Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Yılan ya da örümceklerle son yıllarda şehir merkezlerinde daha sık karşılaşılabiliyor. Kış uykusundan uyanan yılanlar, birçok kişinin korkulu rüyası olarak çimenlik bölgelerde piknik yapanlar başta olmak üzere birçok kişiyi tedirgin edebiliyor. Nitekim Türkiye'nin dört bir yanından da yılan sokmalarıyla ilgili haberler gelmeye devam ediyor. Son olarak Artvin’de bir kadın bahçede asma yaprağı toplarken yılan tarafından ısırıldı. Sonrasında bulantı, karın ağrısı ve kaşıntı gibi belirtiler yaşayan kadın baygınlık geçirince yakınları tarafından acil olarak hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımlık olan hastanın beynine pıhtı attı ancak tedavilerle yaşama yeniden bağlandı. Yine Elazığ'da halk arasında 'et yiyen örümcek' olarak bilinen Sarıkız örümceğinin ortaya çıkması tedirginlik yarattı. Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Elazığ Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Veteriner Hekim Cazim Bulut, zehirli yılan ve örümceklerle ilgili çok önemli bilgiler verdi.
Türkiye'de şu ana kadar toplamda 59 tür yılandan 17'sinin zehirli olduğu biliniyor. Bu zehirli türler arasında boyları 15 santimetreye kadar ulaşabilen sarıkız örümcekleri de yer alıyor. Elazığ Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Hekim Cazim Bulut, son günlerde sıklıkla karşılaşılan yılanların iklim değişikliğinin bir göstergesi olabileceğine dikkat çekerek, bu durumun canlıların üreme dönemlerinin uzamasına ve çiftleşme için uygun şartların daha uzun süre sağlanmasına bağlı olabileceğini söyledi. Bulut, ayrıca herkesin teknolojiye kolayca ulaşmasının yılanları daha sık görmeye neden olabileceğini şöyle açıkladı:
"Gelişen teknoloji sayesinde geçmişe oranla artık çok daha fazla kişinin elinde telefonu ve internet erişimi var. Bu da yılan ya da örümcek görüldüğünde hemen kaydedilmesine ve paylaşılmasına olanak sağlıyor. Hayvan popülasyonunda bir artış olmasa da medyaya daha fazla yansıdığı için popülasyonun arttığı zannediliyor."
İnsanların, bu canlıların doğal ortamlarında daha çok zaman geçirmesinin, onlarla karşılaşma ihtimalini de artırabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Aydın ise, "Yılanlar yaz aylarında kış uykusundan uyanarak aktif hale gelirler ve tabiatta, kırda, bağda ve bahçede yaygın olarak görülürler. Bahar ve yaz aylarının gelmesiyle insanlarımız daha çok kırda ve bahçede vakit geçirmeye başlıyor. Bu nedenle de yılanlarla karşılaşılma ihtimali bu dönemde artışa geçiyor" diye konuştu.
RENKLERİNE ALDANMAYIN! İŞTE ZEHRİN İŞARETİ
Veteriner hekim Cazim Bulut, yılanların belli başlı özellikleri sayesinde zehirsiz oldukları anlaşılsa da olası sokulma anında bunun sorgulanmaması gerektiğine değindi. Bulut, zehirli yılanların dış görünüşlerindeki detayları şöyle sıraladı: "Kuyruklarının kısa ve keskin oluşu, kafasının üçgen şeklinde, göz çevresinde pulların sık olması yılanın zehirli olduğu anlamına gelir. Renklerinin bizi yanıltmaması gerekiyor. Farklı renklerde olsalar dahi yine de zehirli olabilir. En zehirli türler arasındaki engerek yılanı dünyada ve Türkiye’de görülür. Gri ve kum renginde olabilirler."
HAYAT KURTARAN 4 İPUCU
Prof. Dr. Ahmet Aydın yılan sokması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna gitmeden önce yapılacak ilk yardımla ilgili 4 önemli ipucu paylaştı:
- Hastanın sakin tutulması sağlanmalı ve hareketleri sınırlandırılmalı.
- Sağlık kuruluşuna gitmek zaman alacaksa ve sokulan vücut bölgesi kol ve bacaklar gibi uygun bir bölgeyse kalp hizasından aşağıda tutulmalı.
- Isırılan bölgenin üzerine soğuk uygulaması, zehrin vücutta yayılmasını kısmen de olsa önleyebilir.
- Mümkünse ve görülmüşse ısıran yılanın fotoğrafı çekilmeli çünkü tedaviyi yönlendirebilir. Ancak çok da önemli değil. Zira Türkiye’deki panzehirler ülkemizde bulunan zehirli yılanlara etkili polivalan (Bir mikroorganizmanın pek çok farklı alt tipleri veya serotiplerine karşı geliştirilen ve canlıya uygulandığı zaman canlıyı bu mikroorganizmanın oluşturabileceği tüm enfeksiyonlara karşı koruyabilen aşı) bir panzehirdir.
"Yılan zehirleri başlıca sinir sistemi üzerinde, kaslarda, böbreklerde toksik etki gösterirler. Kanamaya veya damar içinde kan pıhtılaşmasına yol açarlar. Hücrelerin ölümüne yol açarlar. Yılan ısırığı sonrası ısırılan bölgeye turnike uygulaması yapmayın, doğrudan buz koymayın, ısırılan bölgedeki zehri akıtmak gibi yanlış bir düşünceyle kesi atmayın ve ısırılan bölgeyi asla ağızla emmeyin." - Prof. Dr. Ahmet Aydın
TEK TEHLİKE YILAN DEĞİL, AKREBE DE DİKKAT!
Yılanların yanında et yemesiyle anılan sarıkız örümcekleri ve yeterince dikkat çekilmeyen akreplerle ilgili de konuşan Prof. Dr. Aydın, “Ülkemizde örümcek ısırmalarına bağlı ciddi zehirlenme vakalarına çok sık rastlanmıyor. Yaz ayları örümceklerin de yaygın bulunduğu mevsim ancak örümcekler çok fazla bir sorun oluşturmuyor. Örümceklere göre akrep sokmaları daha önemli bir problem. Ülkemizde önemli akrep türleri bulunuyor. Her yıl belirli sayıda vakalar görülüyor. Ancak akrep sokmalarından ölüm oranı oldukça düşük. Akrep sokmaları için Sağlık Bakanlığı'mız akrep panzehiri tedarik edip ihtiyaç duyulan hastanelere dağıtıyor" bilgisini paylaştı.
Prof. Dr. Aydın, doğal bir ortamda zaman geçirirken bu canlılara karşı alınacak önlemleri de şöyle sıraladı:
- Ayakkabılarınızı açık arazide çıkardıktan sonra tekrar giymeden önce içlerini mutlaka kontrol edin.
- Yaşadığınız yerlerde taş ve ağaç yıkıntıları varsa bu bölgelerden uzak durun.
- Büyük taş veya kaya parçalarını yerinden oynatmak isterseniz dikkatli olun, altında bir yılan veya akrep olabilir.
- Ayakkabıların boğazlı olması iyi bir önlem olabilir.
- Uzun otlar arasında dolaşmayın.
- Arazide dolaşırken bir çubuk veya sopa ile otları kontrol ederek ilerleyin.
- Ayaklarınızı sert olarak yere vurup gürültü çıkarın. Bu, yılanların uzaklaşmasını sağlar.
- Gözünüzün görmediği yerlere el yordamıyla ulaşmayın.
- Yerde ölü bir yılan görseniz dahi çıplak elle dokunmayın. Yılan ölü olsa bile refleks olarak ısırık meydana gelebilir.
- Arazide çadır benzeri bir kamp yapılacaksa çadır veya kamp etrafının bir böcek öldürücüyle çevrilmesi bu canlıların yanınıza gelmesini önleyebilir.