Kültür SanatGöbeklitepe müziğe ilham oldu

Göbeklitepe müziğe ilham oldu

30.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Avustralya’da yaşayan müzisyen Oytun Bektaş’ın yeni albümü Göbeklitepe’den ilham alan büyüleyici bir çalışma. Bektaş ilk insanlar gibi yüzünü tarih için keşif alanı olan göğe çevirdiğini söylüyor.

Göbeklitepe müziğe ilham oldu

Seray Şahinler - Tarihin sıfır noktası, dünyanın bilinen en eski ve en büyük tapınma (kült) merkezi Göbeklitepe, günlük yaşantısından ritüellerine gizemini korumakla beraber, büyülü dünyasıyla bugüne de “ışık tutuyor.” Araştırmalar, bilimsel çalışmalar, kitaplar Göbeklitepe’ye perde aralarken, tarihi alanın çekiciliği sanat projelerine ilham vermeye başladı. Avustralya’da yaşayan müzisyen Oytun Bektaş, Göbeklitepe’den ilhamla bir albüme imza attı.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilk ‘Dungeon Synth’ (bir elektronik müzik türü) projesi “Tir” ile tanınan Bektaş’ın Sydney’de kurduğu Orko Production bünyesinde “Ruins Of Xibalba” olarak yayınlanan albümü “Göbekitepe”, binlerce yıllık tarihin, notalara dökülmüş hâli gibi… Dokuz kayıttan oluşan albüm “Sirius” ile başlıyor ve Avustralya’nın dark ambient noise grubu Yetzer’in Göbeklitepe albümü için yaptığı remix şarkıyla sona eriyor. Her tınısı binlerce yıllık tarihe doğru yolculuğa davet ediyor dinleyiciyi.

Melodilerle özgürleştirmek istedim

Şanlıurfa’da yer alan Göbeklitepe aynı zamanda mistik ve büyüleyici bir yer… Bektaş, Göbeklitepe’nin varlığını ve tarihsel misyonunu başarıyla yansıtmış. Yaklaşık bir saatlik kaydı dinlerken gözünüzü kapatıp kendinizi 12 bin yıl öncesinde hissedebilir, o büyüleyici sütunlar arasında gezintiye çıkabilirsiniz. Bektaş, insanlık tarihine ait bilinen en eski kalıntılara dair sanatsal bir betimleme fikriyle yola çıktığını söylüyor: “Oldukça etkileyici bir yer, geçmişe aralanan bir kapı gibi. Bu mistisizmin etkisiyle albümün armonik yapısı çok hızlı şekillendi. Çünkü oranın kendine ait bir hissi, bir yapısı var ve henüz tam olarak bilinmeyen bir döneme ait olması oradaki bilinmezliği melodilere dökmeme izin verdi. Bu bilinmezliği ve mistisizmi müziğime yansıtarak, dinleyiciye Göbeklitepe’yi, geçmişin varlığını hissettirmek ve onları bu mistik yerden ilham alan melodilerle özgürleştirmek istedim.” Göbeklitepe’yi sadece ziyaret edilecek turistik bir alan algısından çıkarıp, insanlık tarihinin bilinmezliğine, bir hiçliğe ya da ait olduğumuz bir DNA’nın deneyimlerine odaklanarak bu melodileri yazdığını söyleyen Bektaş hislerini doğrudan aktardığını da sözlerine ekliyor.

Haberin Devamı

Göbeklitepe müziğe ilham oldu

“Göbeklitepe” albümü şimdiden bir film şirketinin yörüngesine girdi bile. Oytun Bektaş bir film projesi için anlaşma aşamasında olduklarını söylüyor. Albüm sembolik olarak özellikle koleksiyonerler için 50 adet kaset olarak basıldı. Bandcamp üzerinden dijital&fiziki olarak satılan albüme Spotify, Apple Müzik gibi diğer müzik platformlarından erişilebilir.

Haberin Devamı

İnanılmaz bir keşif alanı

Göbeklitepe sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli tarihi miraslarından. Eğer yolunuz birkaç kez düşmüşse her birinde başka bir Göbeklitepe gördüğünüze ve hissettiğinize eminim. 360 derecelik alanı gezerken önce çevrenize sonra gökyüzüne bakıyorsunuz. Çünkü burası geçmişle bugünü buluşturan, yeryüzüyle gökyüzünü konuşturan bir yer. Bektaş da aynı hislerle albümü kaydettiğini belirtiyor ve ekliyor: “Anadolu coğrafyası çok kültürlü ve Anadolu mitleri o topraklarda yaşayan herkesin bir parçası. Biraz derine baktığımızda bu köklerimizi hissetmek mümkün. Fakat Göbeklitepe sadece Anadolu’ya ait bir yer değil daha da eski bir medeniyetten bahsediyoruz. Bu yüzden ben de ilk insanlar, atalarımız gibi yukarı bakmayı tercih ettim. Yukarı bakmak derken gökyüzünü kastediyorum. İnsanlık tarihi için gökyüzü inanılmaz bir keşif alanı, birçok buluş, inanış gökyüzünden temelleniyor; zaman bile… Bir kanıt bulamayacak olsak da eminim ki Göbeklitepe’de yaşayan medeniyet de gökyüzüne bakıyordu ve gördüklerini anlamaya çalışıyordu hatta belki de anlıyor ve yıldızlardan, kosmosdan ilham alıyorlardı. Düşündüğüm bu kozmik bağ beni Göbeklitepe’ye daha da yaklaştırdı ve oradaki deneyimi canlandırarak besteleme sürecini tamamladım.”