16.02.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL
MÜJDE IŞIL- Nazilere karşı futbol sahasındaki mücadeleyi anlatan Zoltán Fábri’nin “Cehennemde İki Devre”si ve onun yeniden çevrimi olan John Huston’ın “Zafere Kaçış”ı gibi “Zaferin Rengi” de Anadolu’da milli mücadele devam ederken İngilizlere karşı kazanılmış bir futbol zaferine odaklanıyor.
Abdullah Oğuz imzalı “Zaferin Rengi”, 1918’den başlayıp İstanbul’un işgal zamanına götürüyor bizi. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıkmadan önce futbolun halk üzerindeki birleştirici ve umut aşılayıcı gücünün önemini Fenerbahçeli sporcularla paylaşıyor ve onlardan sahadaki mücadelelerine devam etmelerini istiyor. Filmin de temeli ‘futbol sadece futbol değildir’ deyişine dayanıyor. Hikâyenin ana kahramanı, Fenerbahçe’nin kurucu üyesi ve efsane kaptanı Galip Bey. Onun hem futbolcu hem de milli mücadele destekçisi olarak çabalarını izliyoruz. Ama Sabri Bey hariç takımın diğer önemli isimlerini detaylandırmaya gerek görülmemiş. Milli duyguları yükselten hikâye, Galip Bey ile sevdiceği Peyker Hanım’ın ilişkisi ve filmin başkötüsü John Bennett’ın şeytanlıkları üzerine kurulmuş. Böylece filmin süresi 2.5 saati bulmuş ve biraz da tv dizisi gibi bölümlere uzamış. Bu noktada Yüzbaşı Bennett’ın Arabistanlı Lawrence’a benzer, tek başına filmi yapılabilecek bir karakter olduğunu da belirtmek gerek. Filmin aşk ilişkisi ve kötü karaktere odaklanması, takımdaki diğer kahramanları teğet geçmesi General Harington Kupası’nın heyecanını da azaltmış. Jenerikte verilen yazılı bilgiler, filmdeki eksikleri tamamlamış.
Atatürk’ü canlandıran Yiğit Özşener’in yüzüne uygulanan makyaj hayli abartılı duruyor. Son dönemde perdede sıkça izlediğimiz Kubilay Aka, Galip Bey’de başarılı. Nejat İşler’in Sabri Bey, Timuçin Esen’in Demir Bey, Gülper Özdemir’in Peyker, Gonca Vuslateri’nin Vera, Yılmaz Bayraktar’ın Yüzbaşı Bennett ve Birce Akalay’ın Halide Edib performansları da öne çıkıyor.
Geleceği gören kadın
Marvel Evreni’nin kahramanlarından Cassandra Webb’in hikâyesi, Dakota Johnson’ın oyunculuğunda ve “Madame Web” adıyla perdeye geliyor. Filmde, Manhattan’da sağlık görevlisi olarak çalışan Cassandra, sezgileriyle gelecekte olacakları görmeye başlıyor. Cassandra’nın filmini, tv kökenli hemcinsi S.J. Clarkson yönetiyor.