başarısız olan kendisi değil Galatasaray başkanıydı... Dursun Özbek yeni bir hoca bulup koltuğunu kaybetmeme telaşına düştü; Mustafa Denizli ile anlaştı. Futbol dünyasının kuralıdır: Bir hocayı göndermek 25 futbolcuyu birden göndermekten daha kolay. Mustafa Denizli’nin kariyeri ve futbol vizyonu mevcut Galatasaray yönetiminin fersah fersah üzerinde. Teknik adamlık kariyerine başladığı Florya’ya dönmek ve kariyerine son noktayı burada koymak onun için de önemli bir motivasyon kaynağı. Ancak sezon başı kampına katılmadan, kendi kurmadığı bir kadroyla üstelik 7 puan geriden başlayarak bir yarışa girmek büyük bir handikap. Beşiktaş derbisi Denizli yönetimindeki Galatasaray’ın bu sezonki kaderini belirler.
-Mustafa Denizli Türkiye’nin üç büyük kulübüyle de şampiyonluk yaşadı. Bu başarı kendisini Türkiye’nin en başarılı yerli teknik direktörü yapar mı?
Mustafa Denizli üç büyük kulüpte şampiyonluk yaşadı ama Türk futbolunda, Galatasaray ile altı şampiyonluk yaşayan, UEFA Kupası’nı alan ve EURO 2008’de Türkiye A Milli Futbol Takımı’na üçüncülük yaşatan Fatih Terim, Türkiye’nin bir numaralı yerli teknik adamıdır. Bu istatistikleri aşabilenler bu koltuğa adaydır.
“Centilmen bir beyefendi”
Mustafa Kamil Abitoğlu (Emekli hakem)
Mustafa Denizli çok üst düzey, kaliteli bir insan. Saha kenarında karşıya karşıya geldiğimizde de biz hakemlere karşı ölçülü davranmayı bilen bir teknik direktör. Kendisini kontrol edebiliyor. Centilmen bir beyefendi. Ben yeni görevinde de başarılı olacağına inanıyorum. Benim gözlemlediğim kadarıyla hakemlere karşı hep pozitifti. Ben hem büyük takımlarla hem de Rizespor’la şampiyon olduğu dönemde maçlarını yönettim. Saha dışında da görüşmüşlüğüm vardır kendisiyle. Her zaman iletişimimiz iyi oldu. Hiçbir sorun yaşamadım. Yönettiğim maçlarında belki performansımı beğenmemiş olabilir ama tatsız bir olay yaşamadım kendisiyle.
“Sadece bugünü değil, yarını da düşünür”
Alp Yalman (Galatasaray eski başkanı)
-Mustafa Denizli ile başkanlığınız döneminde çalıştınız? Kendisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Mustafa Denizli ilk önce çok akıllı, işini iyi bilen, insan ilişkilerini iyi kurabilen, güvenilir bir insandır. Galatasaray’da çok önemli başarılar yaşadı ama başarıları bunlarla sınırlı değil. O kabiliyetteki bir insan çalıştığı her yerde başarıyı yakalar. Yakaladı da zaten. Birçok kişinin Türkiye’nin üç büyük kulübünde çalışma şansı olmadı. Mustafa Denizli bu şansa eriştiği gibi üç büyük kulüpte de şampiyonluk yaşadı.
-Siz Galatasaray yönetiminin aldığı bu kararın destekçilerinden birisiniz anladığım kadarıyla...
Galatasaray yönetimi çok müspet bir karar aldı bana göre. İyi oldu. İnşallah bundan sonra Mustafa Denizli’nin farkını Galatasaray hissedecektir. Bazı handikaplar yaşayabilir fakat Mustafa bunları aşacak kabiliyette. Buna kendisi de inanıyor belli ki. Yoksa Mustafa bu görevi kabul etmezdi. Altından kalkacağından emindir. Zaten altından kalkılması gereken çok büyük handikaplar da yok bana göre. Galatasaray şampiyon bir takım sonuç itibariyle.
-Mustafa Denizli’nin gelişiyle futbolcular kendilerini daha mı rahat hissedecektir?
Muhakkak. Çünkü her futbolcunun kapasitesini en üst seviyeye çıkarabilecek bir hoca. Takımın kurgusunu da ona göre yapacaktır. Sonuçta 1.5 yıllık bir anlaşma yapıldı. Mustafa geçiş dönemi hocası değil. Yarınların programını da yapacak bir hoca kendisi. Sadece bugünü değil yarınları da düşünür.
“Başarılı olması hepimizi mutlu eder”
Yılmaz Vural (Teknik direktör)
-Hamza Hamzaoğlu’nun gönderilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkes bu konuda fikrini söyledi ama çok özel bir durum bu. Performansla ilgili bir durum değil. Kapalı kapılar ardında, kulüp başkanıyla teknik adamın arasında geçen bir olay... Hiçbirimiz konunun tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz. Tam olarak bir ego çatışması. Ünal bey (Aysal) ile Fatih Terim arasında yaşananlar gibi.
“Bu şartlar altında bahane üretemez”
-Mustafa Denizli kararı doğru bir karar mı?
Bizim buna doğru ya da yanlış dememiz doğru olmaz asıl. Mustafa Denizli daha önce Galatasaray’da çalışmış bir teknik direktör. Çok da başarılı oldu. Büyük takımlar yerli bir hoca seçerken kendi camialarında başarılı olmuş isimleri seçerler. Taraftarlar da bunlara daha sıcak bakıyor. Denizli de Galatasaray’da çok önemli işler yapmıştı tabii ki. En azından nostaljik bir durum var. Hamza hoca gittikten sonra Fatih hoca gelmiyorsa, Şenol hoca da zaten çalışıyorsa, konuşulan diğer isimler de çekici gelmediyse zaten başka yerli hoca kalmıyor. Zaman her şeyi gösterecek. Ama yanlış bir karar değil. Yanlış olan Hamza Hamzaoğlu’nun zamansız gönderilmesidir.
-Mustafa Denizli, sezon ortasında takımın başına geçmenin dezavantajlarını yaşar mı?
Bu şartlar altında göreve gelen bir antrenör bahane üretemez. Bunların hesabını yapacaktır. Bu Galatasaray camiası...
-Mustafa hoca üç büyüklerle de şampiyonluk yaşadı. Bu Galatasaray’daki işini kolaylaştırır mı?
Hayır. Oyuncuların hepsi değişti. Futbol bile değişiyor. Galatasaray’da 20 küsur sene önce çalışmıştı. Bu nedenle Allah kolaylık versin diyorum. Başarılı olması hepimizi mutlu eder.
-Türk futbolunun bir teknik direktör sorunu var. Birçok hoca takımdan ayrıldı 12 haftada. Bu sorunun kaynağı nedir?
Türk futbolunun sorununun ne olduğu ortada. Bir yönetici sorunu var. Olaya bakış da sorunlu. Başarı ve başarısızlık kriter olmalı. Teknik adamlar göreve gelirken ya da tam tersi gönderilirken başarı kriter olarak alınmıyor. Takımlarını küme düşüren hocalar da hemen iş bulabiliyor. Çok başarılı olanlar da takım bulamayabiliyor. Yöneticilerin futbol konusunda yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bu çok da doğaldır. Futboldan gelen başkan yok. Hepsi işadamı.
“Futbolcuların Mustafa Denizli’ye inanmaları gerekiyor”
Rüştü Reçber (Eski milli futbolcu)
-Bir öğrencisi olarak Galatasaray’da Mustafa Denizli’nin başarı şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mustafa hocayı iki farklı şekilde değerlendirmek gerekir: Futbol adamlığı açısından ve karakteri açısından... Mustafa Denizli bu özelliklerini bir arada futbolcularına sunabilen ender teknik adamlardan bir tanesidir. Özellikle maçlardan önce, futbolcularını hazırlarken çok önemli işler yapar. Sahada da futbol düşüncesi her zaman aynıdır: Hücum futbolu oynatır. Tabii Galatasaray’ın şu an bulunduğu durum açısından bazı zorluklarla karşı karşıya kalacak. Kendisi de bunun farkındadır. Fakat plan ve programı iyi yapan bir teknik adam olarak, artı ve eksileri iyi düşünerek iyi bir yol haritası hazırlayacaktır.
-Sezonun ortasında takımı devralması ne kadar büyük bir handikap?
Sezonun neredeyse yarısında takımın başına gelmesinin bazı dezavantajları olacaktır tabii. Bire bir yaşadığım bir örnek vereyim: Mustafa Denizli, Beşiktaş’a geldiğinde sezonun beşinci haftasıydı. Biz o senenin sonunda şampiyon olduk. Mustafa Denizli bu konuda bir sıkıntı yaşamayacaktır. Hedefleri olan bir teknik adam. Hedeflere gitme yolunda da iyi tezler ortaya koyuyor.
-Mustafa Denizli size nasıl hissettirmişti?
Mustafa Denizli futbolcusuna müthiş bir güven verir. Futbolcunun kendisine güvenmesini de kısa zamanda sağlar. Galatasaray takımının futbolcularının hemen hemen hepsi Denizli’yi tanıyordur zaten. Hocanın ilk yapacağı şey sezon sonunda nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacaklarını futbolculara izah etmek olacaktır. “Biz şu şartlarda şampiyon oluruz ve olacağız” düşüncesini hem beyinlerine sokar hem de tablolarla önlerine koyar. Kalan 22 haftada ortaya çıkacak tabloyu anlatacaktır. Fenerbahçe’de de Beşiktaş’ta da aynı düşünce içerisinde hareket etti. Sonuçta biz şampiyonluklara ulaştık. Sadece futbolcuların Mustafa Denizli’ye inanmaları lazım.
Hazırlayan: Fırat Karadeniz