Kültür SanatGerçek bir Türk düşmanı

Gerçek bir Türk düşmanı

13.05.2011 - 21:08 | Son Güncellenme:

Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca’nın kitabında günümüzdeki birçok siyasi sorunun 19. yüzyıldaki köklerini ve Gladston’un uğursuz rolünü görüyorsunuz.

Gerçek bir Türk düşmanı

19. yüzyıldaki Liberal Partili İngiliz Başbakanı William Ewart Gladston, sadece Britanya emperyalizminin değil, Osmanlı’da yaşanan Bulgar ve Ermeni isyanlarının da en etkili aktörlerinden biri olduğu halde maalesef hakkında bizde ciddi bir akademik araştırma yapılmamıştı. İlk defa Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, Türk ve İngiliz arşiv belgelerine dayalı mükemmel eseriyle bu boşluğu doldurdu.
Karaca’nın eseri “Büyük Oyun: İngiltere Başbakanı Gladston’un Osmanlı’yı Yıkma Planı” adını taşıyor. Beş yüz sayfalık eserin kaynakçasında çok sayıda arşiv belgelerinden başka Türkçe ve İngilizce 425 kitap ve 209 makalenin bulunması ve beş bine yakın dipnot gösterilmesi, akademik değerinin bir kanıtıdır.
Prof. Karaca, kitabında “Gladston’u anlamadan 19. yüzyılı ve sorunlarını anlamak mümkün değildir; 19. yüzyılı anlamadan da günümüzü ve sorunlarını anlamak imkânsızdır” diyor. Gerçekten, kitabı okurken günümüzdeki birçok siyasi sorunun 19. yüzyıldaki köklerini ve Gladston’un uğursuz rolünü görüyorsunuz.

İlk Neo-Con: Gladston
Gladston’un azgın ve saldırgan bir Evanjelik olduğunu, yürüyeceği siyasi yolun “Tanrı tarafından çizildiğine” iman ettiğini, kendisini “Tanrı’nın adamı” olarak nitelediği kitabın ilk bölümünde okuyoruz.
“Bütün varlığımın kutup yıldızı Hıristiyanlıktır” sözü Gladston’undur. İngiliz kaynaklarına göre, Gladston “kendisinin dünyaya özel bir görevle gönderildiğini ve amacının dünyada Tanrı devleti kurmak olduğunu” düşünüyordu. (Sf. 77)
Muhafazakâr olarak siyaset yoluna çıkmış, 1868 yılında Liberal Parti’nin Başbakanı olmuştu fakat inanç sisteminde temel bir değişiklik olmamıştı:
“Örneğin muhafazakâr iken köleliği savunuyordu. Liberalizme inandığı dönemde de sömürgeciliği savunuyordu. İkisinde de kullandığı temel düşünce ‘medeni olmayanların medenileştirilmesi’ idi. Muhafazakârken dünyanın Hıristiyan imparatorluğuna dö-nüştürülmesinde kendisini Tanrı’nın bir savaşçısı olarak görüyordu. Liberal iken de Hıristiyanlara ait topraklardan Müslümanların çıkarılması gerektiğine inanıyordu...”
Bu itikatla “yüzünü Balkanlara ve Türklere çevirmişti.” (Sf. 101)
Bulgar ve Ermeni komiteciliğinin baş tahrikçisi olacaktı.
İngiliz sömürgeciliğinin kanlı işgallerle yükseldiği bir dönemde ‘Ne-Con’ bir başbakan!

Gladston politikaları
Gladston’a göre “Türkler medeniyetsiz bir ırktır... Kötülüklerini alıp gitmelidirler!” (Sf.172-173) Eline bir Kuran nüshası alarak Avam Kamarası’nda konuşan Gladston’un ünlü cümlesi:
“Bu lanet kitabın takipçileri oldukça Avrupa’ya barış gelmeyecektir!” (As long as there were the followers of that accursed book, Europe would know no peace.) (Sf. 302)
Gladston bu konuşmayı Ermenilerin Sason isyanı için yapıyordu. Bu konuyu Karaca “Sason Ermeni Ayaklanması ve Gladston’un Büyük Ajitasyonu” bölümünde inceliyor. (Sf. 291 vd.) Gladston, bu olaylarda Müslümanların da nasıl katliamlara maruz kaldığını gösteren uluslararası komisyon raporlarını bile görmeyi reddeden kör bir fanatikti. (Mesela sf. 295 vd.)
Prof. Karaca kitabında, Bulgar ve Ermeni isyanlarını “bütün milletlere özgürlük” sloganıyla tahrik eden Gladston’un gaddar İrlanda siyasetini anlatıyor... Sudan’da İngiliz sömürgeciliğine karşı Ahmet Mehdi liderliği’nde çıkan isyanı Gladston’un nasıl kanlı bir şekilde bastırdığını...
Gladston İskenderiye şehrinde sivillere bomba yağdırarak Mısır’ı işgal edecek ve bunu Avam Kamarası’nda “medenilikle barbarlık arasındaki bir mücadele” diye niteleyecek, amacının “Mısır’ı özgürleştirmek” olduğunu söyleyecekti! (Sf. 461 vd.)
Karaca’nın bu kitabını okumadan İngiliz sömürgeciliği ve bizim son yüzyıllık tarihimizi yeterince anlamak mümkün değildir. Kutluyorum Prof. Karaca’yı.