21.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
Zihninizi kurcalayan bir soru için ne kadar ileri giderdiniz? Peki, yanıtı için 30 yıl koşturduktan sonra “bir” yanıtı olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek nasıl hissettirirdi? Yönetmen Hermann Vaske Tibet’ten Davos’a, Londra’dan Moskova’ya kadar 30 yılı aşkın bir süre boyunca bir arkadaş ortamında sohbet ederken zihninde beliren “Neden yaratıcıyız?” sorusunun peşinden koştu. Hâlâ da koşuyor. Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde izleyicilerle buluşturduğu belgesel filmi “Neden Yaratıcıyız?” bu çılgın sorunun, soru kadar ilginç yanıtlarıyla buluşturuyor bizleri. Vaske, zihnindeki bu kışkırtıcı soru için kimlere mikrofon uzatmadı ki... Stephan Hawking, Dalai Lama, David Bowie, Slavoj Zizek, Angelina Jolie, Umberto Eco ve yanıtını merak ettiğimiz onlarca isim. Allah’tan bir armağan, bazılarının hep çocuk kalması ya da nedeni bilinse yitirilecek bir kaynak kimilerince. Kimilerinin cevabı kocaman bir şaşkınlık kiminin ki hiç durmayan bir tren. Belgesel, sorunun yanıtını merak edenler ve bu soruya yanıt vermek isteyen herkes için cuma günü İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Antalya, Bursa ve Diyarbakır’da gösterime girdi. Sizler için bu çarpıcı belgeselin düşündürücü sorusuna verilen bazı yanıtları derledik.
Yohji Yamamoto: Yaratıcılık aslında herkes için aynı, anlaşılmak istiyoruz. İnsanlar bu yüzden bir şeyler yapıyor ya da bir şeyler söylüyor. Anlaşılmak için. Ancak doğal olarak, anlaşılmak isteyen normal insanlar ve anlaşılmak isteyen sanatçılar arasında bir fark var. Bu sanatçılara verilen bir şey var... Adil değil aslında. Şanssızlıkları bu, çünkü hayatları bir şey yaratmaktır. Duramazlar. Hiç durmayan bir tren gibi. Böyle sanatçılar için bir şey yapmanın anlamı, onsuz yaşayamamak demektir.
Jim Jarmusch: Köpekler bir şeyi anlamadıkları zaman ona bakarlar ve kafalarını eğerler. Farklı bir açıdan bakmaya çalışıyorlar gibi. Bence önemli olan şey, farklı açılardan bakabilmektir.
Quentin Tarantino: Ben aslında bazı şeylerin insanlara doğuştan geldiğini düşünüyorum. Yani... benim olan bir şey var ise bu bana doğmadan önce verilmiştir.
David Bowie: Öyle bir yer bulmak istiyorum ki yelken açtığımda, denizin sonuna geldiğim zaman dünyanın ucundan düşmeyeceğimi bildiğim bir yer olsun. Sadece keşfedecek daha çok deniz olsun.
Dalai Lama: Yaşayan bir varlığım. Sizin kullandığınız şekliyle yaratıcılık, o hep orada. Meditasyon yaparken bile “düşünmeden meditasyon” derler. Ama bunu çok yapamam. Çünkü beynimde çok fazla şey dönüyor. İnsanlara özel temel şeylerden biri hayal gücümüz ve bu sayede yaratıcılığımız. Potansiyel orada. Bu sayede medeniyet ya da gelişimimiz diğer canlılara göre daha çok ve hızlı. Ama aynı zamanda bu yaratıcılık yanlış yönde ve negatif amaçlarla da kullanılabiliyor. O zaman felaketler gerçekleşiyor. O yüzden bence yaratıcılık temelinde insan zekası ve sıcak kalplerle dengelenmelidir.
Stephen Hawking: Yaratıcı olup olmadığımı söylemek bana düşmez. Buna başka insanlar karar vermeli. İyi bilim için yaratıcı olmamız gerekir. Yoksa aynı eski formülleri tekrarlarız. Yeni bir şey yapamayız. Umutla yola çıkmak yolu bitirmekten çok daha iyidir.
Umberto Eco: Bilimsel tek cevap: Çünkü seviyorum.
Slavoj Zizek: Bana göre yaratıcılık insanların düşündüğü Balkan klişesinden farklı. Kışkırtıcı, deli bir sanatçı olmak gerekmiyor... Yaratıcılık benim için sıkıcı ofis işleriyle derinden bağlantılı bir şey. Yani ne kadar çok büyük -ama büyük derken gerçekten büyük- şair ya da yazarın bankacı ya da onun gibi meslekten olduğunu fark ettin mi hiç? Geçenlerde Kafka’nın Yasal Yazıları’nı aldım. Çalıştığı işçi sigorta şirketine yazdığı raporlar var. Tanrım, çok korkunç. Kafka’nın ta kendisi var içinde. Bana göre 100 yıl sonra Kafka yeniden tanımlanmalı. Yani adam sanki yeni yasal teorileri geliştirmek işiymiş de, boş zamanlarında çok önemli edebi eserler yazıyormuş gibi. Hepimiz yaratıcıyız. Belki de fazla yaratıcıyız. Deli fikirlerle dolup taşıyoruz. Buradaki sorun bu fikirleri bir forma sokmak. Gerçek yaratıcılık budur. Gerçek yaratıcılık düzendir. Her aptalın deli bir dahiliği olabilir. Bu umurumda değil. Problem olan, sonrasında gelen düzen.
Diane Kruger: Ben hep dışlanmış hissettim. Sıkılmış hissettim. Diğer insanlar gibi olmak istemedim.
George R.R. Martin: Neden mi yaratıcıyım? Bu yüzyılın gizemi. Bunun bir cevabı yok. Yani, bu nereden geliyor? Ben çocukluğumdan beri böyleydim. Hatta her şeyi sakladığım için, 6-7 yaşımda yazdığım küçük hikayelerim hâlâ duruyor. Yunanların bunun ilahi müdahale olduğunu düşündüğünü biliyorum. Şiir, müzik ve hikayelere ilham veren bir ilahi müdahale. Modern zamanlarda Jung teorileri var; ego, süper ego, id. Beynin farklı bölümleri; bilinçaltı, sol beyin, sağ beyin teorileri. Bir taraf yaratıcı, diğer taraf analitik. Bunlar doğru mu bilmiyorum. Bildiğim tek şey, hikayeler bana geliyor. Şimşekle aydınlanan bir manzara gibi. Bir sahneyi görüyorum, bir parça diyalog duyuyorum. Bununla başlıyorum ve büyüyor... Bu aslında korkutucu bir şey çünkü nereden geldiğini anlamıyorum. Ama bir daha gelmemesinden korkuyorum. Bir gün, ilham veren o şey susacak ya da sol beyin sağ beyinle konuşmayı kesecek. Bu şeyler artık gelmeyecek ve ben de susacağım.
Angelina Jolie: Film sektörüne genç yaşta girdim ve her zaman farklı dünyaları öğrenmek için iyi bir yol olarak gördüm. Ama son yıllarda yaptıklarımla eskisi kadar rahat değilim. Eskisi kadar mutlu değilim. Sanatı değer verdiğiniz bir şey ile birleştirdiğiniz zaman kendinizi eğitebilirsiniz, dünyanın farklı yerlerinde arkadaş edinebilirsiniz, onların hayatlarını öğrenebilirsiniz. Bu farklı bir sanat türü, ama en güzel sanat türü.