Kültür SanatSeyirciden korkmam’

Seyirciden korkmam’

11.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Murat Daltaban, “Kalıplar içinde kalmak sanatın tabutuna çivi çakmaktır. Kalıplarla ilgilenmiyorum” diyor.

Seyirciden korkmam’

SEYHAN AKINCI- Yaşama karşı tahammülsüz ve öfkeli olduğunu söylüyor Murat Daltaban. Bu tahammülsüzlüğü ve öfkeyi sanatla başka bir şeye evirebilen biri o. Pandemide DOTOrmanda ile çıkageldi mesela, diğer yandan İskoçya’ya sahne kurdu... Bugünlerde Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliğini üstleniyor.. “1984” ile perde açtılar yeni sezonda. Yönetmenlik koltuğunda da yine kendisi var. Biz de tiyatro evreninin kendine has tavrıyla dikkat çeken bu özel ismiyle sahneden hayata uzanan bir sohbet ettik. Büyük Birader de okuyabilir.

Haberin Devamı

*Murat Daltaban’ın tiyatro evreninde yapmakta oldukları heyecan yaratıyor. Siz, sahne sanatlarında eylemlerinizi nereye konumlandırıyorsunuz?

Umarım heyecan yaratıyordur. Başladığım ve bitirdiğim her oyunun sonunda tecrübe ettiklerimin, yeni ve beklenmedik olmasını isterim. Yaşamı unuttuğum, kaçak zamanlar yaratmak... Yaşama karşı tahammülsüz ve öfkeliyim. Kişisel alanın kamusal alan kadar politik olduğuna inanıyorum. Bu iki alanın karşı karşıya gelmesiyle birbirini tetikleyecek sahneler, parçacıklar, sesler, görüntüler yaratıyorum.

Seyirciden korkmam’

*Pandemide büyük bir çaba ile DOTOrmanda demiştiniz ve bir nefes oldu pek çok tiyatrosevere… DOT yeniden ormana dönebilecek mi?

DOTOrmanda projesi son buldu. Söylediğim gibi kişiselleşmiş olanla kamusal olanın bir arada filizlendiği bir enerjiydi. O zaman parçası sona erdi ve eskidi. Yeniden heyecan verecek olana kavuşmalı.

Haberin Devamı

*Bursa Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmenliğini yapıyorsunuz bir süredir. Bir kurum tiyatrosu yönetmek aynı zamanda belli kalıpların içinde kalmayı da getirebilir… Siz neler deneyimliyorsunuz?

Kalıplar içinde kalmak sanatın tabutuna çivi çakmaktır. Kalıplarla ilgilenmiyorum. Sanat yönetmenliğini kabul etmemin sebebi taze bir ekibin başında olacağımı bilmemdi. İdari sorunlar ve idari kalıplar benim sanatla ilişkimi zayıflattığı noktada bu tamamen idari sorun hâline dönüşür. Benim açımdan Nilüfer Kent Tiyatrosu bebek bir tiyatro, temelinde benim katkım olursa ne güzel. Son noktada ben gelip geçiciyim. Ama köklü ve verimli bir tiyatro isteniyorsa kurumun tamamının sanatın arkasında çok güçlü durması gerekir.

Seyirciden korkmam’

*Bu yıl sahneleyeceğiniz ilk oyun “1984”… Bu metni seçmenizin, sezona “1984” ile başlamanın özel bir anlamı var mı diye sormak isterim.

E var tabii… Seçim dönemine girilmesi, dünya çapında kitle hareketlerinin dikkat çekici hâle gelmesi, demokrasinin kendini koruma reflekslerinin zayıflığı, totalitarizmin kişinin kafasına geçirdiği korkunç maske, kamusal alanlarımızın tahrip edilmesinden sonra kişisel alanlarımızın tecavüze uğraması ve bunun yalanlar, medya, teknoloji vasıtasıyla yapılması… “1984”ü son 20 yılda dünya çapında tekrar popüler yapan sebeplerden bazıları. Medeniyetin nirvanasında zorla politize edilmiş hayatlarımızı çok kalitesiz yaşamamıza sebep olanları bildiğimiz hâlde, hayatımızdan söküp atamadığımız bir dünya yarattık. Çöküş kapitalizmden değil açgözlülükten geldi. Kapitalizm berbat, kırık dökük bir silah olarak açgözlülüğün elinde oyuncak hâline getirildi. Korku ve açgözlülük arasına sıkıştı insan medeniyeti. Korku azaldıkça açgözlülük arttı. “1984” küçük ama karanlık bir dehliz romandır. Psikanalizle yeşeren bir sosyoloji analizidir.

Haberin Devamı

Seyirciden korkmam’

* Bir yönetmen olarak çokça bilinen bir metni sahnelemenin zorlu ve keyifli yanları neler?

Seyirci tarafından bakarak düşüneceğiniz bir başlık belki bu. Seyirciden korkmam. Seyirciden korkmamanın getirdiği rahatlıkla oyunları incelerim. Popüler metinler seyirciyle bir geçmişiniz olmasına sebeptir. Bunu samimi bir paylaşıma dönüştürebilme ihtimali güzel geliyor bana.

Haberin Devamı

Seyirciden korkmam’

“Sanat en güçlü ve dürüst bağ”

* Diğer yandan Edinburgh’ta bir tiyatro kurdunuz ve çok şehirli, çok dilli tiyatro evreninizde bambaşka bir pencere İskoçya… İskoçya’dan nasıl görünüyor tüm bu evren? Sizin tiyatro ile kurduğunuz ilişkiye nasıl etkileri oldu tüm bu deneyimin?

Özlem’le (Özlem Daltaban) birlikte İskoçya tecrübelerimiz bizim hayata ve tiyatroya ait kazanımlarımız oldu. Başka bir dilden, dinden, milletten sanatçıların bir arada yarattıkları enerjinin nasıl kendilerine ve çevresindeki dönüşümlere sebep olduğunu gördük. İnsanları bir arada tutan bağlar o hamasi klişeler değil. Sanat en güçlü, naif ve dürüst bağ… Benim tek inancım bu.