21.08.2014 - 18:05 | Son Güncellenme:
Her mevsimi yaşamak istiyor insan. Her saati, her köşesini, her insanını ayrı ayrı dinlemek, tüm o siyah kedilerini kucaklayıp, mıncıklayasınız geliyor. Çok kendine özgü bir yer Bozcaada. İnsanıyla, sokağıyla, havasıyla… “Eskiden daha güzeldi” diyenlere inat bir yere benzemeye çalışmamış, kalabalığa rağmen kendinden pek ödün vermemiş. Çok uzun kalamasanız da bazen güneşten kavrulurken, aniden çıkan fırtına ve yağmurla da selamlaşabilirsiniz. Öyle de sürprizler diyarı bu topraklar.
Bozcaada deyince akla neler mi geliyor ? Hımm, sanırım uzun bir liste ama Geyikli’den sizi adaya götüren feribotta önce güneş, sizi kendine aşık ediyor. Daha güzel bir şey göremem herhalde derken, her koyunun birbirinden berrak ve serinleten denizine kapılıp gidiyorsunuz. Uzun kahvaltılara yer yok deyip, o domates, o karpuz, o nane reçelleriyle saatlerce masalarda beyninize ziyafet veriyorsunuz. Rengigül Konuk Evi’ne uğrarsanız demek istediklerime bir çok şey daha ekleyebileceğinizden eminim. Burası aslında bir pansiyon. Dışarıdan kahvaltı etmek için gelenlere de açık bir yer. Tabii randevu alırsanız çok daha rahat edersiniz. İçerideki atmosfere ve konukevinin sahibi Özcan Hanım’a da bayılabilirsiniz.
Üzüm sevmez misiniz? Bozcaada’nın büyük çoğunluğunu kaplayan üzüm bağlarından iri iri salkımlı kara üzümlerini deneyin ve üzüm hakkındaki her şeyi yeniden oluşturun beyninizde. Şarabını da Polente’de yel değirmenlerini arkanıza alıp manzaranıza eşlikçi edebilirsiniz. Akşamları Ege bölgesinin en lezzetli meze ve deniz ürünlerinin servis edildiği restoranlarda midenize nasıl söz geçiremeyeceğinize tanık olun.Sohbetin, hüznün, kahkahanın en tatlısını kareli masa örtülerde bırakın. Kapı 14'i tercih ederseniz mutlaka Melicanez, Girit Ezmesi ve Ahtapot yemeden dönmeyin. Bir de güzel kavunları var. “Hımm ne güzelmiş bu kavun, bir tabak daha lütfen” dedirtiyor. Çalışanları çok şirin ve çoğunlukla Zeki Müren çalıyorlar.
Peki ya dondurması nasılmış? Henüz Kaleköy’deki ev dondurmasının üzerine dondurma yemedim ama Bozcaada Çiçek Dondurma’nın dondurmaları da “efsane lezzetler” listemin üste köşesinde artık. Burada pansiyonlar eski Rum evleri.. Kimin 2, kiminin 4 odası var. Biz Ermeni mahallesinin içindeki Kafkas Pansiyon’da kaldık. Sadece 2 odası var. Sakin işletmecisi Nejat bey ve mazi sandalyeleri de var. Eğer araba ile gelmediyseniz her koya dolmuş aracılığı ile gitmeniz mümkün. Ayazma Plajı,Sulubahçe Koyu,Habbele Plajı,Beylik Koyu,Akvaryum Koyu,Çayır Koyu,Tuzburnu Koyu,Tekirbahçe Koyu gibi dolu dolu masmavi koyları var. Lodosa ve poyraza göre plaj tercihleri varmış işin özünde. Ağustosta hepsi çarşaf gibiydi diyebilirim. Özellikle Ayazma, Beylik, Habbele ve Akvaryum koylarını görmeden ayrılmayın adadan. Dilerseniz koyları gezen tekne turlarına da katılabilirsiniz. Titanic isimli teknemizin Altınoluklu kaptanı ile harika bir tekne gezisi yaptık. Bozcaada’ya gelirken mutlaka şnorkel takımınız ve su altı kameranız yanınızda olsun. Denizin altı öyle güzel ki, suyun üzerine çıkmak istemiyorsunuz. Bir çok balık ve deniz canlısı görmek mümkün. Dönüşte, tam da çaylarımızı yudumlarken bulutlanan hava eşsiz bir Bozcaada manzarası sundu bize. Sonrasında rüzgarın şiddetlenmesi ile tekne misafirleriyle biraz maceralı ve korku dolu dakikalar geçirsek de sonuçta denizin her havası makbul :) Her ihtimale karşı yanınıza sizi sıcak tutacak hırka almanızda fayda var. Tenedos Balık Evi’nde akşam yemeği yemeyi yahut kahvaltı etmeyi de ihmal etmeyin. Çıtır ekmeklerine, zeytinlerine, ahlat reçeli ve Ege mezelerine doyamayacaksınız.
Mis gibi kekik kokusunda sabah aşık olduğunuz güneşe masalsı bir veda edebilirisiniz. Polente Feneri’nde gün batımı için de merkezden 18’00'de kalkan dolmuşlar var. Giderken Çamlıbağ Şarap Tadım Evi’ne uğruyor.Dilerseniz güneşi batırırken içeceğiniz şaraplarınızı tadarak seçiyorsunuz. Burada çok güzel domates, nane, biber reçelleri de bulabilirsiniz. Polente’de nefis yel değirmenleri var. Her yer taze, mor çiçekli kekik dolu. Toplayıp eve götürdük biraz :)Güneşin batışını seyretmek ise tarifi mümkün olmaycak kadar keyifliydi. Gelip yaşayın.
Unutmadan adada Kuntra ve Karalahna olmak üzere 2 kırmızı, Vasilaki ve Çavuş olmak üzere de 2 beyaz şarap türü bulunuyor. Merkez’de küçük şarap dükkanlarından temin edebilirsiniz. Ayrıca bir dahaki gidişimde mutlaka kahvaltı edeceğim Çiçek Pastanesi’nden ya da Veli Dede’den ”Damla Sakızlı ve Bademli Kurabiye” satın alabilirsiniz. Merkezdeki pazardan, domates, karpuz, nane, incir gibi reçel şişelerini de çantaya atacağınıza eminim. Taze kekikleri zaten Polente’de topladık değil mi:)
Not: Geyikli’ye ulaşım için otobüs tercih edecekseniz sizi kalkış saatinizden 2 saat sonrasına kadar açıklama yapmadan bekleten Ulusoy firmasını tercih etmemenizi öneriyorum.
Daha fazla fotoğraf için
http://instagram.com/sevdaserbest