GündemTürkiye’nin yeni yaşam gerçeği

Türkiye’nin yeni yaşam gerçeği

01.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Hayvansal hiçbir gıda ve ürünün tüketilmediği veganlığın neden tercih edildiğini, nasıl beslendiklerini, sağlık açısından etkilerini, çocuk veganlar, vegan menü ve içeriklerin sunulduğu mekânları mercek altına aldık...

Türkiye’nin yeni yaşam gerçeği

Mert  İnan / BAŞLARKEN

Haberin Devamı

Hayvansal kökenli gıda ve ürünlerin tüketilmesinden uzak duran veganların sayısı gün geçtikçe artarken; Milliyet, “zengin semtlerden” orta sınıfta da hızla yayılmaya başlayan veganizm akımını mercek altına aldı. Türkiye’de ilk duyulduğu zamanlarda “marjinallik, özentilik” gibi küçümseyici gözlerle bakılan veganlık; yemeiçme, turizm sektörünün yanı sıra toplumun geniş kesimi tarafından da kabullenilmiş durumda. Sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’de değil, birçok Anadolu şehrinde veganlara özel yemeiçme mekanları açılmaya, market raflarındaki vegan ürün çeşitliliği artmaya devam ediyor. Veganlara özel etsiz ancak et kıvam ve tadına benzer kebapların, köftelerin yanı sıra süt içermeyen peynir ve yoğurtlar da her yerde göze çarpıyor. Türk veganların sayısının 100 bini geçtiği tahmin edilirken, bu yola giren birçok ebeveyn ise çocuklarını da inandıkları yaşam felsefesi doğrultusunda yetiştiriyor. Ancak tüm değişim rüzgarına karşı bir kesim veganizmi halihazırda “büyük oyunun, yapay et ve kapsül ile beslenmeye giden” sürecin aparatı görmeye devam ederken, veganlar ise hem daha hesaplı, hem de daha sağlıklı beslendiklerinde iddialılar...

Haberin Devamı

Türkiye’de son yıllarda özellikle sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyi yüksek kesimlerde en çok rağbet gören akımların başında veganlık, bir diğer değişle veganizm geliyor. Hayvan kökenli gıdalar ile diğer hayvansal ürünleri kullanmayı reddeden veganların sayısı Türkiye’de gittikçe artarken, sosyal yaşamdaki yemeiçme ve tüketim alışkanlıkları da bu çerçevede yeniden şekilleniyor. Veganlığa giden yolun ilk basamağını hayvancılık endüstrisinin uygulamalarına yönelik tepki, çevre duyarlılığı ve hayvanseverlik oluşturuyor. Üç, beş yıl öncesine kadar Cihangir, Nişantaşı, Etiler, Bebek gibi kalbur üstü semtlerde birkaç market veya mağazada satılan kısıtlı sayıdaki vegan ürüne karşı, günümüzde birçok yerde vegan yeme-içme mekanları ile mağazalar açılmış durumda.

Anadolu’ya yayıldı

Veganlara özel restoranlar Trabzon, Diyarbakır, Adana, Antalya gibi şehirlerde de hizmet vermeye başlarken, internet alışveriş siteleri ile tüm süpermarketlerde de veganlar için hazırlanan ürünlerin satışı yapılıyor. Veganlara özel hazır gıdalar arasında en dikkat çeken ürünleri ise etsiz köfteler, kebaplar, süt içermeyen yoğurt, peynir çeşitleri ve çikolatalar oluşturuyor. Örneğin vegan köftenin içeriğinde kabak, havuç, patates, mısır unu varken, süt ürünlerinde de ağırlıklı soya tercih ediliyor. Vegan yiyecek satışı yapan mağaza ve süpermarketlerde 300 gramlık etsiz kebabın fiyatı 39-45 lira arasında değişirken, süt içermeyen süt ürünleri ise 20-30 lira arasında değişiyor.

Haberin Devamı

Tartışmalar sürüyor

İstanbul’da, Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli, Kadıköy ilçeleri ağırlıklı olmak üzere her semtte vegan menüye sahip yemeiçme mekanları bulunurken, kalbur üstü semtlerde sadece vegan ürün satan mağazalar da azımsanmayacak oranda. Ancak tüm bu sosyal değişim sürecine rağmen vegan beslenmeye ilişkin tartışmalar devam ediyor. Protein diyetlerin vücutta dejeneratif etki yaratarak kanser, damar sertliği ve beraberinde kalp sorunlarına yol açtığı iddiasına karşı, insanların evrimsel süreçte hem ot hem et yiyen varlıklar olduğu en çok öne sürülen karşıt argümanları oluşturuyor. Vegan beslenmenin ömrü uzattığına dair araştırmaların yanı sıra haftanın iki günü vegan, beş günü de yağı azaltılmış Akdeniz diyetinin en doğru beslenme olduğunu söyleyen uzmanlar bulunuyor. Tartışmanın odağını ise vegan beslenenin çocuklarda B12, Omega 3 ve demir eksikliği riskine neden olup olmayacağında düğümleniyor.

Haberin Devamı

İlk çıkışı 1944 yılında oldu

Veganlık veya veganizm, hayvan kullanımı yoluyla elde edilen gıdaları, giyecekleri ve diğer tüm yan ürünleri kullanmayı reddedenler için kullanılan bir terim. 1944 yılında, The Vegan Society’nin kurucularından Donald Watson, veganlığın tarifini şöyle yapıyor: “Veganlık hayvanlar alemine dair sömürü ve zulmün tüm biçimlerini dışlamanın ve yaşamı gözetmenin yoludur. Et, balık, kümes hayvanı; yumurta, bal, hayvansal süt ve türevlerini dışlayıp bitkiler aleminin ürünleriyle yaşamak ve tamamen ya da kısmen hayvanlardan üretilen tüm ticari malların alternatiflerini kullanmak şeklinde pratiğe dökülür.”

Haberin Devamı

‘Çocuklar hayvansal gıda da almalı’

İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıklar Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Osman Erk, çocukların vegan beslenmesine yönelik riksler olabileceğini belirtirken, “Çocuklarını vegan besleyen ailelerin hiç olmazsa yoğurt ve gezen tavuk yumartasını eksik etmemelerini, hafta birkaç kez sardalya, hamsi, istavrit gibi küçük balık türleri ile doğal besiden elde edilen kırmızı et tüketmelerini öneriyorum” dedi. Çocuklarda vegan beslenmenin yaratacağı en önemli risklerden birinin B12 eksikliği sorunu olduğuna değinen Prof. Dr. Erk, “B12 sadece hayvansal gıdalarda bulunur ve hem sinir hem beyin sağlığı açısından çok önemlidir. Bu nedenle gelişim çağındaki çocukların beslenmesinin yüzde 80’i bitkisel, yüzde 20’si et ürünleri şeklinde düzenlenmeli. Çocukların sadece vegan beslenmeye yönlendirilmesi, Omega 3 ve kolin yetersizliğine neden olabilir. Karaciğerden kolesterolü atmak için gerekli olan kolin, hücre zarlarının en önemli yapı taşlarından. Kolin eksikliğinde hücre zarlarında problem ortaya çıkabileceği gibi, B12 vitamini eksikliğinin yanı sıra selenyum, çinko, demir yetersizliğine de yol açabilir” diye konuştu. Veganların söylemlerinin birçoğunda haklılık payı olduğunu da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Erk, “Hayvancılık sektörünün dünyanın başına açtığı belalar ortada. Su kaynakları azalırken sera gazı artıyor. Ancak hekim olarak vegan değil vejeteryan beslenmenin daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum” dedi.

‘İddialar gülünç’

Kendisi de vegan olan kalp ve iç hastalıkları uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu sorularımızı yanıtlarken, “Vegan beslenme halsizlik, saç dökülmesi gibi sorunlara neden olmaz. Öyle olsa tüm veganların kel olması, et yiyenlerin saçlarının dökülmemesi gerekirdi” dedi.

Vegan beslenme eksik beslenme midir?

Temel beslenme kurallarına uymak kaydıyla vegan beslenme sağlık açısından hiçbir risk oluşturmaz. Vegan olmadan önce “Vegan olursam protein eksikliği çekeceğim, halsiz olacağım” şeklinde bir beklentiniz olursa tabii ki vegan olduktan sonra halsiz olursunuz. Bazı zorlama veganların halsizlik şikayetini veganlıktan çıkmak için bir sebep olarak kullandıklarını görüyorum. “Hayvansal besinlerin lezzetinden vazgeçemedim” demek yerine “Halsizlik yüzünden veganlığı bıraktım” demek daha kolaylarına geliyor.

İnsan hem etçil hem otçul beslenmesi gereken bir canlı değil mi?

Hem kırmızı etin, hem de işlenmiş etin kanser riskini artırdığı birden fazla çalışma ile ispat edildi. İnsan yüz binlerce yıl boyunca hem et hem bitki yedi ancak yenilen et oranları çok düşüktü ve doğada serbest yaşayan canlıların omega 3 açısından zengin etleri yeniyordu.

Vegan beslenmede dikkat edilmesi gereken noktalar neler?

Vegan beslenen veya beslenmeyenlerin de bitkisel yağ tüketimini sınırlaması, işlenmiş fabrikasyon besin ve tatlıdan mümkün olduğu kadar uzak durması gerekir. Bunun dışında önemli bir beslenme kuralı yok. Bir hafta boyunca bir miktar bakliyat, bir miktar tam tahıl, bir miktar sebze ve bir miktar meyve yediyseniz sağlıklı beslenmişsiniz demektir.

Vegan beslenmenin gelecekte kapsül beslenme veya yapay et ürünlerinin önünü açmak için ortaya çıkartıldığı iddiasında bulunanlar var?

Vegan beslenmenin ilk çıkış tarihi, 2. Dünya Savaşı sonrasına, 1944’lü yıllara gider. O zamandan bu zamana böyle bir planlama yapılmış olması iddiası gülünç. Vegan ürünlerin bazılarının pahalı olduğu doğru ancak genelde veganlık ekonomik bir beslenme modeli.

YARIN: 207 üniversitenin 12’sinde vegan menü var - Veganlığın yılmaz savunucusu Doç. Dr. Suat Erus anlatıyor