05.01.2022 - 14:56 | Son Güncellenme:
AYLİN RANA AYDİN
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, Türk iş dünyasının yeşil dönüşümün gerekliliği konusunda farkındalığının üst seviyelerde olduğunu düşünüyor.
Kaynakların hızla tükendiği, iklim değişikliğinin etkilerinin derinden hissedildiği bu dönemde iş dünyasının çevresel konularda duyarlılığının giderek arttığını belirten Kaslowski, “Yeşil dönüşüm amacıyla atılan adımlar verimlilik artışı sağlama, piyasalarda rekabetçi olma, yeni istihdam alanları yaratma, katma değeri artırma gibi önemli ekonomik avantajları da beraberinde getiriyor.
Uluslararası ticaretin parçası olan şirketlerin gerek iş modellerinde gerekse yatırım süreçlerinde yeşil dönüşümü mümkün kılacak planlamaların önceliklendirildiğini görüyoruz” diyor.
KOBİ’ler başta olmak üzere değer zincirinin tamamında yeşil dönüşümü sağlamak için iyileştirilmesi gereken alanlar olduğunu kaydeden Kaslowski, yeşil dönüşümü ivmelendirecek yatırımlar için kamu destek ve teşviklerinin önemli bir rol oynayacağını dile getiriyor.
Sürdürülebilir adımlar
Üretimde sürdürülebilirlik için hangi adımların atılması gerektiğini sorduğumuz Kaslowski, şunları söylüyor:
“Üretim ve hizmet iş modellerinde çok çeşitli unsurlarda sürdürülebilirlik prensibi hayata geçirmek mümkün. Örnekler vererek sorunuzu cevaplamak isterim. Çevresel sürdürülebilirliğe yönelik adımlar açısından kaynak ve enerji verimli uygulamaların üretim hattına entegre edilmesi önemli. Ürünlerin sürdürülebilirlik prensiplerini haiz olması için kullanılan ham maddenin çevresel ayak izinin minimum seviyede olmasının gözetilmesi, bu yönde Ar-Ge çalışmalarının yoğunlaştırılması gerekli.
Üretim sürecinde ortaya çıkan atık ve kayıpların azaltılmasına; atık suyun ekolojik dengeyi bozmayacak seviyede arıtılmasına; yeniden kullanım, geri dönüşüm gibi döngüsellik prensiplerinin azami seviyede gözetilmesine yönelik tedbirler de yine önemli adımlar.”
Ticarete konu tedbirlerin giderek küresel rekabetin kurallarına daha fazla etki ettiğine dikkat çeken Kaslowski, şöyle devam ediyor:
“Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris Anlaşması ile şekillenen yeni iklim rejimi bu sürecin en kritik dinamikleri. Şirketler bu süreci yakından izleyerek gerekli adımlarını bir an önce atmalılar. Gerekli adımlar atılmazsa, Türk sanayisi daha yüksek üretim maliyetleri, finansmana erişimde engeller ve rekabet gücünün azalmasıyla karşı karşıya kalabilir. Küresel rekabette oyunun sürdürülebilirlik üzerine yeniden kurulduğu bir ortamda, sürdürülebilir iş modelleri artık bir zorunluluk.”
Yol haritası oluşturmak şart
Türkiye’nin 2053’teki karbon nötr hedefine ulaşması için bilimsel temelli ve konuyu tüm boyutları ile ayrıntılı ele alan etki analizleri üzerine inşa edilmiş bir yol haritası oluşturulması gerektiğini açıklayan Kaslowski, “Bu yol haritasının iklim, çevre, enerji, sanayi, ekonomi, finansman, teknoloji geliştirme ve adil dönüşüm dahil sosyal politika alanlarında politika ve eylem tedbirlerini de tutarlı ve bütüncül şekilde içermesini sağlamalıyız. Sektörel yeşil dönüşüm hedeflerini destekleyen kısa ve orta vadeli somut tedbirleri iş dünyası dahil ilgili tüm tarafların katılımıyla oluşturmalıyız” diyor.,
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın alüminyum, çelik, gübre, elektrik ve çimento olmak üzere beş sektörde uygulamaya konulacağını hatırlatan Kaslowski, şöyle konuşuyor:
“Bunlardan çelik, alüminyum ve çimento ülkemizin AB’ye yoğun ihracat yaptığı sektörler. Tüm değer zincirinde iyileştirme yapılması ve bu sektörlerin karbon emisyonlarını mümkün mertebe azaltma yönünde stratejilerini belirlemeleri gerekiyor. Sınırda Karbon Düzenlemesi geçiş dönemi 2023-2026 arasında ve 2026’dan sonra uygulama süreci başlayacak. Karbonun fiyatlandırılması yönünde ülkemizde düzenlemenin yapılması ve bu amaçla oluşturulacak Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) mekanizmasının AB ETS ile uyumlu olması bu bağlamda çok kritik.”