15.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Nil Kural
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenecek 39. İstanbul Film Festivali, koronavirüs salgının ardından ileri bir tarihe ertelendi. Ancak izleyicisinden uzak kalmak istemeyen festival, programından 15 filmlik bir seçkiyi bugünden 29 Mayıs’a kadar izleyiciyle buluşturuyor. Gösterilecek 15 film arasında Avrupa’nın büyük festivalleri Cannes, Berlin ve Venedik’ten seçilen yapımlar yer alıyor ve filmler Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşuyor.
Festivalin çevrimiçi galaları filmonline.iksv.org adresinden izlenebilecek. Tek film 9 TL, 15 filmlik kombine bilet 99 TL karşılığında erişilebilecek. Filmler, 5 gün boyunca kişisel erişime açılacak ve 30 saat boyunca izlenebilecek. Her seans için sınırlı bir kapasite söz konusu. Türkçe altyazılı olarak yapılacak gösterimlerin biletleri satışta.
Gösterilecek filmler arasında dikkati çeken filmlerden biri bugünden itibaren çevrimiçi izlenebilecek Burhan Qurbani’nin bu yılki Berlin Film Festivali’nde yarışan filmi “Berlin Alexanderplatz”. Film, Alman edebiyatının Alfred Döblin imzalı klasik eserini (1929), bugünün Berlin’ine taşıyor ve eserde Alman olan ana karakteri bir Afrika göçmeni olarak yorumluyor. Döblin’in romanı 1980 yılında Rainer Werner Fassbinder tarafından çekilen TV dizisi uyarlaması Yeni Alman Sineması’nın ünlü isminin en önemli yapıtlarından birine dönüşmüştü.
Çin’in değişimi
22 Mayıs’tan itibaren izleyiciyle buluşacak “Deniz Mavileşene Dek Yüzmek / Swimming Out Till the Sea Turns Blue” ise çağdaş Çin sinemasının gözde yönetmeni ve Çin’den değişimi göstermedeki başarısıyla usta sıfatı kazanan Jia Zhang-ke’nin imzasını taşıyor. Cannes’ın da aralarında olduğu en önemli festivallerden kurmaca filmleriyle ödüllerle dönen Jia Zhang-ke, Berlin’de izleyiciyle buluşan “Deniz Mavileşene Dek Yüzmek”te bu kez bir belgesele imza atıyor. Aralarında Yu Hua’nın da olduğu farklı kuşaklardan yazarlarla yapılmış söyleşilere yer veren filmde Zhang-ke, bir kez daha Çin’deki değişimi gösterirken bu kez belgesel sinemanın anlatım araçlarına başvuruyor.
İsviçre’den kardeşler
Çevrimiçi gösterimi 23 Mayıs’ta başlayacak “Kız Kardeşim / Schwesterlein”, Stéphanie Chuat ile Véronique Reymond’ın imzasını taşıyan İsviçre yapımı bir film. Bu yılki Berlin Film Festivali yarışmasında dikkati çeken yapım, kardeşinin hastalığıyla boğuşan bir oyuncuyu merkeze alıyor ve abi-kız kardeşi canlandıran Nina Hoss ve Lars Eidinger’in performanslarıyla öne çıkıyor.
1950’lerden günümüze
Andreas Horvath’ın yönettiği ve 24 Mayıs’ta çevrimiçi galası başlayacak “Lillian” ise ilk gösterimini geçen yılki Cannes Film Festivali’nin Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde gerçekleştirmişti. “Helmut Berger, Actor” adlı belgeselle tanınan Horvath, 1950’lerde geçen gerçek bir hikâyeyi günümüze taşıyor: Polonya göçmeni genç bir kadının New York’tan Kanada’ya yaya olarak yaptığı bir yolculuk. “Lillian”da ise ana karakter bir Rus göçmeni ve günümüz ABD’sinde hiç konuşmadan ve kimseden yardım istemeden yürüyerek Kanada’ya gitmeye çalışıyor. Horvath, bu güçlü ve sessiz karakterin rehberliğinde izleyicisine güçlü bir Amerika portresi de sunuyor.
London uyarlaması
28 Mayıs’ta gösterilmeye başlanacak “Martin Eden”, Jack London’ın ünlü romanının İtalya yapımı uyarlaması. Pietro Marcello’nun yönettiği ve geçen yıl Venedik Film Festivali’nde yarışıp En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’yle dönen film, London’ın hikâyesini 20. yüzyılın Napoli’sine taşıyor. Marcello’nun London’ın 1909 tarihli romanını 1970’lerde çekilmiş gibi gözüken bir dokuyla aktaran filmi, yakın dönemin edebiyat uyarlamalarının en iyilerinden biri.