28.09.2021 - 14:34 | Son Güncellenme:
Bebekler, antik çağlardan 21’inci yüzyıla kadar insanın kendi benzeri olarak biçimlendirdiği, inanç ve kültür objesi, aynı zamanda da çocukların oyuncağı. Batı’da, Ortaçağ’da cadılıkla ilgili kullanılan balmumu bebekler varken, Rönesans ile birlikte soylu kadınların moda merakı için yapılan, süslü dantelli elbiseleri olan ahşap bebekler ortaya çıkıyor. Farklı coğrafyaların yerel halklarının geleneksel yöntemlerle elde ürettiği bebekler, sanayi devrimiyle birlikte yerini büyük fabrikalarda porselen ve plastikten seri üretilen, daha ucuza mal edilen bebeklere bırakıyor.
Rahmi M. Koç Müzesi’nin üç yıla yayılan kapsamlı ve titiz bir hazırlık sürecinin ardından Rahmi M. Koç Müzesi Restoratörü Serra Kanyak’ın küratörlüğünde gerçekleştirdiği “Dünya Bebekleri Sergisi”, 18’inci yüzyılın ahşap bebeklerinden Anadolu’nun bez bebeklerine, Asya ve Afrika inanç bebeklerinden moda bebeklerine, korku bebeklerinden geleneksel dünya bebeklerine, otomat bebeklere kadar literatüre girmiş farklı bebek türlerini özel bir seçki ile sunuyor. Sergi, hem bebek kavramının tarih öncesinden bu yana kullanım amaçlarını anlatıyor hem de yüzyıllar içinde bebek sanayisinin geçirdiği büyük dönüşüm ziyaretçilerin deneyimine açılıyor.
“Bebek deyip geçmemek lazım”
Müzenin kurucusu Rahmi M. Koç, “Dünya Bebekleri Sergisi”nin hayata geçmesine öncülük etti. Kişisel koleksiyonunda bulunan bebekleri sergilenmesi için projeye dahil eden Koç, bu süreçte yurt dışına yaptığı seyahatlerde de eksiklerin tamamlanması için çeşitli bebekler satın aldı. Koç’un kişisel koleksiyonunda 18’inci yüzyıl Napoliten bebekleri, 19’uncu yüzyıl Asya bebekleri ve kuklaları ve 20’nci yüzyılın başına tarihlenen kıymetli porselen bebekler, otomat bebekler, Santon bebekler ve kuklalar bulunuyor.
Bebeklere sadece oyuncak gözüyle bakmamak gerektiğini söyleyen Koç, “Vaktiyle müzeler sadece kendi ihtisas konularında veya sahalarında sergiler açarken, şimdi alaka çekebilecek hemen her konuda sergi açıyorlar. İlk bakışta bebek sergisinin sanayicilikle ne ilgisi var diye akla gelse de, unutmamak gerekir ki oyuncak yapımı da kendi başına bir sanayidir. Biz, Rahmi M. Koç Müzesi olarak çeyrek asırlık tarihimizde, İstanbul halkına ve devamlı ziyaretçilerimize değişik bir kulvarda hareket getirmek istedik. Bu vesileyle çok geniş ve derin olan bebek konusunu ele aldık. Ne tür bebek olursa olsun, hangi ülkede yapılırsa yapılsın, hangi derde deva olursa olsun, bebek yapımı, giysisi, kalitesi, prezantasyonu ile başlı başına bir meşgale, sanat ve sektördür. Adeta ülke kültürünün yansımasıdır. Üç yıllık sıkı bir çalışma, satın alma, ödünç alma, hediye alma, konuyu derinliğine araştırma ve çeşitli seyahatler sonucunda bu sergiyi bir araya getirebildik. Her milletten, her yaşta, kız olsun, erkek olsun, ziyaretçilerimizin merak ve beğeniyle sergimizi gezeceklerini ve bu vesileyle bebekler hakkında pek çok yeni bilgi edineceklerini ümit ediyorum. Neticede hepimiz bir gün bebek olduk, sevildik ve o küçüklük safhasını yaşadık. Dolayısıyla, ‘bebek’ deyip geçmemek lazım” dedi.