30.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Hasan Mert Kaya - Tütün kullanımının yol açtığı zararlar günümüzde devlet kurumları tarafından gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle ürün üzerinde ürkütücü görsellerle belirtiliyor, sağlık organizasyonları tarafından tiryakiler sürekli uyarılıyor. 21. yüzyıl başlarında gelişerek bugüne gelen bu farkındalık kolay oluşmadı. 20. yüzyılın ilk üç çeyreği özellikle Amerika’da tütün kullanımı müthiş kampanyalarla özendirildi. Filmlerde en karizmatik rollerdeki oyuncuların en can alıcı sahnelerine hep o iki parmak arasından yükselen duman eşlik etti. Eski zamanlarda tütün uzun çubuklarla tüttürülerek içilirdi. Bakım ve temizlik gerektiriyordu.
İnce sigara kâğıdı
Öte yandan çubuğun taşınması, doldurulup yakılması bir meşgaleydi. Dolayısıyla tütünün ticarileşmesinin ve yaygın kullanımının önünde ciddi bir engeldi çubuk. İşte bu ve benzeri durumlar ticari akıl sayesinde “aşıldı” ve 19. yüzyıl başlarında incecik sigara kâğıtları piyasaya sürüldü. Yeni bir iş alanı doğmuştu. Bu iş alanı da her alanda olduğu gibi beraberinde rekabeti getirdi. İpeksi, arkası görünecek kadar ince bir tül gibi olan tütün sarma kâğıtları, onları bir arada tutan daha kalın kâğıttan bir paketin içinde satışa sunuldu, adeta minyatür bir defter gibi.
Tütün kâğıtlarını albenili kılacak, bir başka deyişle, rekabeti yaşatacak mecra da işte bu kalın kâğıt kapaklardı. Hızla markalaşmalar yaşandı. Tütün kâğıtlarının ortaya çıktığı zamanın ruhu, Eric Hobsbawm’ın iki kelimelik o muhteşem tabiriyle, “Aşırılıklar Çağı / Age of Extremes” idi. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başları artan ulus devlet, yükselen milliyetçilik akımları, çıkan savaşlar ve yaşanan mücadelelerin tamamı bu minik tütün defterlerinin konusu oldu.
Tasarım yarışı
Ürünü cazip kılmak için ışıl ışıl, rengârenk, bol resimli ve gösterişli kapak tasarımları yapıldı. Sarma kağıtları, tütün kullanımının çok yaygın olduğu Avrupa ve Osmanlı pazarlarına da hızla ulaştı. Üzerindeki görsel zenginliğin en çeşitli ve en yaygın olduğu örnekler de Osmanlı pazarı için sarma kâğıdı üreten ticari firmaların ürünlerinde ortaya çıktı. Nedeni ise dağılan, kuşatılan Osmanlının içte ve dışarıda yaşadığı askeri ve siyasi çalkantılardı. Firmalar için bu bir fırsattı; yaşanan her olayı konu edinen tasarımlarıyla yüzlerce farklı tütün kâğıdı üretildi.
19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başları Osmanlı coğrafyasında demiryolu yapımına ağırlık verilen bir dönemdi. İstanbul’dan Medine, Mekke ve nihai olarak Yemen’e ulaşması planlanan Hicaz Demiryolu kuşkusuz ana projelerdendi. Çıkarılan ve üzerinde “Hicaz Demiryolu menfaatine mahsustur” ibareli tütün kâğıdının satışı ile projeye hatırı sayılır gelir sağlandı. Projenin kolları Şam’a, Hayfa ve Kudüs’e uzanıyordu. Öte yandan Anadolu’da ve diğer Osmanlı topraklarında da çeşitli hatlar kuruluyordu. Aydın – Kasaba Demiryolu, Erzurum – Bağdat, Selanik – Mitrovica hatları için de sarma kâğıtları üretilip satıldı ve projelere destek sağlandı.
Hayatın her alanında
Osmanlı piyasasına ithal ve yerli üreticilerin sunduğu tütün sarma kâğıtlarına bakıldığında bir dönem aralığında yaşanan aşağı yukarı tüm gelişmelerin izleri görülür. Hastaneler, rüştiye mektepleri gibi okullar ve askeri amaçlı kuruluşlar sarma kâğıdı ürettirip kendi adları ile satarak gelir elde etmeye çalışırdı.
Yağcızade Şefik Bey ve arkadaşlarının idaresinde kurulan Donanma Cemiyeti tütün kağıdında Barbaros Hayreddin Paşa Zırhlısı, Trablusgarp Savaşı’na destek için satılan kâğıtta ise dikkat çekici deniz ve kara savaşları tasvirleri dikkat çeker. Yetimlere yardım, Yedikule Ermeni, Rum Hastanelerine yardım, Emeklilere, yetimlere, muhacirlere yardım kâğıtları dönemin sosyal dayanışma ruhunu yansıtır.
Düşman işgaline uğrayan vatanı kurtarma uğrunda kadını, erkeği, genci ve ihtiyarı ile bir olup mücadele eden insanlarımızın bu gayretini desteklemeye yönelik tütün kâğıtları da gururumuz olan o günlerin izlerini günümüze taşır. Türk Kuvveti, Anadolu Kahramanları, Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir Fatihi ve Kahraman Türk tütün kağıtları ögürlük mücadelesinin dönem tanıklarıdır.
Nuri Demirağ imzası
Milli uçak hamlesinin Vecihi Hürkuş ile birlikte ilk mimarlarından olan Mühürdarzade Nuri Bey (Demirağ) 252 Lira sermaye ile başladığı tütün kâğıdı işinde kendisi de bir işçi gibi çalıştı, ürünleri kesti, paketledi ve taşıdı. Çıkardığı ürüne “Türk Zaferi” adını verdi. Üzerinde şu yazıyordu: “Türk zaferini her Türk’ün kalbinde yaşatmak ve kurtuluş günlerini kutlamak için bu kâğıdı üretmeye başladım. Aziz kardaş, düşün. Hedef ve gayeni iyi bil. Keseni, sıhhatini ve milli iktisadı korumak için bu kâğıdı kullan. Türk Zaferi ile hiçbir kâğıt müsabakaya çıkmadı ve çıkamaz. Dünyanın en iyi kâğıdıdır. Gizli şirketi olmayan yegâne Müslüman ve Türk malı üretimidir. Bu kâğıdın daha iyisini ispat edene 10 bin lira verir, fabrikamı yıkarım.”
Tütün kâğıtları alanında kıran kırana bir rekabet söz konusuydu. Yerli Türk markaları hem kendi aralarında hem de yurt dışından ithal gelen markalarla rekabet halindeydi. Piyasada ayrışmak ve öne geçmek isteyen markalar farklı bir pazarlama yöntemi geliştirdi ve üzerinde Osmanlı hisse senedi, tahvil basılı olan tütün defterleri üretip piyasaya sürdü. Böylece tütün kâğıdını kullandıktan sonra kapaklarını biriktirip değerlendirebilecekleri tahvillere sahip olabiliyordu tüketiciler.
Savaşın bir Cilvesi
Tütün kâğıtları malzemesinin kolay yıpranırlığı nedeniyle son yıllara kadar oldukça az görülen ve nadir efemerik bir materyaldi. Halen de belli başlı dönem markaları nadir olma özelliğini sürdürüyor. Fakat Suriye iç savaşının başladığı yıllarda, Halep tarafından gelen bir tacirin İstanbul’da dört, beş büyük bavul dolusu tütün kâğıdını piyasaya sürmesiyle koleksiyonerler arasında müthiş bir sevinç dalgası oluştu. Bilinmeyen, hiç görülmemiş yeni tütün kâğıtları çıktı. Adeta kapanın elinde kalan bu bavul malı kâğıtlar sayesinde hem yeni koleksiyonerler oluştu hem de bu alandaki hafıza zenginleşti.
Amerika’da başlayıp hızla Avrupa ve Osmanlı coğrafyasına gelen tütün kâğıtları tasarımları, içerik ve yerli, yabancı çok çeşitli markalarıyla son dönem Osmanlı tarihine ilişkin çok nitelikli ve zengin bir veri sunar. Koleksiyonerler ve dönem araştırmacıları için eşsiz bir kaynak tütün kâğıtları. Küçücük ve dar bir alana sığdırılan resimler, haritalar, portreler, manzaralar, savaş ve propaganda tasvirleri ile hem sanatsal ve hem de tarihi birer bilgi kaynağıdır bu minik defterler.
Sultan II. Abdülhamid döneminde kurulan Hamidiye Kâğıt Fabrikası Osmanlı tütün kâğıtları üretiminde önemli bir adım oldu. 20. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde artan nüfuslar ve konvansiyonel üretim teknolojileri ile tütün kâğıdı üretimi hızla marjinalleşti. Daralan piyasası ve değişerek çeşitlenen reklam, propaganda mecraları tütün kâğıtlarını hayatın olağan akışı içerisinde marjinal bir noktaya çekti ve nostaljik koleksiyon materyaline dönüştü bu küçük ama renkli defterler.
Cins-i Âlâ Cigara Kâğıdı
Türkçe örneklerinin yanı sıra Rumca, İbranice, Ermenice, Rusça, Arapça gibi Osmanlı topraklarında yaşayan farklı milletlerin dillerinde de çıkan örnekleriyle zenginleşen tütün kağıtlarının bu çok kültürlü dünyası ne yazık ki az biliniyor. İçlerinde benim de olduğum az sayıda koleksiyoner bu konuda çaba göstermekte.
Tütün kâğıtları konusundaki en değerli çalışma ise sayın Uğur Yeğin’in hazırlamış olduğu Cins-i Âlâ Cigara Kâğıdı, Ambalajlar Üzerinden Osmanlı’da Grafik Sanatına Bakış adlı kitap. Bu yazıyı okurken ben de bu değerli çalışmadan çok yararlandım. İlgilenenlerin başvuru kaynağı niteliğindeki bu eseri mutlaka edinmelerini tavsiye ederim.
Önemli bir detay
Osmanlı tütün sarma kâğıtlarında “Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de tahlil olunmuştur” ibaresi dikkat çeker. Dönemin en itibarlı tıp eğitimi okullarından olan Mekteb-i Tıbbiye’nin denetimi üründe aranan önemli bir detaydı.
Kâğıttaki mesaj
Trablusgarp Tütün Kâğıdı üzerindeki ibare: “Ey hamiyetli Osmanlı vatandaşları; Vatanımızın kıymetli bir parçası olan Trablusgarb’a karşı emsali görülmemiş hukuksuz bir taarruza uğradığı şu günlerde her vakitten daha ziyade muhabbetimizi ve hamiyyetimizi gösterelim. Orduyu ve donanmayı unutmayalım.”