12.05.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Gazze’nin hayata, umuda, ekmeğe ve suya açılan kapısıydı Refah. Bir milyondan fazla insanın güvenli diye gönderildiği Refah’ta başlayan İsrail saldırıları dünyada devam eden ateşkes gösterilerini adeta körükledi. Columbia’dan Sorbonne’a, Okford’dan Sao Paulo’ya üniversiteli gençler ayakta. Tıpkı 1967’de Vietnam’da, 1985’te Güney Afrika’da olduğu gibi... Fransa’da lise öğrencileri Gazze’de ateşkes sağlanana kadar derslere girmeyeceğini duyurdu. İsrail’in saldırıları şiddetini artırırken dünyanın isyan çığlığı da büyüyor. Bu çığlığı atanlardan biri de Tel Aviv’deki Sheba hastanesinde görev yapan ilk Filistinli doktor olan Izzeldin Abuelaish. İsrail’in Refah sınır kapısına saldırı başlattığı gecenin sabahında bir aradayız. Nobel Barış Ödülü için üç yıl üst üste aday gösterilen Dr. Abuelaish, Bilgi Üniversitesi’nin düzenlediği “Öğrenilmiş Sessizliği Bırakıp Gerçeği Konuşmak: Filistin’de Baskılarla Başa Çıkmak ve Barışı Sağlamak” adlı panelin konuşmacılarından biri. Konuşmaya başladığımız andan itibaren gözyaşlarını tutamıyor. Dr. Abuelaish’ın İsrailli ve Filistinli hastaları iyileştirmek için çalıştığı bir gün, üç kızı ve yeğeni İsrail tarafından öldürülmüş. Kısa bir süre sonra ise hayatta kalan çocuklarıyla birlikte Kanada’ya göç etmiş. Jabalia mülteci kampında dünyaya gelen ve “Hiç çocuk olduğumu bilmedim” diyen Dr. Abuelaish, Filistinli çocukların, çocukluklarını yaşayabilmesi için mücadele ediyor. Kızlarının kaybı sonrası kurduğu dernekle Ortadoğu ve Afrika’daki kızların eğitimi için çalışıyor. Çünkü diyor Dr. Abuelaish, “Bu dünyada kadınların rolü olmadan, kadınlar eğitilmeden barış olamaz. Kadınların da karar alıcılardan olması lazım.”
İsrail’de görev yapan ilk Filistinli doktorsunuz. Oradaki deneyimlerinizi konuşarak başlamak istiyorum...
İsraillilerle daha öncesinde de çalışmıştım. İsrailliler, Filistinlileri onlara hizmet edecek işçiler olarak görüyorlardı. Hastanede çalışırken Filistinlilerin de insan olduğunu ve eşit olduğumuzu göstermek istedim. Sağlığı bir köprü olarak kullandım. Bir jinekolog olarak çocukları doğurttuğum zaman ilk ağlamalarında Filistinli ağlaması mı, İsrailli ağlaması mı diye ayırt edemem. Çocukların çıkardıkları ses arasındaki tek var Filistinlilerin özgür olmaması. Ben onların da bu özgürlüğe sahip olması gerektiği mesajını vermeye çalışıyorum. Filistinlileri desteklemek için dünya ayağa kalktı çünkü bunun için çok haklı sebepleri var.
Siz Jabalia kampında dünyaya geldiniz ve ilk öğreniminizi orada aldınız. Bir kampta hayatta kalmaya çalışmanın ne demek olduğunu en iyi bilenlerdensiniz. Refah’ta, Jabalia’da bugün o insanlar neler yaşıyor, neler hissediyor?
Mülteci kampında yaşamak ne demek diye soruyorsunuz... Çocukluğumu asla yaşayamadım. Hiç çocuk olduğumu bilmedim. İki gün önce 10 yaşındaki yeğenim aradı ve “Amca ateşkes olacak mı?” diye sordu. Onlar çocuk, ateşkesi bekliyorlar... Bu çocukların potansiyelleri var, hayalleri var, yaşamak istiyorlar. Size şunu sormak istiyorum, İstanbul’da yaşıyorsunuz, “İnternet olmadan yarım saat yaşayabilir misiniz?” Filistinlileri hayal edin. Gazze şeridi cehennem gibi. Umutsuz, yardımsız, işsiz, susuz, gıdasız, elektriksiz... En ağır faturayı kadınlar ve çocuklar ödüyor. Bu artık insanlığa açılmış bir savaş. Okul da kalmadı. Gelecek kalmadı... Yaşayan her şeyi öldürdüler. 2002’den bu yana sekiz savaş gördük. Bunlar hesap verilmediği için tekrar ediyor. Gazze’de yedi BM çalışanı öldürüldü ve Batı dünyası ayağa kalktı. Elbette her ölüme karşıyız ama Gazze şeridi tamamen yok edildi, o zaman niye sesleri çıkmadı? Ama tarih unutmayacak. Hesap verecekleri zaman gelecek.
2009’da üç kızınızı ve yeğeninizi kaybettiniz. 7 Ekim’den bu yana onlarca akrabanızı kaybettiniz. Bu büyük kayıpların ardından hem Kızlar için Yaşam Boyu (Daughters of Life Foundation) adlı derneği kurdunuz hem de “Nefret Etmeyeceğim” adında bir kitap yayımladınız. Sizi ayakta tutan şey galiba umut...
Kızlarım, yeğenlerim öldürüldü ama onlar ölü değil hâlâ yaşıyorlar. Hiçbir zaman da ölmeyecekler. Ben onlar için buradayım. Öldürülenler gelip konuşamazlar. Bizim onların adına konuşmamız ve asla unutmadığımızı ve asla vazgeçmeyeceğimizi söylememiz gerek. İşte bu sebeple kızlarım adına kızların ve genç kadınların eğitimi için bir dernek kurdum. Çünkü anneme, eşime ve kızlarıma borçluyum. Bu dünyada kadınların rolü olmadan, kadınlar eğitilmeden barış olamaz. Kadınların da karar alıcılardan olması lazım.
“BARIŞ SADECE BİR KELİME DEĞİLDİR”
Herkesin beklediği tek şey ateşkesin sağlanması ve dünyanın barış mesajını alması. Sizin dünyaya mesajınız nedir?
Dünyaya mesajım şu: Konuşmayın. Sancılar içinde bir kadın hastaneye geldiğinde doktor olarak ona konuşarak yardım edemem. Onu iyileştirmem gerekir. Ateşkes hakkında konuşmak savaşı durdurmuyor. Her gün insanlar öldürülüyor ve umutlarını kaybediyorlar. Barıştan konuşuluyor. Barış nedir? Barış sadece bir kelime değildir. Barış; adalet, eşitlik, özgürlük, onur ve hesap verebilirlik gerektirir. Aç olduğunuzda yemeğe ihtiyaç duyarsınız yemek hakkında sohbete değil. Uluslararası topluma olan güvenimizi kaybettik. Filistin sorununu unutturmaya, halının altına süpürmeye çalışıyorlar. Hiç kimse bunu samanlatı edemez. Bu, şu anda dünyanın en büyük sorunu. Bu yüzden dünyanın birleşmesi ve özgür bir Filistin için işgali sona erdirmesi gerek.