Kültür SanatKlasik değil, özgür anlatımlar

Klasik değil, özgür anlatımlar

14.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Wes Anderson’ın yeni filmi “The French Dispatch” ve Kirill Serebrennikov’un imzasını taşıyan “Petrov’s Flu”, 74. Cannes Film Festivali’nin yarışmasında klasik hikâye anlatımını bir kenara bırakmalarıyla ortaklaşıyor

Klasik değil, özgür anlatımlar

Nil Kural - 74. Cannes Film Festivali’nde yarışan iki film, ABD’li sinemacı Wes Anderson’ın “The French Dispatch”i ve Rus sinemasının yakın dönem yıldızlarından Kirill Serebrennikov’un yeni filmi “Petrov’s Flu”, yönetmenlerinin klasik anlatımı bir kenara atmalarında birleşiyor. Özgürce farklı karakterlerin peşlerine takılan filmler olmaları ortak paydaları.

Haberin Devamı

“The Royal Tenenbaums”, “Moonrise Kingdom”ın da aralarında olduğu dokuz filminde kurduğu özgün dünyalara birçok sinemaseveri hayran bırakan Wes Anderson, “The French Dispatch”de de benzer bir yol izliyor. Fransa’da yayımlanan New Yorker benzeri bir Amerikan dergisi, editörünün ölümünden sonra son bir sayı çıkarıyor. Film, bu sayıdaki yazıların ayrı ayrı hikâyelerini takip ediyor ki bunlar arasında polise aşçılık yapan bir adam ve sanat tarihini değiştiren bir mahkûmunki de var. Önceki filmlerinde olduğu gibi aralarında Benicio del Toro, Adrien Brody, Tilda Swinton, Léa Seydoux, Frances McDormand ve Timothée Chalamet’nin de olduğu akıl alması zor bir ünlüler geçidinin rol aldığı film, aslında Anderson’ın kariyeri boyunca uğraştığı konulardan ayrılıyor. Genellikle aile olmak; bunun imkânsızlığı ve imkânları üzerinden ilerleyen Anderson’ın “The French Dispatch”i aile hakkında değil. Daha çok yönetmenliğin, yazıyla ve hikâye anlatımıyla ilişkisi hakkında, edebiyatın kurduğu dünyalara bir aşk mektubu niteliğinde. Anderson, bir kez daha oyuncaklı, zor ve plastik dünyalar kurma konusundaki hünerini sergilerken, Fransız kültürünü merkeze alıyor.

Haberin Devamı

Klasik değil, özgür anlatımlar

“Petrov’s Flu”nun gösterimine ev hapsinde olan yönetmen Kirill Serebrennikov videodan katıldı. Oyuncular Yuri Kolokolnikov, Ivan Dorn ile yapımcı Ilya Stewart Serebrennikov’la videodan poz verdi.

Yönetmen videodan katıldı

Anderson kadar parçalı bir anlatımı benimseyen ancak düz bölümler yerine özgürce akan bir film olan “Petrov’s Flu”, tiyatro yönetmenliği kökenli Serebrennikov’un “The Student” ve “Leto”yla parlayan sinema kariyerinin yeni zirvesi. “Leto” döneminde muhalif kimliğiyle ilgili olduğu düşünülen bir yolsuzluk soruşturmasıyla ev hapsinde olan ve Cannes’a gelemeyen yönetmen, “Petrov’s Flu”nun tanıtımına da aynı sebeple video aracılığıyla katıldı.  Film, yüksek ateşli bir grip geçiren çizer Petrov’un hayalleriyle ve gerçekliğin, çocukluk anılarıyla şimdiki aile hayatının karıştığı bir film. Alexey Salnikov’un Serebrennikov’un Gogol Merkezi’de sahnelediği romanından uyarlanan film, bazen Petrov’u takip etmeyi de bırakıp, başka bir karakterin peşinde takılıyor. Gerçekten ateşliyken görünen halüsinasyonları andıran bu kaotik film, 1970’ler ile Sovyetler sonrası Rusya arasında gidip geliyor. Bu ülkede yaşamanın hissini izleyiciye aktarmanın peşine düşüyor ve epik bir sinemayla bunu başarıyor.