PazarBiz her bahar biraz daha gezgin

Biz her bahar biraz daha gezgin

16.03.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Kışlıkları dolaba kaldıranlardansanız Balkanlar’ın son birkaç gündür yaz gibi havaya ara vermek üzere yurda giriş yapmaya hazırlandığını hatırlatmakta fayda var. Ne de olsa mart ayının kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırmak gibi bir huyu olduğunu atalarımızdan biliyoruz.

Biz her bahar biraz daha gezgin

SEYHAN AKINCI- Meteorolojiden de martın son haftası ve bayram haftasında sıcaklıkların mevsim normallerine döneceğini. Çetin Altan’ın yazılarında hatırlattığı gibi “Enseyi karartmaya gerek yok”... İlk yüzünü gösteren baharın sıcaklığıyla planlar yapılmaya başlandı bile. Emirgan’dan Aşiyan’a uzanan erguvanlardan, Sultanahmet Meydanı’ndan Gülhane Parkı’na nisanda her yerde karşımıza çıkan lalelere, sonbaharda ekilen soğanların çiçeklenmesiyle mor, pembe, beyaz, mavi renkleriyle açan sümbüllere ve Balta Limanı’ndaki Japon Bahçesi’nde görebileceğiniz sakuralara kadar İstanbul tam bir bahar şenliği vadediyor. Elbette Boğaz’ı, Boğaz’ı süsleyen yalıları, koruları, ormanları ve müzeleriyle havalar nasıl olursa olsun İstanbul’da gezip görülebilecek baharın tadına varılacak noktalar mevcut. Sanat tarihçisi Sedat Bornovalı bize İstanbul’da bahar rotası çizerken, “Dünya Mitolojilerinde Bitkiler” kitabının yazarlarından Özgül Cömert bitkilerin diliyle İstanbul’da baharı anlattı.

Haberin Devamı

Biz her bahar biraz daha gezgin

Sedat Bornovalı: Çiçek bahçesi gibi manzaralar

Emirgan Korusu’nda laleler

Baharın renk cümbüşünü yaşamak için Emirgan Korusu benzersiz bir atmosfer sunuyor. Diğer yandan başka şehirlerden veya uzak semtlerden otobüslerle, hayli kalabalık gruplar hâlinde ilgi gösterenler de olduğundan erken saatleri seçmekte fayda var.

Boğaziçi yalıları boyunca tekne turu

Boğaz’ın iki kıyısını da göz alıcı erguvanların süslediği bahar aylarında, denizden İstanbul’u seyretmek yine eşsiz bir deneyim. Tekne turunda tarihi yalılar, saraylar, hisarlar derken, zaman akıp geçiyor. Grup hâlinde organize olabilenlerin özel tekneyle rehberli tur yapması en anlamlısı ancak başka çareniz yoksa yolcu motoruyla yapılan tur bile büyük keyif veriyor.

Haberin Devamı

Adalar’da bisiklet gezisi

Denize girmek için henüz mevsim erken olsa da Adalar’da bisiklet kiralayıp baharın gelişini mimoza ve begonvillerle kaplı sokaklarında dolaşarak karşılamak, İstanbul’da baharın keyfine varmanın en zarif yollarındandır. Mümkünse bunu da hafta içi günlerde yapmak kalabalıklardan uzak kalmaya yardımcı olabilir.

Belgrad Ormanı’nda yürüyüş

Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp ormanın taze havasında yürüyüş yapmak, 6 kilometrelik hiç zorluk içermeyen, düzenlenmiş yolda keyifle gerçekleştirilebilen bir aktivite. Yine burada da mangal kokuları ve park sorunuyla karşılaşmaktan kaçınmanın yolu hafta içine yoğunlaşmak veya hafta sonu en erken gidenler arasında bulunmak.

Gülhane Parkı’nda renkli tarih

Topkapı Sarayı’nın yanı başında ve eskiden onun parçası olan tarihi Gülhane Parkı’nda ağaçların altında, çiçeklerin arasında bulunmak bahar için iyi bir fırsat. Gülhane Sarnıcı açılalı çok olmadı daha önce görmeyenler bunu fırsat bilebilir. Hemen yukarısındaki Arkeoloji Müzeleri’yle bu yürüyüşe başka bir kültür unsuru katmak mümkün. Müzenin bahçesi de ağaçların altında, tam baharlık.

Fotoğraf tutkunları için Atatürk Arboretumu

Binlerce farklı bitkinin çiçek açtığı arboretum, hem sakinlik arayanlar hem de fotoğraf tutkunları için benzersiz manzaralar sunuyor. Baharın uyanışını burada seyretmek, İstanbul’da ayrıcalıklı bir deneyim. Gitmişken mutlaka düğün çekimi için gelmiş çiftlere rastlamak olası. Hem kapısına kadar belediye otobüsü hem de ücretsiz otopark var. İçeri yiyecek sokamayacağınızı hatırlamak gerek. Arboretum her mevsim ziyareti hak ediyor ama çiçeklerin en büyük coşkusu kuşkusuz baharda.

Haberin Devamı

Özgül Cömert: Bitkilerin diliyle İstanbul

“İstanbul’da bahar, şehrin yorgun sokaklarının yeniden canlandığı, doğanın kendini cömertçe sergilediği bir mevsimdir. Şehir her bahar çiçeğe durduğunda yeniden umut aşılar sakinlerine. Her bahar yeniden âşık olunan bir sevgili gibi bu şehir,” diyor Özgül Cömert. Aşkı ifade etmenin en zarif yollarından biri olan çiçeklerle İstanbul’un kendine has bahar çiçeklerini ve renklerini bizimle paylaşıyor Cömert...

Baharın öyküsünü “Hesiodos, ‘İşler ve Günler’de dünyanın yaratılışını anlatırken, kaostan ilk olarak Toprak Ana’nın ortaya çıktığını, uykusunda da oğlu Uranos’u doğurduğunu yazar. Uranos bereketli yağmurlar yağdırırken Toprak Ana çimenleri, ağaçları, hayvanları ve kuşları doğurur. Kimileri baharın gelişiyle toprağın yeşile bürünmesini Hızır’a, yakınından geçtiği her şeyi yeşile boyayan, bereketlendiren efsanevi karaktere bağlar,” diye anlatmaya başlıyor ve devam ediyor: “Tarihler hiçbir zaman kesin olmamakla beraber, ilk cemrenin 20 Şubat’ta havaya, ikincisinin 27 Şubat’ta suya ve üçüncüsünün de 6 Mart’ta toprağa düştüğünü söyler Saatli Maarif Takvimi. 29 Mart’ta ağaçlar yeşerirken, 2 Nisan’da çiçekler açar. Nisanın başında bereketli yağmurlar, nisan ortasına gelindiğinde lale mevsimi başlar. Lale, Osmanlı’da bir devre adını veren, sanatı ve edebiyatı derinden etkileyen bir çiçek. 18. YY İstanbul’unda lalelerle donatılan saray bahçelerinde şenlikler düzenlenir, Boğaz kıyılarında muhteşem manzaralar oluşturulurdu.” 

Haberin Devamı

Kırmızı, sarı, mor, beyaz...

İstanbul’da baharın bir başka habercisi de mimozalardır. Doğa, uyanışını neşenin, umudun, yaşam enerjisinin temsilcisi mimozaların altın renkli çiçekleriyle ilan eder. Ardından, taş duvarlardan fışkıran mor salkımlar nazlı nazlı dört bir yanı sarar. Mart ayının sonuyla birlikte, kentin sokakları ve parkları renk cümbüşüne döner. Kırmızı, sarı, mor, beyaz... Her biri toprağın içinden fırlayıp gökyüzüne selam durur âdeta.

Haberin Devamı

Baharın ve Boğaz’ın rengi: Erguvan

İstanbul’un eşi benzeri olmayan su yolunun yani Boğaz’ın da bir bahar rengi vardır: Erguvan. Tarih boyunca İstanbul’un simgesi, ruhu olmuştur erguvanlar. Özellikle Kandilli, Kanlıca ve Hisar sırtlarında şölen, nisan ayında erguvanların çiçek açmasıyla başlar. Boğaz’ı bir uçtan diğerine boyayan bu manzaranın seyrine doyum olmaz.

Erguvanlar o cümbüşlü çiçekleriyle baharın şarkısını söylerler. Süheyl Ünver, neden İstanbul’da mayısa erguvan denmediğini sorar haklı olarak. “Boğaz yerine de Erguvan Boğazı denmelidir,” der. Ahmet Hamdi Tanpınar “Bizim iklimde gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa o da erguvandır,” diyerek anlatır hislerini.

Bahar bulaşıcıdır da… Leyleklere, kedilere, kırlangıçlara, hemen herkese sirayet eder. Cümle mahlukat üzerindeki ataleti atıp coşkuyla doğrulur.

Candan Erçetin’in seslendirdiği “Bahar” şarkısında sorduğu gibi, “Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum / Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar?”

Biz her bahar biraz daha gezgin

Bahar yağmuruna denk gelirseniz...

*Ayasofya’yı defalarca görenlerin birçoğu hemen karşısındaki eski Kadastro binasındaki deneyim müzesini görmemiş olabilir. Öyleyse bu kez öncelikle deneyim müzesini ziyaret etmek ve üç boyutlu bir tarih tüneli içinden geçerek edindiği bilgilerin ardından Ayasofya’yı tekrar gezmek bir adım ileri götürecektir.

*İstanbul Modern yeni binasıyla açılalı çok olmadı. Sırf mimarisinin tadına varmak için bile ziyaret edilebilir. Ardından yine çok yakınında MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi var. Eski bir yapıyı gerçek bir canlı sanat tarihi dersine dönüştüren uyarlama ve teşhiriyle burada saatlerin akıp geçmesi çok kolay. Yorulmayanlar için Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Daiesi’ndeki Millî Saraylar Resim Müzesi’ne devam etmek de mümkün.

*Güneş açtığında İstiklal Caddesi’nde gezmek, tarihi atmosferi doyasıya yaşamak, Taksim’den başlayarak arada yağmur yağarsa bir müzeye ve müze kafelerine sığınmak mümkün. Yapı Kredi Kültür Sanat, Meşher, Casa Botter, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi, hemen arkasında Pera Müzesi buradaki sonsuz diyebileceğimiz seçeneklerin arasında  ilk anda öne çıkanlar.

Lale

Şubat ayında dikilen lale soğanları mart ayında yavaş yavaş yeşerir ve nisan geldiğindeyse Sultanahmet Meydanı’dan Gülhane Parkı’na, Emirgan Korusu’ndan, Fethipaşa Korusu’na her yanı laleler sarar.

Mor salkım

Toprak seçmediği için birçok yerde kolayca yetişebilen mor salkım baharla birlikte İstanbul’un bahçe duvarlarını da süslemeye başlıyor.

Erguvan

İstanbul’a bir renk verilecek olsa şüphesiz erguvan akla gelen ilk renk olur. Her bahar nisan-mayıs aylarında kenti saran erguvanlar Emirgan Korusu’ndan Aşiyan’a, Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü’nden, Hisarüstü ve Vaniköy’e pembemsi bir mor şenliği kenti sarar.

Sümbül

Mart ayında lalelerden hemen önce açan sümbüller mor, pembe, beyaz ve mavi renkleriyle İstanbul’u güzelleştirirken kokusuyla da baharın habercisi.