"Ağır Roman / Doğu Yakasının Hikâyesi" / Rejisör: Aysun
Aslan. Müzik: Fahir Atakoğlu / Dekor tasarımı: Hayati Ata / Kostüm tasarımı: Ayşegül Alev / Oyuncular: Sibel Sürel, Alkış, Peker, Can Tunalı, Arkın Zirek, İlke Kodal.
Metin Kaçan’ın 90’lara damgasını vuran ve Mustafa Altıoklar tarafından beyazperdeye aktarıldığında da büyük ses getiren yapıtı "Ağır Roman", İstanbul’un merkeze en yakın varoşlarından Dolapdere’deki Kolera Sokağı’nda değişik kültürden insanların hayatlarına koşut olarak bir ailenin yaşadığı öyküyü konu alıyor. Gıli Gıli Salih, mahallenin kabadayısı Sado’nun öldürülmesinin ardından Kolera’nın sesi olmak için kabadayılığa soyunur. Ancak Salih, hayat kadını Tina’ya âşık olunca, kabadayılığı bir yan uğraş gibi algılar. Gerektiği kadar kötü olamadığı için kabadayılığın raconlarını yerine getiremeyen Salih’in aşkının yanına bir de ailesinin yaşadığı parçalanma eklenir!
"Ağır Romanöda, klasik bale kökenli ve modern dansla pek hasır neşir olmamış bir ekibin, dans tiyatrosu türünde eser vermek adına gayret sarf ettiği ortada. Ancak dansçıların teknik ve estetik kapasitelerini zorlamalarına rağmen dans tiyatrosu adına bir başarıyı yakaladıklarını söylemek güç. "Ağır Romanöda dansa eşlik eden diyalogların net bir biçimde anlaşılamaması da dans tiyatrosu adıyla seyirci karşısına çıkartılan yapımın diğer handikapı. Aynı şekilde "Ağır Roman"ın, "parlak" ve "keskin" karakterleri sahne üzerinde beklenen ölçüde belirginleşemiyor. İkili danslardaki uyum problemi ile toplu danslardaki senkron sorunu da "Ağır Roman"ın dağınık bir yapıda gelişmesine neden oluyor.
Dansçıların donanım(sızlık)ları gereği düşmek zorunda kaldıkları bu batağa saplanmadan kurtulan tek isim ise İmine rolünü canlandıran Sibel Sürel. Sürel, kocasının despotluğu sonucu evine kapatılmış, oğullarının evden kopuşuna ses çıkaramamış "örselenen" ve "hayatı gasp edilen" İmine’nin dramını başarıyla taşıyor sahneye. Sürel, rahat ve kıvrak dansının yanı sıra jest ve mimiklerini de dozunda kullanıyor. Ayrıca sanatçının, koreografinin, anlatılan hikâyenin geçtiği mekândan soyutlanamayacağı gerçeğini kavradığı da aşikâr.
Fahir Atakoğlu, Kolera Sokağı’nın dipsizliğini ve kahramanlarının sertliğini, perküsyon ağırlıklı tınılarla süslediği enfes müziklerle ortaya koyarken, romanın ruhunu ve ritmini de başarıyla yakaladığını kanıtlıyor. Sinemadaki katlar arası geçiş tekniğinin uygulandığı dekor tasarımının yazık ki gereksiz ayrıntılardan kurtulamadığı "Ağır Roman"ın fazlasıyla sınıfsal ve yerel kalan kostümleri de eserin çarpıcı ve yaratıcı bir görselliğe dönüşmesine engel oluyor.
İstanbul
Devlet Opera ve Balesi
(0212 243 20 11)