29.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Pandemi, yangınlar, seller derken dünyanın geleceği için umutsuzluğa düştüğümüz bugünlerde gördüğümüz bir dokunuş her şeyin güzel olacağına dair güzel tohumlar eker içimize. Yolunuz Ayvalık’a düşerse Küçükköy’e bir uğrayın ve ne demek istediğimi görün! Burası taş evleri, doğal yapısıyla civardaki köylerden biri ancak onu özel kılan Simay ve Eray Dinç adlı iki kardeşin yedi yıl önce başlattığı proje. Aileleriyle yazlarını burada geçiren iki kardeş Küçükköy’ü bir sanat köyü yapmak için kolları sıvamışlar ve geçen zamanda burayı bir çekim merkezi haline getirmişler. Simay Dinç haklı övüncüyle bizi köyde dolaştırdı ve attığımız her adımda, gördüğümüz her noktada bir hayalin peşinde koşmanın nelere kadir olduğuna bir kez daha şahit olduk.
Köyün imamından destek
Önce köyün tarihçesinden bahsetti Simay Dinç. Buranın tarihi 1462 yılına dayanıyor. Küçükköy diğer adıyla Yeniçarhion, adını Fatih Sultan Mehmed’in yeniçerileri bölgeye yerleştirmesiyle alıyor. Bölgeye 1900’lü yılların başlarında Adalılar, Serezliler ve Boşnaklar göç ediyor. Çeşitli nedenlerden dolayı Adalılar ve Serezliler köyü terk ediyor ve Boşnaklar kalıyor. Tabii onlar da zamanla köyden ayrılıyor. Burası terk edilmiş bir köy halini alıyor. Taa ki Simay Dinç ve kardeşi Küçükköy’ü bir sanat köyüne dönüştürmeye karar verene kadar. Dinç “Buranın tarihi ve kültürü bilim insanları tarafından çıkarılabilir diye düşündük” diye başlıyor söze. O yüzden ilk adımları atarak hem sanat galerisi hem de çalışma mekânı olarak kullanılabilecek Kıraarthane’yi kurmuşlar. Simay Dinç bir oyun yapımcısı. Dolayısıyla mesleğini de sanatla birleştirmek istemiş. Köyün çocuklarına ücretsiz oyun tasarlama, kodlama, sinematografi, fotografi, robotik atölyeleri düzenliyor ve onları farklı endüstrilerden rol modellerle bir araya getiriyor. Çocukları buraya çekebilmek için önce köyün imamıyla konuşmaya gitmiş. O da kendi çocuklarını alıp atölyelere katılmış. Dinç ilk yıl çocuklara ne olacaksınız sorusunu sorduklarında köy imamı, ikinci yıl hem köy imamı hem oyun yapımcısı üçüncü yıl da oyun yapımcısı cevabını aldıklarını söylüyor. Küçük bir dokunuş belki de o çocukların geleceğini değiştiriyor.
Kadınlar artık oyun dünyasında
Her yıl burada ‘Hacking the Future’ gibi uluslararası projelere imza atıyorlar. Dinç “21 ülkeden girişimci, sanatçı, bilim insanını ağırladık. Amacımız sürdürüebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda bilim insanlarını, sanatçıları, oyun girişimcilerini bir araya getirmek ve gelecek için nasıl daha iyi oyunlar yaratabilir, gençlerde nasıl farkındalık oluşturulabilir onu tartışmak” diyor. Bu yıl da “CATS” (culture, art, technology, science) yani kültür, sanat, teknoloji ve bilim adlı bir etkinlik yapıyonlar. 80 çevre köyünden gelen çocuklara farkındalık oluşturuyorlar. “İmkânı olmayan çocuklara farklı vizyonlar katabilmek için çalışıyoruz” diyor Dinç. Ama sadece çocuklar için değil, kadınlar için de mücadele ediyor. “Woman in games”i de düzenleyen Dinç “Ben bu sektöre girdiğimde çok az sayıda kadının olduğunu görmüştüm. O nedenle böyle bir oluşum kurduk. 3000’e yakın kadına eğitim verdik. Başarılı olan gençlerimizi Danimarka’ya götürdük” diyor.
Kraliçeyi kıskandıracak şapkalar
Dinç’le birlikte köyü geziyoruz. Burada adım başı sanat galerisi var. Tek tek giriyoruz hepsine. Artura Gallery, Suna Tüfekçibaşı Atölyesi, Galerida, Özgül Tasarım, Kuca Seramik Atölyesi ve Küçükköy Kent Müzesi hemen sayabileceklerim. Açıkcası beni en çok Suna Hanım’ın atölye evi etkiliyor. Kocaman tuvallerde süslü yüksek tavanlı atölye evini bize açıyor hemen sanatçı. Hatta köyden etkilenip yönlendirdiğimiz gençlere uzun uzun anlatmış yaptıklarını. Onlar da sanata hevesli bir şekilde döndüler köyden. En eski örneklerinden bugüne baskı malzemelerinin ve aletlerinin yer aldığı Xylography Müzesi ise zamanda yolculuk gibi. Kültürün dünü, bugünü küçük bir köyde karşımıza çıkınca hem şaşırıyor hem de yine o küçük dokunuşa nasıl şükran borçlu olduğumuzu anlıyoruz. Köyde 12 sanat galerisi var. Her birinde de birbirinde özgün eserler. Köyün gezi haritası da hazır. Mutlaka “Özgür Takıl”a uğrayın. Adı gibi özgürlük aşılayan bir yer. İngiliz Kraliyet Ailesi’ni kıskandıracak şapkalar var. Hatta köyün tüm sakinleri orada buluşup şapka partisi bile yapıyor. “Sanatla beslenip, değer katan, fark yaratan projelerin üretildiği yeni bir diyar” olmasını istiyorum diyen Dinç hedefine de ulaşmış. Elbette Küçükköy canlandıktan sonra köylerine dönen Boşnakların açtığı restoranlar, taş evlerin dönüştüğü kafeler yapılan sanat turuna mola vermek için ideal mêkanlar. Yemeklerin çok lezzetli olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Küçükköy, Simay ile Eray Dinç’in girişimi ve ulaştıkları isimlerin desteğiyle kültür, sanat ve teknoloji ile yeniden canlandırılıp küçük bir dünya haline gelmiş. Sanatın, samimiyetin, umudun ve geleceğe inancın canlandığı bir köy...
Küçükköy’den dünyaya
Simay ve Eray Dinç köyü “sanat köyü” olarak projelendirirken üniversitesi, konferans salonu olmasını hayal etmiş. Yaklaşık dört yıl önce Güler Sabancı’yı davet ettiklerini söylüyor köye Simay Dinç. “Hayalimizi anlattık. Kıraarthane’yi gezdirdik. Buranın sanat köyü olmasını, bilim konuşulmasını istediğimizi söyledik. O da bize inandı. Terk edilmiş bir ilkokulun üniversiteye çevrilmesine destek oldu. Ve Sabancı Üniversitesi Yaratıcı Teknoloji Merkezi açıldı. Şimdiye kadar 1500 çocuğa orada eğitimler verildi. Kısa süre önce SENTRUM projesi açıklandı. Enerjisa, Sabancı Üniversitesi ve UNDP ile birlikte buranın sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda gelecek için turizm merkezine dönüştürülmesi üzerine bir proje. Pilot proje seçildi köyümüz. 18 aylık önemli bir proje bu projemiz” diyor. Belediye başkanı da köyün girişine 300 kişilik bir konferans merkezi yaptırarak bir başka hayallerini gerçekleştirmiş. Ayrıca oynanabilir sanat üretmek mottosuyla kurdukları Video Oyun şirketi Recontact Games’in çalışmalarını köyden yürütüyor Simay ve Eray Dinç. Ve tasarladığımız oyunlarla Küçükköy’den 153 ülkeye ulaşıyorlar. Bir müjde daha geliyor Dinç’ten “Köyden dijital hasat için tüm heyecanımızla devam ediyoruz. Steam’de yeni çıkacak oyunumuz Recontact:London Cyber Puzzle’ın lansmanını gelecek ay köyden yapacağız.”
“Yaşamın sırları”
Köyde Simay ve Eray Dinç’in ilk kurdukları yer olan Kıraarthane’de şu anda “Yeni Kapılar Açmak” adlı sergi var. Restorasyanı iki yıl süren mekân için açık çağrı yaptıklarına dikkat çeken Dinç “Çağdaş sanat alanında gelecek vaat eden sanatçıları çağırdık. Yaklaşık 200 sanatçı başvuru yaptı. 35 farklı genç sanatçıya yer verdik. Heykel, video, resim, fotoğraf pek çok farklı alanda işler yer alıyor burada. Pozitif ayrımcılık yaparak daha çok kadın sanatçıların eserlerine yer verdik” diyor. Sergiye neden bu adı verdiklerini ise “Kapılar, medeniyet, mahremiyet, aidiyet ve çoğu zaman güvenin temsilidir. Her kapı birer etkileşim aracıdır, evrendeki boşlukları birbirine bağlar. Arkasındaki yaşamın sırlarını hissettirir. Kapılar, kültürlerarası bir geçittir ve en önemlisi ardındakini merak ettirir. Bir de yaşantımız boyunca bize yeni kapılar açanlar vardır. Bazen ailemiz, bazen tanıdıklarımız. Bazense bir ilham kaynağı” sözleriyle açıklıyor.
Babadan ilhamla
Simay Dinç özellikle çocuklara verdikleri desteği anlatırken babasının hikâyesine dönüyor. Babası, babasını kaybedince aile yokluğa düşmüş. Malatya’da yaşayan babası eğitimine ara vermek zorunda kalmış. Ama okumaktan hiç vazgeçmemiş. İstanbul’dan gelen biri onu öyle çalışırken görünce “senin yerin okul” deyip destek olmuş. Babası okumuş, mühendis olmuş. Sonra da kendi evlatlarını okutmuş. Dinç de şimdi imkânı olmayan çocuklara destek vererek onların kaderini değiştiriyor. Bu hikâyeyi anlatırken gözleri doluyor. Ve biz de onun bu idealizmine bir kez daha hayran kalıyoruz.