31.03.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - İstanbul’a bahar sanatla birlikte geldi. Bilgili Sanat ve Sabiha Kurtulmuş’un organizasyonunu üstlendiği Artweeks’in 6. edisyonu dün Akaretler Sırareviler’de kapılarını açtı. Sanatseverleri farklı disiplinlerden pek çok eserle buluşturan edisyona ilk günden yoğun bir ilgi vardı. Özellikle yaşı genç sanatseverlerin yoğunluğu dikkat çekiciydi. Milliyet Sanat’ın 50. yıl etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen “Onlar” sergisi de bu kapsamda sanatseverlerle buluştu. Tülay Palaz’ın Milliyet Sanat için çizdiği çalışmaların yer aldığı sergi, 10 Nisan’a kadar Akaretler Sıraevler B2 numaralı binada ücretsiz olarak görülebilecek. Elde edilecek gelirin bir kısmının sokak hayvanları yararına Başka Bir Hayat Diliyorum Derneği’ne bağışlanacağı “Onlar” sergisini sanatçı ile konuştuk.
“Onlar” sergisinin gelirinin bir kısmının sokak hayvanlarına bağışlanma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yaklaşık bir yıldır Milliyet Sanat için yazarlar, sanatçılar, ressamların tüylü dostları ile kurduğu derin sevgi bağını, onlardan aldıkları ilhamı illüstrasyon çizerek anlatıyorum. Bu anlamda serginin içeriğinin de uygun olması nedeniyle başka bir gerçekliğe de dönüşmesini, fayda sağlamasını istedik. Başka Bir Hayat Diliyorum Derneği bir süredir çok sevdiğim, üniversiteden arkadaşım olan Burçak Beşlioğlu’nun kurucularından biri olduğu, benim de daha önce tasarımlarımla destek olmaya çalıştığım, sokak hayvanları için sahiplendirme, beslenme, tedavi, barınma gibi ihtiyaçları karşılayan bir dernek. Sergi fikri ortaya çıktığı zaman yine destek olabileceğimizi düşündüm.
“Onlar” sanat dünyasının çalışmalarıyla tarihe geçmiş isimlerinin tuhaflıklar kumpanyasına bir davet. Onları anlamak için bir parça “tuhaf” olmak gerekiyor mu?
Evet ancak burada kullandığımız “tuhaf” kavramını iyi anlamamız gerekir. Bu sanatçılar genelde hayvan dostlarıyla kurdukları bağları ya da eserlerinde onlardan aldıkları ilhamı muhteşem bir gözlemleme yeteneği ile aktarıyorlar. Belki de çoğunluğa göre “tuhaf” gelebilecek bu muhteşem ayrıntılar, aslında pek çok kişinin fark etmeden geçip gittiği gerçeklikler. Zaten bu sanatçıları da farklı yapan herkesin görmediği, göremediği ayrıntıları keşfetmeleri, bunları bize belki bir resimle, belki bir sinema sahnesinde, belki de bir kitapta sunmalarıdır.
“Onlar”da kimler var? Kaç çalışma göreceğiz?
12 çalışma var. Salvador Dali, Virginia Woolf, Edgar Allan Poe, Clarissa P. Estes, Audrey Hepburn, Tolkien, Picasso, Frida Kahlo, George R. R. Martin, J. K. Rowling, Einstein ve Antoine de Saint-Exupéry karşılayacak izleyiciyi.
Bu isimler arasında hayvan dostuyla kurduğu ilişkiyle sizi şaşırtan oldu mu?
Benim için en ilginci sanırım Virginia Woolf’un köpeğinden ilham alarak kitap yazmış olması oldu: “Flush: Bir Köpeğin Romanı”. Woolf muhteşem bir yazar ve köpeği Pinka ile yaşarken onu harika gözlemlemiş, bunu metinlere dökmüş. Öyle ki bir köpeğin gözünden onun hayata bakışını, hislerini, sahibine duyduğu sevgiyi, bağlılığı ve korkularını ayrıntısı ile anlatmış. O kadar iyi aktarmış ki kitabı okurken onun bir köpek olduğunu unutabilirsiniz. Buradan Woolf’un onu bir insandan ayırt etmediğini anlıyorsunuz.
“Sanatın iyileştirici gücü hepimize iyi gelecek”
Toplumsal şiddetin mağdurları da ne yazık ki zaman zaman hayvanlar oluyor. “Onlar” gibi benzer çalışmalarla sanatın iyileştirici gücünün yardımı olacağına inanıyor musunuz?
Sanatın benim de bizzat yaşadığım, bitmek tükenmek bilmeyen bir iyileştirici gücü var. İyileşmek bir anlamda sadece bizler için değil etrafımızdaki her şeye ve herkese sirayet edebilir bu hâliyle. Ben uzun zamandır bu konularda rahatsızlıklarımı ifade etmekten ya da iyi gelişmeler olduğunda şükranlarımı sunmaktan kaçınmıyorum. Bu nedenle hayvan dostlarımız için yapılan her iyilik etkisinin izleyenlerde de olumlu duygulara hatta davranışlara yol açacağına inanıyorum. Sanatın iyileştirici gücünü kullanmak, paylaşmak, birlik olmak hepimize iyi gelecek, benim inancım bu konuda tam.