04.10.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
tkumeli@milliyet.com.tr Kırmızıbiber: Portakaldan daha fazla miktarda C vitamini içeren kırmızıbiber, vücudun bulaşıcı hastalıklara karşı direncini artırıyor, beta karoten ile bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Mide suyu ve tükürük oluşumunu teşvik ediyor, sindirimi kolaylaştırıyor, romatizma, mafsal ve diş ağrılarını azaltıyor, krampları gideriyor, kanser tedavisinde de kullanılıyor. Ayrıca terlemeyi artırıyor, gut hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geliyor. Öksürük ve boğaz ağrılarını gidermede de kullanılıyor, sinir hastalıkları için doğal bir yatıştırıcı görevini görüyor. Vücuttaki aşırı yağ ve kolesterol birikiminin önlenmesini sağlıyor.Karabiber: Kuru ve siyah tanelerinin baharlı ve acı bir tadı vardır. Hemen hemen her türlü yemekte bütün veya toz durumda kullanmak mümkündür. İştah açıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı, soğuk algınlıklarında ve öksürükte ilaç olarak kullanılıyor. Dünya ve Türk mutfağında önemli bir yere sahip olan baharatlar; sos, likör, sirke, turşu ve salatalarda lezzet, ağız yaralarında, baş ağrısında, şeker ve kalp hastalığında, dolaşım rahatsızlıklarında da tedavi amaçlı kullanılıyor. Baharatların faydalarını ve içerdikleri besin öğelerini şöyle özetleyebiliriz... Kimyon: Akdeniz kökenli bir baharat olan kimyon Türk mutfağında köftelerde ve bazı salçalı et yemeklerinde, çorbalarda, dolmalarda kullanılıyor. Hindistan ve Meksika mutfağında da önemli bir yere sahip. Yakın akrabası sayılan rezene gibi kimyon da öncelikle mide şişkinliği, kramp eşliğindeki hafif mide ve bağırsak rahatsızlıkları, sinirsel mide ve kalp rahatsızlıklarına karşı işe yarıyor. Bebeklerin sindirim güçlüklerini gidermeye yardımcı oluyor. Zayıf mideyi güçlendiriyor, safrakesesi salgılarını dengeliyor. Ağrılı adet görenlerin kimyonu denemeleri fayda sağlayabilir. Yenibahar: Damar sertliğini önlüyor, hazmı kolaylaştırıyor. Kullanılan kısmı meyvesidir. İştah açıcı, gaz söktürücü ve kabızlığa karşı etkilidir. Mutfakta ise etli yemeklerde, köfte, sosis, çeşitli tatlı ve dolmalarda kullanılıyor. Kalp rahatsızlıklarına karşı etkili Tarçın: Hormonları çalıştırıyor, mide rahatsızlıklarını gideriyor, kusmayı önlüyor. Gaz ve ishale karşı etkili olan tarçın kan şekerini de dengeliyor. 40 gün boyunca her gün 5-6 gram tarçın verilen şeker hastalarının kanındaki şeker düzeyinin, kontrol grubuna göre yüzde 20 oranında daha düşük olduğu tespit edildi. Tarçın verilen hastaların bazılarında, şeker hastalığının belirtilerinin tamamen yok olduğu da belirtildi. Kan şekerininin yanı sıra kandaki yağ ve kolesterol miktarını da düşürdüğü biliniyor. Tarçın yemeklerde bulunabilen E-koli bakterisinin vücuda yayılmasını engelliyor. Bal ya da limon suyuyla birlikte alındığında boğazdaki yanmalara ve adet öncesi gerginliklere iyi geliyor. Zencefil: Zencefilin mide bulantısı, şişkinlik, kusmaya karşı iyi geldiği biliniyor. Tüm vücudu uyarıyor, bedenen ve ruhen güç kazandırıyor. Antiseptik özelliği nedeniyle enfeksiyonlara karşı da etkili. Kan dolaşımını dengeliyor, bazı hipertansiyonlu hastaların tansiyonlarını dengeliyor. Soğuk algınlığına, kabızlığa karşı işe yarıyor. Kan şekerini dengeliyor haftanın öğüdü Çiğköfte ile bağırsak parazitlerinin bulaşması mümkün. Zira çiğ et yenilmesi her zaman parazit hastalıkları yönünden risk taşır. Bazı parazitler anne karnındaki bebeğe de geçebilir. Çiğ et yenerek anneye geçen toxoplazma doğuştan göz kusurları, göz enfeksiyonları ve görme bozuklukları, işitme kaybı, zeka geriliği, sarılık, akciğer yangısı, erken doğum, düşük, bebeğin anne karnında ölmesi gibi sorunlara neden olabilir. Bu yüzden, hazırlama, pişirme ve saklama koşulları çok uygun olsa da çiğ etin sakıncalarından dolayı, çiğköftenin tüketilmesi önerilmiyor. Çiğköfte riskli bir yemektir Ramazan ayında bazı şeylere dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin mutlaka sahura kalkılması şart. Sahur bir kahvaltı öğünü gibi düşünülmeli. Bu öğünde, kahvaltıda yer alan hafif ve gün içinde enerji veren yiyecekler tüketilmeli. Kesinlikle kızartma, ağır hamur işleri, yüksek kalorili yiyecekler ve yağlı etler tüketilmemeli. İftar ise öğle yemeği gibi olmalı. Tek bir öğünde bütün gün yenmesi gerekenleri tüketmek yerine iftar mönüsü ikiye bölünmeli. Mutlaka suyla oruç açılmalı. Ardından, başlangıç için pidenin sekizde biri, yani bir dilim ekmeğe eşdeğer kısmı ile iftariyeliklerden azar azar yenmeli. Devamında hafif bir çorba ve minik bir salata porsiyonu ile öğün tamamlanmalı. Kişi bir davetteyse tüm yiyeceklerden çok az miktarda ve bol bol çiğneyerek yemeli. Ardından, 3 hatta 3,5 saat sonrası sebze yemeği ve yoğurt yenmeli. Ramazanda kilo almamak için: Mutlaka sahura kalkın.Sahur yemeklerini azar azar, iyice çiğneyerek yiyin. Çiğ sebze, domates, salatalık gibi yiyeceklere mutlaka sahurda yer verin.İftarda orucunuzu hafif bir yemekle açın. Sebze yemekleri tüketin, ağır tatlılardan kaçının.Bol su için.Azar azar, sık sık yiyin. Ramazanda nasıl sağlıklı beslenilir?