Burası İstanbul: Kent ve doğa arası

Seray Şahinler - Yapı Kredi Kültür Sanat’ın yeni sergisi “Burası”, dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen’in katılımıyla düzenlenen basın toplantısıyla ziyarete açıldı. Pandemi döneminde temelleri atılan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen sergi, İstanbul’u geçmişten bugüne doğa, kültür, çevre ve mimari perspektifinden ele alıyor.

İstanbul Kent Müzesi, Atatürk Kitaplığı ve İBB arşiviyle koleksiyonlarından hazırlanan “Burası”, adını Füsun Onur’un 1993 tarihli aynı adlı işinden almış. Sergide karşılaştığımız “Burası” ise kent ve doğa arasındaki ilişkiyi İstanbul temalı sanat eserleriyle anlatıyor. Şehrin doğasıyla ilişkili imgelere ve temsillere dikkat çeken işler, iklim krizine ve çevre sorunlarına da temas ediyor. Özellikle kentin kültürel ve politik dönüşümüne dair sorgulamalar ön planda.

Serginin kavramsal çerçevesi çizilirken tıpkı İstanbul gibi geçmiş ve bugün arasında bir köprü kuruluyor. Neredeyse bir asıra yayılan sergide İstanbul ressamlarının eşsiz tablolarına, 1920’lerde hazırlanan haritalara, kentin üretim kültüründen parçalara, kartpostallara, yayınlara, hat çalışmalarına ve albümlere odaklanırken şehrin sanatsal üretiminin katmanlarına da tanık oluyoruz. Bu üretime Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şevket Dağ, Feyhaman Duran gibi isimlere İnci Eviner, Selma Gürbüz, Ali Taptık, Canan Tolon, Burak Delier eşlik ediyor. Şehrin yaşadığı dönüşüm kuşaklar arası etkileşimin ve şehre nereden bakıldığı sorusunun da cevabı. Tanzimat ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki manzaralar şehrin güzelliklerini ortaya koyarken, güncel işler ise özellikle mimari ve çevre açısından yaşanan dönüşümlere dikkat çekiyor.

Sorumluluk çağrısı

Küratör Kevser Güler, serginin çok yönlü bir davet olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bugün kenti düşünmeye dair ilham verici bir başlık düşündük. Burası her zaman zamansal ve mekânsal bir kesişim. Zamanla beraber örgütlenen yerleşme etiğinden geliyor. Sergi, izleyiciyi nasıl bir kent kuruyoruz diye düşünmeye davet ediyor. Aynı zamanda koleksiyonlara dair sorumluluklarımızı düşünmeye de bir davet. Bir kamu kurumunun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kentle ilgili biriktirdiklerinin neler olduğunu keşfetmek… Sergi, çeşitli üretimleri bir araya getiriyor. Hem kente dair en yaygın imgeleri barındıran parçaları hem daha fiziksel çevreyi doğal olmayan öğelerle düşünen çağdaş yapıtları göreceksiniz. Zengin bir malzeme var.”